MERAH ÜZERİNE AÇIKLAMALARBİRİNCİ BAB5Giriş Soru: Sarf ile uğraşanlar neleri bilmeye muhtaçtırlar: Cevap: Hem sahih, mudaaf, mahmuz, misal, ecvef, nakıs, lefif vezinlerinden oluşan yedi 'ı; hem de mazi, müstakbel, emir, nehiy, ismi fail, ismi meful, ismi zaman, ismi mekan, ismi alet olmak üzere her masdardan oluşan dokuz 'ı bilmeye muhtaçtır. Soru: Bu yedi babın ilki olan sahihi açıklar mısınız: Cevap: Fa'sı, ayn'ı, lam'ı mukabilinde illet (………….) tadîf (şedde), hemze bulunmayan kelimedir. (………….) gibi. Soru: Fiillere vezin olarak (………….) kelimesi niçin seçilmiştir: Cevap: (………….) kelimelerin mahreçleri dudak, savat (ağzın ortası) ve boğaz olmak üzere üç adet olup bu harflerin herbiride bu sınıfların temsilciliğini yaptığı için. Soru: Mazi, müstakbel, emir, nehiy, ismi fail, ismi meful, ismi zaman, ismi mekan, ismi alet masdardan mı fiilden mi doğar. Cevap: Bu konuda basriyyumların (Basralı alimlerin) ve kûfiyunların (Kûfeli alimlerin) iki ayrı görüşleri vardır. Basriyyun masdardan doğduğunu söylereyek deliller getirmiş ve şöyle sıralamışlardır: Masdar - Fiila) Masdarın manası vahid (bir) Fiilin manası müteaddittir (birkaç) . Her ne kadar masdar çeşitleri varsa da hepsi masdarı bina-ı merre (………….) bir kere yardım etmek, masdarı bina-ı nevi (………….) bir çeşit yardım etmek vb. gibi hepsi masdarın cüzleri durumundadır. Yani kelimeye mek-mak anlamını kazandırmak sınırı içinde bir çeşitleme söz konusudur. Fiilin her ne kadar fiil adı altında ek görünümü varsa da; mazi (………….) yardım etti, muzari (………….) yardım edecek vb. gibi hiçbiri fiilin cüzleri durumunda değildir. Yani fiilin bazan di-dı gibi ekler alması söz konusuyken bazen cek-cak gibi ekler alması söz konusudur. Vahit müteadditten önce olduğuna göre önce masdar vardır, sonra da ondan dokuz bölüm doğmuştur. Bu dokuz böiümden biri mazi fiil olup bu fiilde masdardan doğduğuna göre fiilin müteallakları, yani fiilin dışındaki sekiz bölüm de masdardan çıkmıştır. b) Masdar isim olduğu için fiilden müstağnidir. Yani meydana getirenin meydana gelene ihtiyacı yoktur. c) Masdar adının 'çıkış yeri' manasına gelmiş olması da bu dokuz şeyin kendisinden sudur ettiğini gösterir. 6
Soru: Bu dokuz babın masdardan mı fiilden mi doğduğu hakkında Kûfiyunun görüşü nedir: Cevap: Basriyunun hilafına bu dokuz babın fiilden doğduğunu söyleyerek deliller getirmiş ve şöyle sıralamışlardır. a) Fiilin îlâlinin masdarın îlâline: ( ………….) örneklerinde olduğu gibi vücûden ( ………….) örneklerinde olduğu gibi, adamen medar olması fiilin çıkış mercii olduğunu gösterir. b) Fiilin, (………….) manzilesinden olan (………….) örneğindeki gibi masdar ile takitlenmesi onun çıkış mercii olduğunu gösterir. Zira müekket (tekitlenen) asıl-müekkite (tekitleyen tâbidir. c) Masdar (………….) içilen tatlı su cümlesindeki (………….) nün ismi meful olan (………….) manasına, (………….) yorulmayan merkep cümlesindeki (………….) nün ismi meful olan (………….) manasında olduğu gibi masdar masdûr manasında kullanıldığından masdar fiilden sudur etmiştir. Soru: Bu ispatlara nasıl cevaplar verilmiştir: Cevap: a) a maddesine ait olan (………….) fiilinde vav'ın (………….) fiilinde hemzenin uygunluk açısından îlâl olmaları gibi masdarın îlâli de uygunluk açîsından olup fiil îlâl oldu diye masdarda îlâl olmuş değildir. b) b maddesine ait olan tekitleyen bir kelimenin tekitlenene tâbi olması (………….) örneğindeki gibi metbuunun manasını alması yönünden değil, irabını alması yönündendir. c) (………….) cümlesindeki (………….) (masdar) kelimesine (ismi meful) manası yüklenerek halliyet mahalliyet ilişkisiyle mecaz-ı mürsel olarak "nehir aktı", "oluk aktı" misalindeki gibi, mahal (maşraba) zikredilip, hal (içilen) kastedilmiştir. (………….) "yorulmayan binek" cümlesindeki (………….) (masdar) kelimesine de (………….) "binilen" (ismi meful) manası yüklenerek yine halliyet mahalliyet alakasıyla mecazi mürsel olarak "nehir aktı" "oluk aktı" misalindeki gibi, mahal (binek) zikredilip hal (binilen) kastedilmiştir. Dolayısıyla masdarın masdûr manasına kullanıldığından değil halliyet mahalliyet alakasıyla mecaz-ı mürsel olduğundan masdar fiilden sudur etmiştir denilemez. 10
