Soru: İnsan, kendisinin
mümin olduğunu bilebilir mi? İmanın alameti nedir?
CEVAP:
İman, Amentü'de bildirilen altı esasa inanmaktır. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere,
ahiret gününe, [yani Kıyamete, Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], kadere,
hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten sonra dirilmeye,
inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Onun kulu ve resulü
olduğuma şehadet etmektir.) [Buhari, Müslim,
Nesai] (Bunları kalb ile tasdik etmek de şarttır.)
İmanın kuvvetli olmasının alametleri çoktur. Bu
husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:
(İmanı en kuvvetli mümin, güzel ahlaklı olandır.
Yanına herkes kolayca yaklaşır, geleni gideni çok olur. Herkesle iyi geçinir.
Çevresi ile iyi geçinemeyen de hayır yoktur.) [Taberani]
(Nerede olursa olsun, Allahü
teâlâyı unutmayanın imanı kuvvetlidir.) [Beyheki]
(Allah ve Resulünü her şeyden çok seven, sevdiğini
yalnız Allah rızası için seven ve ateşe düşmekten çok, küfre düşmekten korkan
imanın tadını bulur.) [Buhari]
(Birbirinizi sevmedikçe, iman etmiş olmazsınız.) [Taberani]
(Hayâ imandandır.) [Buhari]
(Temizlik imanın yarısıdır.) [Müslim]
(Ahde vefa [sözünde durmak] imandandır.) [Hâkim]
(Kendi aleyhine de olsa âdil davranmak imandandır.) [Bezzar]
(Musibete sabretmek imandandır.) [Bezzar]
(İman çıplaktır. Elbisesi takva, süsü hayâdır,
sermayesi fıkıh, meyvesi ise ameldir.) [Deylemi]
(İman yetmiş küsur şubedir. En üstünü “La ilahe
illallah”, en aşağısı da, yolda sıkıntı veren bir şeyi kaldırmaktır. Haya da
imandan bir şubedir.) [Tirmizi]
(İman, namaz demektir. Namazı itina ile, vaktine,
sünnetine [ve diğer şartlarına] riayet ederek kılan mümindir.) [İ. Neccar]
(İmandan olan üç şey: Darlıkta infak etmek [Hayra
harcamak], rastladığı Müslümana selam vermek ve kendi aleyhine de olsa adaletli
davranmak.) [Nesai]
(Şu kimsenin imanı kuvvetlidir: Allah için yaptığı
işlerde tanınmaktan hiç korkmaz, gösterişten uzak amel işler, iki işten biri
ahirete, diğeri de dünyaya faydalı olsa, ahirete faydalı olanı tercih eder.) [Deylemi]
(Kötüleyen, lanet eden, fuhuş konuşan ve hayâsız olan
mümin-i kâmil değildir.) [Buhari]
(Beni evladından, ana-babasından ve bütün insanlardan
daha fazla sevmeyen, iman etmiş olmaz.) [Buhari]
(Kendi istediğini insanlar için de istemeyen, imana
kavuşamaz.) [Ebu Ya'la]
Üst kısımdaki hadis-i şeriflere bakınca temiz olan
herkes imanlı olur gibi yanlış anlaşılır. Hâlbuki bir kâfir de temiz olabilir.
Bir kâfir de hayâlı olabilir. Bir kâfir de adaletli davranabilir. Bir kâfir de
süsten kaçabilir. Hadisleri âlimlerin açıklamaları ile okumak gerekir. Biz
okursak yanlış anlarız.
Günah için de durum aynıdır. Günah işleyene kâfir
denmez. (Söz taşıyan Cennete girmez) hadisinden maksat, günahının cezasını
çekmeden yahut affa, şefaate kavuşmadan giremez demektir. (Gıybet eden Cehennemlik)
hadisinden maksat, sevapları günahlarından az olursa, gıybet Cehenneme götürür
demektir.
(Kalbinde zerre kadar kibir olan, Cennete giremez)
hadisinden maksat, günahının cezasını çekmeden yahut affa, şefaate kavuşmadan
Cennete giremez demektir.
Yine hadis-i şerifte, müminin her günahı yapabileceği,
üç şeyi yapamayacağı, bunlardan birinin de yalan olduğu bildirilmiştir. Hadis-i şeriften zahire göre, yalan söyleyenin
mümin olmadığı anlaşılır. Kâmil mümin değil demektir. Ayrıca yalanın münafıklık
alameti olduğu bildirilmiştir. Yalan söyleyen münafık değildir, fakat
münafıklık alametinden birini işlemiş olur.
Bir zat, (Ya Resulallah, ana-baba, evladına zulmetse
de rızalarını almayan Cehenneme girer mi) diye sorunca, cevaben 3 defa (Evet
zulmetseler de rızalarını almayan Cehenneme girer) buyurdu. Sanki buradan ana
babasının rızasını almayan kâfir gibi anlaşılıyor. Hâlbuki öyle değildir.
Günahlarının cezasını çekmeden Cennete giremez demektir.
(Cimri, Cennete girmez), (Cimrilik küfürdür) gibi
hadis-i şerifleri açıklaması ile birlikte okumalıdır.
Açıklamasız okunursa yanlış anlamaya sebep olur.
Cimrilik her ne kadar kötü ahlaktan ise de, imansızlık değildir. (Cimri,
günahının cezasını çekmedikçe Cennete giremez) demektir. Hatta sevabı
günahından çok gelirse, Cehenneme girmeden de Cennete gider. Affa ve şefaate
uğrayarak da Cennete gidebilir.
