Birbirine zıt manalarda varid olan hadisler arasımı cemetmek mümkün olmazsa, onların vürud tarihlerini bilmek iktiza eder. Eğer bu tarih bilinir veya bu tarihle, yahutta tarihten daha açık bir nassla muahhar olan tesbit edilirse, bu, nâsih’tir, diğeri ise mensuh’tur.
Nesh, mükelleflere taalluk eden şer’i bir hükmün, sonradan gelen şer’i bir delili ile kalkmasıdır. Nâsih ise, mezkur kaldırmaya delalet eden hükümdür. Bu hükmün nâsih olarak isimlendirilmesi mecazidir; zira asıl nâsih Allahü teâlâdır.
Nesh çeşitli şekillerde bilinir. En açık olanı, Müslim’in Sahih’inde de yer alan Büreyde hadisi gibi nass ile varid olanıdır: “Sizi kabirlerin ziyaretinden menetmiştim; fakat onları ziyaret ediniz; zira kabirler ahireti hatırlatır.”
Neshe delalet eden şeylerin bir başkası, sahabinin birbirine zıt olan iki hadisten birinin muahhar olduğunu kesin bir şekilde belirtmesidir. Cabir’in şu sözü gibi:
“Rasûlüllah’ın iki emrinden sonuncusu, ateşte pişirilmiş bir şeyin yenmesi sebebiyle abdestin bozulmayacağı hakkında olanıdır.” Bu hadis Sünen sahipleri tarafından nakledilmiştir.
Neshe delalet eden şeylerin üçüncüsü vürudları tarihle bilinen hadislerdir. Bunların sayısı çoktur. Ancak, İslam’a sonradan girmiş bir sahabinin kendinden önce müslüman olmuş bir başka sahabiye zıt rivâyeti, bu ikincisinden de önce müslüman olan diğer sahabiden işitmiş ve sonra da bu işittiğini irsal etmiş ihtimali dolayısıyle bu gruptan değildir. Şu var ki, İslam’a sonradan giren sahabinin, müslüman olmadan önce Rasûlüllah’dan hiç bir hadis almamış olması şartıyle, o hadisi Rasûlüllah’dan işittiğine dair bir sarahat bulunursa, o zaman bu hadis neshe delalet eder.
İcma nâsih olmayıp belki neshe delalet edebilir; yani ilk hükmün, ikinci bir hükümle neshedildiğini ve nâsihin hangi hüküm olduğunu gösterebilir.
Eğer birbirine muhalif iki hadisin vürud tarihleri bilinmezse: Bu takdirde metne yahut isnada taalluk eden tercih yollarından birinin yardımıyle iki hadisten birini diğerine tercih etmek iktiza eder. Tercih mümkün olursa takip edilecek yol anlaşılmış olur. Fakat tercih de mümkün olmazsa, her iki hadisle de amel edilmez.
Netice itibariyle, zahiri manaları birbirine zıt olan hadisler hakkında yapılacak işlem şu sıraya göredir: Eğer iki hadis arasında cem mümkün olursa cemedilir. Bu mümkün olmazsa, hadislerin vürud tarihlerine bakılarak nâsih ve mensuh bulunur. Bu da mümkün olmazsa, iki hadisten biri tercih edilir. Tercih de mümkün olmadığı takdirde, hadisler le amel olunmaz; bir başka ifade ile, hadisler amelden tevakkuf olunur. “Tevakkuf” tabirinin kullanılması, iki muarız hadisin hükmen sakıt olması tabirinin kullanılmasına nisbetle daha uygundur; çünkü ikisinden birinin diğerine ter- cihinde olan gizlilik, başkaları için açık olması ihtimaliyle birlikte sadece o gizliliği ortaya koyan kimsenin durumuna nisbetledir.