Soru: Sülasinin masdarları kaç adettir? Cevap: Sayılamayacak kadar çoktur. Suyüti indinde otuziki baba yükselmiştir. Soru: Masdar kendi sigası dışında hangi vezinler üzerine gelir örnekleyerek söyler misiniz? Cevap: a) İsmi fâil vezni üzere gelir. Ör.: (………….) İsmi fâil vezni üzere gelmiş masdar b) İsmi meful vezni, üzere gelir. Ör.: (………….) İsmi meful vezni üzere gelmiş masdar d) Mübalağa vezni üzere gelir. Bu da iki ayrı vezinden doğar. Vezin: Ör.: (………….) (………….) 2. Vezin: (………….) Mevzun: (………….) (………….) Soru: Gayri sülasi masdrarlar hangi uslup üzür gelirier? Cevap: Gayri sülasi masdarlar: a) Bir uslup üzere gelmeyenler, b) Bir uslup üzere gelenler diye ikiye ayrılırlar. a) Bir uslup üzere gelmeyenler (………….) babı: Ehli Yemen (………….) lugatına göre fa'nın esresi ayn'ın şeddesiyle (………….) örneğindeki gibi (………….) vezni üzere (………….) gelir. Zira bu ehli yemen lugatında bir kuraldır. Fusaha ise (………….) » veznini (………….) örneğinde olduğu gibi (………….) manasına değerlendirir. (………….) babı (………….) babı babı (………….) babı (………….) babı babı (………….) babı (………….) babı babı b) Bir Üslup üzere gelenler: Bir üslup üzere gelmeyenlrin dışında kalanlardır. Soru: Masdardan çıkarılan fiiller kaç babtır: Cevap: Otuzbeş babtır. Soru: Bu bablardan kaçı sülasi mücerred içindir. Cevap: Altı tanesi. Soru: Bu altı babı sayar mısınız? Cevap: (………….) Soru: Bu alfı babta iik üçüne hangi amaçla hangi isim verilir. Cevap: Bu altı babtan ilk üçü binadan birinci, ikinci ve dördünce bablardır. Bunlara mazi ve müzaride orta harf harekelerinin ihtilaflı ve çok kullanılmasından dolayı Deayimel ebval (evin direği) ismi verilmiştir. Soru: Bu altı babtan son üçü binadan kaçıncı bablardır Hangi sebeble Deayim-i Ebvaba girmezler: Cevap: Bu altı babtan son üçü binadan üçüncü, beşinci altıncı bablardır: (………….) Babı, hem az kullanılışından hem de harekelerinin muhtelif olmayışından hemde boğaz harfi olmadan gelmeyişinden. (………….) Babı, hem az kullanılıp hem harekelerinin muhtelif olmaması; halim, şecaat, kerim gibi tabiatlar, naflar için kullanıldığından. (………….) babı hem harekelerinin muhtelif olmadığı hem az kullanıldığından dolayı Deayim-i Ebvab'a girmezler. Soru: Lugatı mütedâhile nedir? Cevap: Mazisi bir babtan müzarisi başka bir babtan alınarak oluşan fiildir. Soru: Lugatı mütedahileye misal verebelir misiniz? Cevap: (………….) . Muzari (………….) Mazi 4. babtan olan (………….) 2. babtan olan den müzari alınmışdan mazi alınmış. (………….) sigası da mütedahiledendir. Soru: (………….) kelimelerinin dördüncü babdan olmalarına rağmen üçüncü babtan görünme sebebleri nedir? Cevap: Bu kelimelerin orta harflerinin Beni Tuyyin kabilesinin lugatına göre kesreden fethaya çevrilmesidir. Zira onlar ye'nin makablinde kesre olduğundan hafiflik için kesreyi fethaya çevirirler. Soru: Görünüşü üçüncü babtan olan fiillerin üçüncü babtan mı lugatı mütedahileden mi olduğu nasıl anlaşılır: Cevap: Şayet, üçüncü babtan olsaydı üçüncü babın özelliği olan ikinci yada üçüncü sırada boğaz harflerinden biri bulunacaktı. Bu şarta uymadığı halde üçüncü babtanmış gibi görünüyorsa demekki aslen üçüncü babtan değil, öyleyse mütedahiledendir diye düşünülür. Soru: Bir fiil iki babtan birden gelebilir mi: Cevap: Evet, nadir olarak gelebilir. Soru: Saz kaç kısımdır? Cevap: a) Kıyasal (kurala) muhalif Kullanıma mutabık olan Şâz-ı Makbul b) Kıyasa mutâbık Kullanıma muhalif olan Şâz-ı Nadir c) Hem kıyasa Hem kullanıma muhalif olan Şâz-ı Merdud olmak üzere üç kısımdır. Soru: Şâzlara örnek verir misiniz? Cevap: Şaz-ı Makbule (………….) Şâz-ı Nadire: (………….) Şâz-ı Merdûde: (………….) Soru: Sülasi altı babın dışında var mıdır: Cevap: Evet, iki daha vardır. (………….) 14MaziSoru: Dokuz şeyden biri olan mazi hangi sigadan hangi sigaya kadar olup kaç vecih üzere gelir? Cevap: (………….) den (………….) ya kadar olup, ondört vecih üzere gelir. Soru: Maziler niçin mebnidir? Cevap: İrab gerekçeleri bulunmadığı için. Soru: Mebniliğin aslını farif edebilir misiniz? Cevap: Kelimenin harekeli olmayıp sakin olmasıdır. Soru: Öyleyse mebnilerden olan mazi neden fethayla harekelendi? Cevap: Çünkü elif sükünun kardeşidir. Yâni elifde sükündur. Fethada elifin bir cüzüdür. Yâni fethada sükunun bir cüzüdür. Dolayısıyla mebni olan mazi sükünun bir cüzü olan fethayla harekelenmiştir. Soru: Mazinin mebniliğinin harekeyle gösterilmesi nedendir? Cevap: Nekreye sıfat olma bakımından isme benzediğindendir. Soru: Ismi fâil ne zaman amel eder, ne zaman amel etmez? Cevap: İsmi fâil mazi manasına olduğu zaman amel etmez, hal veya istikbal manasına olduğu zaman amel eder. Soru: Emir fiil niçin sükün üzere mebnidir? Cevap: İsmi fâile hiç benzemediği için. Soru: Mazi fiil niçin sükün üzere mebnidir? Cevap: İsmi faile az benzediği için. Soru: Müzari fiilde niçin mureb kılınmıştır. Cevap: İsmi fâile çok benzediği için. Soru: Mazinin sonundaki zamirler neye delâlet eder? Cevap: Tesniyedeki elifler (………….) ya Cemi müzekkerdeki vavlar (………….) ya Müennesteki nunlar (………….) ye delâlet eder. Soru: (………….) daki "be" zamme iken (………….) deki "vav" için değildir. Cevap: Çünkü "be" (………….) fiilinin asli harflerinden "vâv" (………….) j fiilinin asli harflerinden değildir. Bu fiilin asli harfleri (………….) da görüldüğü gibi ye, mim, ra'dır. Fakat ilâl kaidesinin uygulanmdsıyla 'ye' harekeli, mâkabli de fetha olduğundan ye, elife çevrilir. Elif de hazif olunur.) "ye" zammesiyle hazif edilmiş ilâli belirtmek içinde cami vav'ına cezimlenmiştir. Zira cemi vav'ının mâkablinin ötre gelmesi gerekiyor, şayet üstün veya esre gelmişse bu üstün ya da esreli harf cemi vav'ına cezimlenerek okunur hâle gelir. Soru (………….) için ne dersiniz? Cevap: Bu fiilinde asli harfleri (………….) görüldüğü gibi ye, dat, ra idi. Yine ilâl kâidesi gereğince ya "ya"hın zammesi "dat"'a nakl edildi. Ya da zamme ağır geldiği için "ye" hazif edildi. Bu durumda iki sakin ("vav" "ye") bir araya geldiğinden "ya" hazif edilerek vav'a uygun gelmesi içinde "dat" ötrelendi ve (………….) görüntüsünde son şeklini aldı. Soru (………….) nun "daf'ının ötre olması niçin uygun görüldü? Cevap: Eğer "dat" ötreye çevrilmeyip esre olarak kalsaydı olacaktı ve bu durumda kesrede hakiki olurken zammede takdiri olacaktı. Kesreden zammeye bu tip bir dönüş olmasın diye "dât" zammelendi. Soru: (………….) fiilinde zamirden sonra ("vav" dan sonra) neden elif getirilmiştir? Cevap: a) Bu fiildeki vav'ın cemi müzekker zamiri olup (………….) örneğinde olduğu gibi atıf vav'ı olmadığını belirtmek için. (………….) (………….) b) (………….) cemi müzekker vav'ı müfred vav'ı örneğindeki gibi. Cemi müzekker vav'ı ile müfred vav'ının arasını ayırmak için. Soru: Mahreçler kaç sınıftır? Cevap: Dudak mahreci Ağız mahreci Boğaz mahreci olmak üzere üç sınıftır. "Te" ZamiriSoru: (………….) örneğindeki gibi müennes alâmeti olarak niçin başka harf değilde "te" harfi seçilmiştir? Cevap: Çünkü "te" ağzın ortasından çıkan vasat harflerden olması sebebiyle ikinci mahreçten, Havva da Âdem Peygamberden (a.s.) sonra yaratılması sebebiyle ikinci yaratılandır. Buna binaen ikinci yaratılan şahsın (müennesin) alâmetine ikinci mahreç harflerinden olan "te" seçilmiştir. Soru: (………….) fiilindeki "te" ye zamir diyebilirmiyiz? Cevap: Hayır. O yukarıda açıklandığı üzere müennes alametidir. Soru (………….) vb. örneklerinde "be" neden sakindir? Cevap: Şayet "be" ler sakin kılınmasaydı gelen ekler kelimenin aslı olan (………….) ye ek olarak gelecekti. O zamanda (………….) örneğinde olduğu gibi dört hareke peşpeşe gelmiş olacaktı. Buna engel olmak için "be" lerin sakin kılınması uygun görülmüştür. Soru: (………….) cümleleri hakkında ne dersiniz? Cevap: Birinci cümleyi kabul etmeyiz. Zira maziler ve kendilerine eklenmiş fail zamirleri bir kelime gibidirler. Dolayısıyla buradaki (………….) de mazi olup zamir'e eklendiğine göre bir kelime hükmündedir. Bir kelime hükmünde olan lafızların zamirine tekit getirilmeden atıf yapmak caiz olmaz. İkinci cümleyi kabul ederiz. Zira bir kelime hükmünde olan lafızların kuralına uygundur. Soru: (………….) daki te'nin harekesi hakkında ne dersiniz? Hani bir kelime hükmündeki kelimelerin harekeleri (dört harekesi arkaya arkaya) peşpeşe gelmezdi: Cevap: (………….) daki teşeklinde sakin iken (tesniye elifi geldiği için) ârizi olarak harekelendi. Arız ise yok gibidir. Sükun hükmünde olur, dolayısıyla dört hareke peşpeşe gelmiş denemez. Soru: (………….) hangi aşamalardan geçerek bu şekle geldi? Cevap: Önce (………….) idi, sonra ye, elife çevrilerek (………….) oldu. Sonra da iki sakin bir araya geldiği için elif düşürüldü. Yanına tesniye elifinin gelmesi sebebiyle ârizi olarak harekelendi. Ârız'a ise itibar edilmez. Yâni harekesi yok hükmündedir. Fakat (………….) Red'iye lugatında (………….) diye okunur. Soru: (………….) daki te ne zaman harekelenmek zorunda kaldı? Cevap: Örnekte sâkin tenis te'si ile tesniye elifi bir araya geldiği için tenis te'si zaruri olarak sureten harekelendi. Zira bu durumdaki iki sâkinden birinin hazfi câiz olmazdı. Kelime Hükmündeki LafizlarSoru: Mazi fiiller fâil zamiri aldıkları zaman ya da meful zamiri aldıklan zaman harekeleme durumları nasıldır? Cevap: Mazilerin fâil zamiri aldıkları zamanki hareke durumlan önceki soruların cevabında açıklanmıştı. Meful zamirleri ise bunun tam tersinedir. Yâni maziler ve kendilerine eklenen meful zamirleri (mensup zamirler) (………….) örneğindeki gibi bir kelime hükmünde değillerdir. Bu sebeple örnektede görüldüğü gibi harekeleri peşpeşe gelir. Zamirlerine de tekitsiz atıf câiz olur. Soru: Bir kelime hükmünde olan lafızlann harekeleme durumu nasıldır? Cevap: Harekeleri peşpeşe gelmez. Soru: (………….) kelimelerinde son sorularda bahsedilen özelliklerî nasıl toplarsınız? Cevap: Bu kelimeler bir kelime hükmünde olduklarından harekelerinin peşpeşe gelmemesi için üçüncü harfleri sâkin kılınır. Yine aynı sebeple zamirlerine tekit yapılmadan atıf yapılmaz. (Önce tekit gefirilir sonra da atıf yapılır.) Soru : (………….) - (………….) kelimelerindeki özellik nedir? Cevap : (………….) vb. kelimeleri tek kelime olmaları sebebiyle netice itibariyle böyle olsa da aslen (………….) ve (………….) şeklinde eliflidir. Yâni araya sâkin harf girmiştir. Soru : (………….) örneğinde bu özellikleri nasıl değerlendirirsiniz? Cevap : (………….) vb. kelimeler tek kelime hükmünde olmadıklarından hareketlerinin peşpeşe gelmesi normaldir ve yine aynı sebeple bunların zamirine tekit yapılmadan atıf yapılmaz. 17