Doğru imanın alameti
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Doğru imanın alameti, kâfirleri düşman bilip, onlara
mahsus olan ve kâfirlik alameti olan şeyleri yapmamaktır; çünkü İslam ile
küfür, birbirinin aksidir. Bunlardan birine kıymet vermek, diğerine hakaret ve
kötülemek olur. Allah’ın düşmanlarını sevmek ve onlarla kaynaşmak, insanı
Allah’a düşman olmaya sürükler. Bir kişi, kendini Müslüman zanneder. Kelime-i
tevhidi söyler, inanıyorum der. Namaz kılar ve ibadet yapar. Hâlbuki bilmez ki,
Allah’ın dostlarını sevmemek veya Allah’ın düşmanlarını sevmek onun imanını yok
eder. (1/163)
Âyet-i kerimelerde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’a ve kıyamet gününe iman edenler; babaları,
kardeşleri ve akrabası olsa da, Allah’ın ve Resulünün düşmanlarını sevmez.)
[Mücadele 22]
(Ey iman edenler, bana ve size düşman olanları dost
edinmeyin, sevmeyin!) [Mümtehine 1]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Üç şey imanın lezzetini artırır: Allah ve Resulünü
her şeyden çok sevmek, kendisini sevmeyen müslümanı Allah rızası için sevmek ve
Allah’ın düşmanlarını sevmemek.) [Taberani]
(İmanın en sağlam temeli ve en kuvvetli alameti,
hubb-i fillah, buğd-i fillahtır.) [Ebu Davud]
(Buğz, sevmemek, düşmanlık demektir. Buğd-i fillah, Allah için sevmemek, Allah
için düşmanlık etmek demektir. Zıddı olan Hubb-i fillah, Allah için sevmek,
Allah için dost olmak demektir.)
(Allah’ın düşmanlarını düşman bilmeyen, hakiki iman
etmiş olmaz.) [İ. Ahmed]
(Allah’ın dostunu seven, düşmanını düşman bilenin
imanı kâmil olur.) [Ebu Davud]
İman alameti
Soru: Bir kimsenin
imanlı olduğunu nasıl biliriz?
CEVAP:
Sadece yüzüne bakmakla anlaşılmaz. Namaz kılıyorsa,
imanlı olduğu anlaşılır. Allah’tan korkup, bir günahı bırakmışsa, bu da iman
alametidir. Yahut günah işleyince üzülmüşse, bu da imanlı olduğunu gösterir.
Bir hadis-i şerif:
(İyilik edince sevinen, günah işleyince üzülen gerçek
mümindir.) [Tirmizî]
Müslümanları seviyor, din düşmanlarını ve bid’at ehlini
sevmiyorsa, bu da iman alametidir.
Allahü teâlâya sevgisi varsa, bu da iman alametidir. Bir hadis-i şerif:
(Kalpte iman demek, Allah’ı sevmek demektir.) [Deylemî]
İmanlı olmak da yetmez, doğru iman sahibi olmalıdır.
Allah'ı sevmek demek, Onun dostlarını dost,
düşmanlarını düşman bilmektir. İmanın alâmeti, hubb-i fillah, buğd-i fillahtır.
İmanlı olup olmamak buradan belli olur. Mesela bir kimse, salih Müslümanları
seviyor, kâfirleri, bid’at ehlini sevmiyorsa, o kişinin iman sahibi olduğu
anlaşılır. Allahü teâlânın emir ve
yasaklarına da uyuyorsa, artık onun Müslüman olduğunda hiç şüphe kalmaz.
Secdenin önemi
Soru: Bir gayrimüslim, secde âyetini
dinledikten sonra tilavet secdesi yapsa, buna (Müslüman oldu) denebilir mi?
CEVAP:
Evet, Müslüman olduğu anlaşılır. (Bezzaziyye, İbni Abidin)
Yine bunun gibi, namazlarını cemaatle kılan bir
kimsenin Müslüman olduğu anlaşılır, çünkü İslamiyet’ten önceki hak dinlerde
namaz yalnız kılınır, cemaatle kılınmazdı. (İ. Ahlâkı)
Dinimizde zahire, görünüşe göre hüküm verildiği için,
bir gayrimüslim bunları
yapınca Müslüman olduğuna hükmedilir. Yoksa bâtıl inancından vazgeçmedikçe,
dinimizin bildirdiği hususlara iman etmedikçe, sadece bunları yapmakla Müslüman
olmuş olmaz. Müslüman görünmek için münafıklık da yapmış olabilir, ama küfrünü
belli eden bir sözü, hareketi görülmedikçe, dünyada ona Müslüman muamelesi
yapılır.
Namaz kılan mümindir
Soru: Cemaatle namaz
kılan bid’at ehline kâfir denir mi?
CEVAP:
İtikadının küfür olduğunu kesin bilmediğimiz kimseye
kâfir denmez. Çünkü cemaatle namaz kılmak İslam’ın şiarıdır. Cemaatle namaz
kılarken görülen bir kimse, küfrü kesin bilinmedikçe Müslüman kabul edilir.
Çünkü namaz kılmak imanın alametidir.
Elbette istisnalar bu hükme dâhil değildir. Mesela imanı
olmadığı hâlde, camideki Müslümanları fişlemek için veya başka kötü bir
maksatla geliyordur. Fakat durumları bilinmediği için bunlara da kâfir denmez.
Kesin bilinmeden, şüpheyle hiç kimseye kâfir dememelidir. Namaz kılsa da, dinin
açık bir hükmünü inkâr eden, mesela (İçki haram değildir) veya (Tesettür farz
değildir) diyen küfre girmiş olur.