gabâgib |
: | غباغب |
(a. i. gabgab'ın c.) : (bkz. : gabgab). |
gabâvet |
: | غباوت |
(a. i.) : anlayışsızlık, bönlük, kalın kafalılık, (bkz. : belâhet, hamakat, humk). |
gabâvet-i mücesseme |
: |
büyük aptallık. |
|
gabe |
: | غابه |
("ga" uzun okunur, a. i. c. : gabât) : arslan yatağı olan sık orman, koru ormanı. Üsd-ül-gabe : 1) sık orman arslanları; 2) Suyûtî'nin, Eshâb-ı Kirâm'ın hal tercümelerinden bahseden meşhur eseri. |
gabes |
: | غبس |
(a. s.) : karanlık [gece]. |
gabgab |
: | غبغب |
(a. i. c. : gebâgıb) : çene altı, çifte gerdan. |
gabgab-ı sîmîn |
: |
gümüş (gibi) gerdan, |
|
gabgab-ı gâv |
: |
öküzün gerdanı. |
|
gabî |
: | غابی |
("ga" uzun okunur, a. s. c. : gubât) : ahmaklık, budalalık eden. |
gabî |
: | غبی |
(a. s. c. : agbiyâ') : kalınkafalı, anlayışsız, kabiliyetsiz, (bkz. : ahmak, ebleh). Tıflı gabî : kalınkafalı çocuk. |
gabin |
: | غابن |
("ga" uzun okunur, a. s. gabn'dan.) : 1) alışverişte hîle eden, aldatan [kimse]. Bâyi-i gabin : hîle yapan satıcı. 2) tenbel. |
gabir |
: | غابر |
("ga" uzun okunur, a. s.) : 1) kalan. 2) i. gelecek zaman. 3) a. gr. gelecek zaman, fr. fütur. |
gabn |
: | غبن |
(a. i.) : alışverişte hîle, aldatma, yalancılık. |
gabn-i fahiş |
: |
alışverişte kazıklama. |
|
gabrâ' |
: | غبراء |
(a. i.) : yer, yeryüzü, arz ["agber" in müennesi]. Sâha-i gabrâ : yer yüzü, dünyâ. |