Te'nin HazfiSoru: (………….) kelimesindeki müennes te'si niçin nazif olunmuştur? Cevap: Bu kelimede iki ayrı harften oluşan müennes harfleri dile ağırlık verdiğinden birinci tenis alâmeti olan te kaldırılmış ve (………….) olarak kalmıştır. Soru: (………….) kelimesindeki müennes te'si niçin hazif olunmuştur? Cevap: Bu kelimede iki aynı harften (iki te'den) oluşan müennes harflerinin bir araya gelmeleri sebebiyle birinci tenis alâmeti olan te hazif edilmiş ve (………….) olarak kalmıştır. Soru: (………….) nin tenis alâmetinin hazif edilmeden önceki halini gösterir misiniz? Cevap: Evet (………….) 'di. önekteki te ve nun tenis alametidir. Aslı bu iken birinci tenis alameti olan te'nin hazif edilmesiyle (………….) şeklinde son görüntüsünü almıştır. Soru: (………….) in tenis alâmetinin hazif edilmeden önceki halini gösterir misiniz? Cevap: Evet (………….) idi. Örnekteki birinci te müfred müennes alâmeti ardından gelen elif-te cemi müennes alâmetidir. Aslı bu iken birinci tenis alâmetinin hazif edilmesiyle (………….) şeklinde son görüntüsünü almıştır. Soru (………….) deki tenis alâmefleri hakkında bilgi verirmisiniz Cevap: (………….) deki tenis alâmetlerinin birincisi ye, ikincisi te'dir. Ayrı harflerden tenis alâmefi almış olmasından ne birinci ne de ikinci alâmet hazfolmaz. Soru: Peki bu kelimelerdeki elif ne alâmetidir? Cevap: Cemi. Soru: Bu (………….) kelimesinin aslı ne idi? Cevap: (………….) Soru: Nefsi mütekellimlerde tesniye niçin müfrede ve cem'e nisbet edildi? Cevap: Az kullanıldığı için. Zira müfred (nefsi mütekellim vahde) kullanıldığında ya konuşmacı kendini ya da kendi ile beraber bir başkasını kasteder. Aynı şekilde cemi (nefsi mütekellim meal gayn) kullanıldığında konuşması ya, iki kişiyi (tesniyeyi ) yada daha çok kişileri (cemiyi) kasdeder. Soru: Kısaltmak için fiillerin sonuna konulan eliflerin (tesniye zamirlerinin) işba elifleriyle karışmaması için ne yapılır? Cevap: Zamirden önce bir mim getirilir. Soru: Bir örnek verir misiniz? Cevap: (………….) Soru: İşba elifi ne demektir? Cevap: Şiirlerin sonuna getirilen elif. Soru: Peki, neden mim seçilmiştir? Cevap: Çünkü bu fiilin (………….) nın) altında (………….) gizlidir. Buna uyması için mim seçilmiştir. Soru: Peki (………….) için niye mim seçilmiştir? Cevap: Bu konuda iki görüş vardır: 1.Veche göre, mim'in te'ye mahreçte yakın olmasından 2.Veche göre, (………….) 'ya uygun olmasından yani (………….) (tesniye-gaib) nın sonunda mim, elif, ziyade edilmiştir. (………….) nın sonuna (………….) mim, elif ziyade edilmiştir. Soru: Muhatab tesniye (………….) deki te'nin ötreli gelme sebebi nedir? Cevap: Bu konuda iki görüş vardır: 1. veche göre, te'nin fâil zamiri olmasından, 2. veche göre, te'nin mim'e tâbi olmasından. Zira mim mim-i şefevi, vav'ın dudak harfi olup zammenin de onun cüzü olması sebebiyle zammede şefevidir. Soru: Muhatab tesniye (………….) deki te neden ötreli gelmiş? Cevap: Fâil zamiri olduğu için. Soru: (………….) daki te niçin zammesini koruyor? Cevap: Çünkü kardeşlerinle karışma ihtimali yoktur. Soru: Öyleyse müfred muhataba olan (………….) deki fâil zamiri neden üstünlü gelmiş? Cevap: Mütekellime (………….) benzememesi için. Soru: (………….) 'e niçin mim getirilmiştir? Cevap: Tesniyedeki (………….) daki ma'yı tâkip ettiği için (………….) ün aslı (………….) idi fakat mâkabli ötre olan vav, isimden sonra geldiğinde hazif edilir' kaidesince (………….) nün de vav'ı hazfolunmuş mim de asli hâli olan sükun üzere kalmıştır. Çünkü o, cemi vav'ından dolayı ötreliydi. Soru: Öyleyse (………….) zamiri isim olduğu halde mâkabli ötre olan vav için hazif edilmemiştir? Cevap: Çünkü bu isim istisnâdır. Soru: (………….) kelimesindeki vav niye hazif edilmemiştir? Cevap: Çünkü son harf vav değil 'hu'dur. Soru: (………….) daki vav'ın öncesi niçin isim menzilesinde kabullenildi? Cevap: Çünkü öncesinde mim vardır, mim ise isim menzilesindedir. Soru: Sonuçta (………….) olarak görünen (………….) in cemisi asıl cemi hali olan (………….) şeklinden bu hâle nasıl gelmiştir? Cevap: (………….) vav'ın öncesinde ötre bulunan bir isim olmadığından lam'ın ötresi esreye çevrilmiş (………….) olmuştur. Vav'ı sonda olup öncesi de esre olunca vav da ye'ye çevrilmiş (………….) olmuş ye üzerine ötre ağır olduğundan ötre hazif olup iki sakin bir araya gelmesin diye ye hazif edilmiş tenvini mâkablinde olan lam'a veriimiş (………….) şeklini almış hazfediien ye'ye delâlet etsin diye lam'a verilmiş ve (………….) olmuştur. Soru: (………….) deki müennes nun'unun öncesindeki harf hakkında neler söyleyebilirsiniz? Cevap: Bu konuda iki vecih var: deriz. 1.Veche göre (………….) nin aslı (………….) idi . Önce buradaki mim mahreç bakımından nun'a benzediği için nun'a çevrildi. Sonra da nun nun'a idgam yapılarak (………….) şeklini aldı. 2.veche göre, (………….) inin aslı (………….) idi. Sonuna cemi müennes alâmeti gelen kelimelerde cemi müennes alâmetinden önceki harfin sâkin bulunması gerekirken burada o sakinliği göremiyoruz. Zira müennes nun'undan önceki ötreli te muhatab alâmeti olduğundan kaldırılamaz. İki sâkinin bir araya geleceğinden harekesi de düşürülemez. Bu sebeple ancak müennes nun'u ile muhatab te'si arasına bir nun getirilir ki bu nun müennes nun'una idgam yapılıp (………….) şeklini alarak kuralını korumuş olur. Soru: (………….) nün altında (………….) müstetir (gizli) zamir varken neden bariz (açık) zamir olarak "te" harfi geiirilmişde (………….) nîn harflerinden biri getirilmemiştfr? Cevap: Çünkü (………….) nin harflerinden elif getirilmiş olsaydı tesniye müzekker gaib ile, nun getirilmiş olsaydı cemi müennes gaibeyie karışacaktı. Bu sebeple (………….) (………….) vb. kardeşlerindeki gibi te harfi getirilmiştir. Soru: (………….) daki bariz zamirin nun harfi olarak seçilmesi ve ardından elifin getirilmesi nedendir? Cevap: (………….) nin altındaki müstetir zamirin (………….) olup bundan da bariz zamir olarak nun harfinin seçilmesindendir. Ardından elifin getirilmesi de (………….) ile karışmaması içindir. 25"Hüve"Soru: (………….) nin cemisi hangi halden hangi hâle gelerek son şeklini almıştır. Cevap: İlk cemi hali (………….) idi. Burada iki vav ictimâ etmiş olduğundan birinci vav mim'e çevrildi ve (………….) oldu. Sonrada 'mâkabli ötre olan vav isimden sonra geldiğinde hazif edilir' kâidesince vav hazfedildi ve (………….) şeklini aldı. Soru: (………….) nin tesniyesi hangi halden hangi hâle geJerek son şeklini almıştır? Cevap: Bu kelimeninde ilk hâli (………….) idi. Cemideki vav mim'e döndü diye ona uyarak burada ki vav'da mim'e döndü ve (………….) oldu. Soru: (………….) daki mim'e niçin fetha seçildi? Cevap: Mim üzerine fetha hafif olduğu için Soru: (………….) mim neden dâhil oldu? Cevap: Aslı (………….) (………….) dir, (………….) da olduğu gibi merfu muttasıl olan tesniye elifi vakıf halinde işba elifi ile karışmasın diye mim dâhil oldu. Soru: Cemi de niçin mim ziyade edildi? Cevap: Cemi, mim'in ziyade edilmesinde tesniye üzerine haml olundu, yâni (………….) ile bir düzende olsun diye (………….) de mim ziyade edildi. Soru: (………….) nın vavı niçin hazf olmadı? Halbuki (………….) isimdir, âhirinde, mâkablinde ötre bulunan vav vardır. Cevap: (………….) nin vav'ı sâlih miktardan az olacağı için, yâni kelimenin oluşmasını sağlayan harflerin az olmaması için hazf olmadı, bu miktar 3 harf olup 1. harfle başlanır, 3. harf üzerinde vakf olunur. 2. harfte tavassut (orta) olur. Ancak bir şeye, İsme birleştiğinde (………….) gibi veya (………….) harficere birleştiğinde (………….) gibi veya fiile birleştiğinde (………….) gibi kesreti huruf olduğu {harfler çoğaldığı) için hazfı câiz olur. Soru: Hazfının vâcib olmayıp câiz olmasına nasıl hüküm veriyorsunuz? Cevap: Çünkü Ayeti Kerime'de birşeye birleştiği halde hazf edilmedi. Örnek: (………….) (………….) gibi bu ayeti kerimelerde (………….) nin vav'ının hazıf olmadığını görüyoruz. Demekki hazfı vâcib değil câizdir. Soru: Bu hazif nasıl gerçekleşir? Cevap: Önce (………….) ve (………….) den 'vav' ve 'ye'nin harekesi hazfedilir, sonra bir şeye birleşince 'he'nin mâkabli sâkin ise cumhura göre bu kelime ister harfi lin olsun (………….) gibi, ister başka olsun (………….) gibi vav'ın hazfı gerekir. Zira 'he' gizli bir harf olduğundan sanki nun ile vav iki sâkin harf karşılaşmış gibi olur. İbni Kesir'e göre vav ve ya sâbit kılınır. Örnek : (………….) Cumhur'a göre eğer 'he'nin makabli harekeli ise, vav ve 'ye' sâbit olur: (………….) gibi. Çünkü 'vav' sonradan sâkin olduğundan mâdum gibidir, sanki ismin ahirinde vav bulunmadı, (………….) daki vav asıldan sâkin olduğundan red olunmaz. Benu Ukâyl ve Kilab'a göre he'nin zammesi ve kesresiyle beraber vav ve ye'nin hazfı câizdir. Örnek: (………….) Soru: (………….) nin aslı nedir? Cevap: Aslı (………….) idi.he'ye bitişince mim esrelendi, mim'in esresinden he'nin ötresine geçiş dile ağır geldiğinden he'de esrelendi. FîhiSoru: (………….) nin aslı nedir? Cevap: aslı (………….) idi. Kesrei takdiriyeden (ye harfi) zammei tahkikiyeye (he'nin ötresi) geçiş dile ağır geldiğniden 'he' esrelendi. Soru: Asli hali üzere kaldığı olur mu? Cevap: Evet Ehli Hicaz lugatına göre Kıraatı Âsım ve rivayeti Hafs üzere (…………. ) ve (………….) örneklerindeki 'he' harfi zammeli olarak asli hâli üzere kalmıştır. 'he' mâkabli 'ye' veya 'esre' olsun (………….) ve (………….) gibi aynıdır, bunlarda vav'ın hazfı Cumhura göredir. HiyeSoru: (………….) nin ye'si hazfolur mu? Cevap: Aslı (…………. olan çekinde (………….) nin ye'si hazfolmaz. 'ye' elif'e çevrilir. (………….) denilecek yerde (………….) denilir. Bir kelimeye bitişse (………….) gibi olur, bunun aslı (………….) idi. ye'nin mâkablindeki esre ağır olduğundan hazfoldu, ye 'nin fethası mâkabline verildi, ye harekeli mâkabli de meftuh olunca elif'e çevrildi. Elife çevrilmeseydi müzekker ile müennes karışırdı, (………….) de olduğu gibi bu sebeple müennesde (………….) denildi. Soru: 'he'nin mâkablinde ye ve esre yoksa ne olur? Cevap: 'he' ötreli olur. Ör.: (………….) Soru: (………….) nin vav'ı neden elif'e çevrilmedi? Cevap: (………….) her ikiside isim olmakta birdir. Fakat daha önce anlatıldığı üzere ye'nin elif'e çevrilmesi gerekli görüldüğünden ama vav'ın elif'e çevrilmesine gerek yok. Soru: Tesniyede 'ye' neden mim'e çevrildi?Cevap: bir düzende olsun diye 'mim' getirildi. Soru: Fetha ulvidir, hafiftir, neden zayıf olur? Cevap: Fetha ye'nin üzerine vâki olup mâkabli de esre ise o zaman zayıf olur. HÛNNE Soru : (………….) nin aslı nedir. Cevap: Aslı (………….) idi. Nitekim (………….) nin aslı da (………….) dir. mim ile nun'un mahreci yakın olduğu için mim nun'da idgam oldu, yahut (………….) nin aslı (………….) idi. Cemi müennes nun'unun mâkabli sâkin olması için bir nun ziyâde edilerek idgam oldu. Fail ve Meful ZamiriSoru: Fâil zamiri ile (………….) meful zamiri aynı şahısda toplanır mı? Cevap: Nahivciler fâil zamiri ile meful zamirini efali kulubün dışında bir fiilde aynı şahısda toplamayı kerih gördüler. Bu şekilde hem fâil hem mef'ul zamirinin bir manada Müttefik olması caiz değil, fakat (………….) (………….) şeklinde söylenmesi, nefis kelimesi ile (………….) zamir aynı şahıs olduğu halde muzafın muzafın ileyh'e mugayır (başka) olması gerekir kaidesine göre sanki nefis de zamire muzaf olmasıyla başka bir şey gibi olduğundan caiz görülmüştür. Ef'ali KulubSoru: Efali kulub nedir? Cevap: Şu yedi fiildir: (………….) Bu fiiller de hem fâil hem mePul zamirinin bir arada bulunması câizdir ve bu fiiller iki meful alırlar. Soru: (………….) meful olan 'ye' mütekellim ve (………….) de 1. mef'ul olan kef zamiri hakiki mef'ul değildir demekten maksat nedir? Cevap: Yani hakiki manada mef'ul değildir demektir. Zira (………….) - de ilim fadl'a müteallık olmuştur. Muhatab için malum olan muhatabın fadlıdır, zatı değildir. Bu terkibden kast edilen budur. Nitekim (………….) de zannedilen kemaldir, muhatab değildir. Zira muhatab marifedir, malumdur ve (………….) de zan kıyama müteallikdir. Zeyd zannedilen değildir, zira âlemdir, marifedir, malumdur. Malum olana zan müteallik olmaz, maznun (zannedilen) olmaz. Sen (………….) dediğin zaman zannedilen kâimdir, Zeyd'in zatı değildir. Bu sebeple efâli kulubda 1. mef'ul hakiki mef.ul olmadığı için bu mezkur misallerin takdirinde (………….) denildi. Soru: Bunun delili nedir? Cevap: Bazı kişiler etkileme özelliği bulunan failin etkilenme özelliği bulunan mefulden başka olması asıldır dediler ve fail ve mef'ul zamirinin lafzen bir arada olmasını kerih gördüler, zira fâilin nefsine tesiri azdır, fehmin başkasına geçmesi gerekir, bunun için açık isimde (………….) demezsin (………….) dersin, yine zamirde (………….) demezsin, (………….) dersin. Zira nefis kelimesi mütekellim zamirine izafetle muzafın ileyh'den başka birşey olması dolayısıyle sanki başka birşey oldu. Efâli kulub de ise fâilin ve mef'ulun bir şeyde vukuu çok olur. Zira kişinin ilmi ve zannı, başkasından ziyade daha çok kendi nefsine karşı olur, böyle olunca aslın değişmesini gerektiren mana yok oldu ve asıl baki kaldı. Soru: Mecrur muttasıl zamir nerede olur? Cevap: İsimde ve harfte olur. (………….) İsimde (………….) den (………….) ya kadar Harfte (………….) den (………….) ya kadar Soru: (………….) nin aslı nedir? Cevap: Aslı (………….) idi, mütekellim ye'sine bitişince 'nun' düştü (………….) kaldı, kelimede vav ile ye cem olunca biri diğerine sukunla sebkat eder kaidesiyle vav ye'ye çevrildi, (………….) oldu. Kelimede 1. sakin 2. harekeli iki harf bir cinsten olunca 1. harf 2. harfde idgam edilerek (………….) oldu. (………….) aslında (………….) idi. Kelimede vav ile ye cem oldu, biri diğerine sükun ile sabkat eder kaidesiyle vav ye'ye çevrildi. (………….) oldu. Kelimede aynı cinsten iki harf 1. sakin 2. harekeli olarak bir araya geldiğinden 1. harf 2. harfde idgam edilerek (………….) oldu, ye'nin binası sahih salim olsun diye 'dal'ın zammesi kesreye tebdil edildi ve (………….) oldu. Soru: Neden 'vav' 'ye'de idgam edildi de 'ye' vav'da idgam edilmedi? Cevap: 'ye' harfi ağız harfidir, ağız harfleri daha çoktur, vav ise şefe (dudak) harfi olup şefe harfleri azdır ve ona idgam zayıftır, ağız harflerinde idgam daha kuvvetli ofduğu için vav ye'de idgam edildi. Soru: Mecrur muttasılın mensubdan sonra gelmesi nedendir? Cevap: Mecrur için munfasıl yoktur, mensub için munfasıl vardır. Mecrurdan meziyeti daha çoktur veya mensub zamir, fiile vasıtasız mamül, mecrur ise fiile bir vasıta ile mamul olabilir, bu bakımdan mensubun önce gelmesi daha evladır. Merfu Muttasil ZamirlerSoru: Merfu muttasıl zamirler nerelerde gizli olur? Cevap: Beş yerde gizli olur: 1.Mazi, müzari, emir ve nehyin gaibinde (………….) ) (………….) (………….) (………….) 2.Mazi, müzari, emir ve nehyin gaibesinde (………….) (………….) (………….) (………….) 3.Muzari, emir ve nehyin muhatabında (………….) (………….) (………….) 4. Müzari, mütekellimlerde (………….) (………….) 5. Sıfatda, ismi fâil, ismi mef'ul, ismi tafdil, sıfatı müşebbehede (………….) (………….) (………….) ila ahir. Soru: Nâzinin muhatabında neden gizli olmaz? Cevap: Mazinin fiilin âmili, fâili zahirdir. Eğer gizlense atıfsız olarak bir fiilde iki fâilin ictimai gerekirdi. Bu sebepten gizli olmaz. Soru: Müzari fiilde gaibe ile muhatabın arasında neden bir fark olmadı? Her ikisinde de (………….) denilir. Cevap: Burada vaz gözüken iltibas (benzerlik) , gâibenin merciiyle ortadan kalkar, (………….) gibi. (………….) fiilinin mercii müennestir. Böylece müzekkerden ayrılmış olduğu halde görünüşte bir fark olmadı. Soru: Müzari fiilin muhatabasında, (………….) de fail gizli mi yoksa bariz mi? Cevap: Bu konuda ihtilaf vardır. Ekseri Sarfiyyun yani Cumhur'a göre (………….) deki vav gibi 'ye' zamiri barizdir, hitab alameti değildir. Ahfeş'e göre 'ye' hitab dametidir ve ona göre zamirin gizlenmesi altı yerde olur. Soru: (………….) fiilinin altında (………….) zamiri gizli olduğu halde neden (………….) harflerinden biri değilde 'ye' seçildi? Cevap: Elif ziyade edilse tesniye ile karışırdı. Nun ziyade edilse iki nun ictima etmiş olurdu. te ziyade edilse başta da 'te' harfi olduğundan tekrarlanmış olurdu. Bu sebeple 'ye' seçildi. Çünkü (………….) örneğinde 'ye' tenis içindir. Bu fiilde müennes muhataba için olduğundan ye'nin seçilmesi uygun görüldü. Soru: 'ye' nin bariz kılınmasının sebebi nedir? Cevap: Kendisi ile cemi arasında fark oluşturmak içindir. Soru: Cem ile farkını belirtmek için 'nun'un makablindeki hareke kâfi değil midir? Cevap: Tekit nun'u yazıda çoğu zaman şeddesiz olduğu için irab nun'u ile karışabilir. Bu sebeple nun'un mâkablindeki hareke kâfi gelmedi ye'ye ihtiyaç duyuldu. Soru: Müennes gaibe ile de karıştığı halde, müzekker muhatabla karışmasın diye nun hazfedilmez şeklinde tahsis'in sebebi nedir? Cevap: Müennes muhataba'nın müzekker muhatab ile hitab olma bakımından alâkalı olması sebebiyledir. Müennes gâibe ile alâkası ise her ikisininde tenis olmasıdır. Konu muhatab ile ilgiti olunca o tahsis edildi. KarineSoru: Karine nedir? Cevap: Aslın nâibi (vekili) olup faile delâlet eden alamettir. Asıldan, zah'ır isimden uzak olması sebebiyle gizli zamir zayıf karinedir. Bariz zamir (görünen zamir) ise kuvvetli karinedir (alamettir) . Soru: Müstakbelin muhatabında ve mütekelliminde neden zamir gizlenir? Cevap: Manevi fark için yani asıl olan mazi ile fer olan müzari arasmda bir fark oluşturmak için zamir gizlenir. Eğer bariz zamir kuvvetli maziye verildiği gibi müzariye de verilmiş olsa fer, asl'a müsavi olurdu. Soru: Muhatab ile mütekellimin kuvvetli olmasının sebebi nedir? Cevap: Müfekellim bilinen şeylerin en bilineni olduğu için kuvvetli ve mütekellim söze başlar ve kelam muhatap'da son bulur, Gaibin tealluku ve medhali yoktur, söz mütekellim ile muhatab arasında vukuu bulur, kelama ve kelimata (konuşmaya) mütekellimin ve muhatabın tealluk ve nisbeti kuvvetli ve zahirdir. Istitar (zamirin gizlenmesi) hafif olduğu ifibarla asıldır, zayıf karine olduğu itibarla ferdir. İbraz (zamirin görünmesi) kuvvetli karine olduğu itibarla asıldır, sakil (ağır) olduğu itibarla ferdir. Zira sözlerde hiffet asıldır, matlubdur. İbraz'ın OlmamasiSoru: İbrazın olmaması nedir? Cevap: Açık failin olmaması demektir. Fiile zahir (açık) fail lazımdır. Eğer zahir fail yoksa bariz zamir, o da yoksa müstetir zamirin (gizli zamir) olması gerekir. Soru: 'te' ve 'ye' 'hemze' ve 'nun' niçin zamir olmadılar? ' Cevap: Harf zamir olmaz. Zira harf fâil olmaz. Bu beş yerde gizli olan zamirler fail zamirleridir. Fakat (………….) deki (………….) deki nun (………….) daki elif (………….) daki vav (………….) deki ye isim olduklanndan fail zamirleridir.; Soru: (………….) in te'si zamir değil midir? Cevap: Şayet 'fe' zamir olsaydı zahir failin mevcud olması, zamanında hazfedilmesi gerekirdi. Çünkü bir fiil (………….) için atıfsız veya bedelsiz iki failin olması caiz deâildir. O bakımdan (………….) de bulunan te'nin (………….) de bulunan harekeli 'te' gibi zamir olması caiz (………….) gibi. Soru: (………….) ve (………….) de bulunan elif ve vav zamir midir Cevap: İsimde olan tesniye elifi ve cemi (………….) nasb ve (………….) halinde ye'ye dönüşmeleri sebebiyle zamir değildir. Örnek: TensiyeCemi Nasb hali : (………….) (………….) Cer hali : (………….) (………….) (………….) fiilindeki elif ve (………….) fiilindeki vav zamir olduklarında değişmezler, bütün hallerde elif ve vav yerlerinde kalır. Örnek: TensiyeCemi Ref hali : (………….) (………….) Nasb hali: (………….) (………….) Cezim hali (………….) (………….) 29
Soru: Müzari hakkında ulemanın görüşü nasıldır? Cevap: İhtilaflıdır. Bazıları hal hakkında hakikat istikbal hakkında mecaz derlerken bazıları, bunun aksini söyledi, diğer; bazıları ise hal ve istikbal arasında müşterektir dedi. MüstakbelSoru: Müstakbel neye denir? Cevap: Lugatta, şimdiki ve gelecek zamana, istilahda ise fiilin birinci harfinden önce (………….) harflerinden birisinin (zevaidin) (………….) gelmesine denir. Örnek olarak (………….) fiilindeki (………….) harfini verebiliriz. Soru: Müstakbelin istilah tanımında "fiil" kaydının bulunması nedendir? Cevap: Özel isim olan (………….) ve (………….) kelimelerinin başlarında (………….) harfinin bulunmasıdır ki bu kelimeler özel isim olarak kullanıldıklarında başlarında bulunan (………….) harfine müzarat harflerinden olan (………….) denmez. Zira müzarat harflerinden olan (………….) olsaydı fiiiin başına gelmesi gerekirdi. Oysa bu kelimeler fiil değil isimdir ve (………….) bu isimlerin asli harflerindendir. Soru: Peki, neden (………….) harflerinin fiilin birinci barfinden önce gelmesinin gerekli oiduğu şartı konmuştur? Cevap: Çünkü yalın haldeyken de fiilin birinci harfinde (………….) harflerinden biri bulunabilir. Fakat bu harfler (………….) örneklerindeki gibi fiilin asıl harflerinden olduğundan muzari manasî vermezler. Muzari manası vermiş olmaları için ise (………….) örneklerindeki gibi birinci harflerinden önce (………….) harflerinden birinin getirilmiş olması gerekir. Soru: Mazi fiilin başına (………….) harflerinin getirilme sebebi nedir? Cevap: Fiilin mazi manasını bırakıp şimdiki ve gelecek zaman veya her iki zaman manasını beraber dmasıdır. Soru : (………….) fiillerinde bulunan ziyade harflerin müzarat için olan (………….) harfleriyle alakası var mıdır? Cevap: Yoktur, bunlar tadiye, mübalağa vs. manaları kazandırmak için maziye gelmiş harflerdir. Soru: Lugatta istikbalin manası nedir? lsmi fail ile failin (………….) meful ile fiilin istikbal manası itibarıyla aralarındaki alaka nasıldır? Cevap: Yönelmektir. Yani istidbarın (geriye dönmenin zıddıdır. Aynı zamanda (………….) şeklinde istifal babının masdarıdır. İsmi fâil ve failde şahıs (özne) ön plandadır. İsmi mef'ul ve fiilde iş (yüklem) ön palandadır. Fâiller, istifal babının ismi fâili olan (………….) (yönelici) manası kullanıldıklan için hem ifade hem de telafuz yönünden (………….) olmaları sebebiyle müstakbil. Fiiller istifal babının ismi mefulu'; olan (………….) (yönelilen) manasına kullanıldıkları için bunlarda (………….) hem de telafuz yönünden alâkalı olmaları sebebiyle (………….) ismini almışlardır. Soru: Fiillere yönelenler kimlerdir ve ne cihetten yönelerek müstakbel ismini almışlardır? Cevap: Faillerdir. Zaman cihetiyle yönelerek (………….) zamanda vukuu bulacak bir fiile yönelmiş olduklanndan (………….) ismini almışlardır. MuzariSoru:Muzariye niçin Müstakbel de denilmiştir? Cevap:lçinde istikbal manası da bulunduğu için. Soru:Peki, muzariye muzari denmesi nedendir? Cevap:Muzarinin lugatta benzemek manasına gelir üç yönden isme benziyor olmasındandır. Soru: Üç yönden isme benziyor olmasını maddelermisiniz? Cevap: 1. a) Hareke ve sukun b) Nekreye sıfat olma c) Başına lam-ı ibtida dahil olma bakımfarından ismi faile benzer. 2. Umum ve husus yönünden isim cinse benzer. 3. Hal ve istikbal arasında kullanılmakfa (………….) - lafzına benzer. İsmi CinsSoru:lsim cinsi açıklar mısınız? Cevap:Bir tulum bala da bir damla bala bal denilmesi gibi bir şeyin azına da çoğuna da aynı isim kullanılıyorsa bu tip isme (………….) denir. Soru:Cins'i açıklar mısınız? Cevap : Racul'un her parçasına racul denilememesi gibi birşeyin tümüne verilen isme cins denir. Soru:Muzarinin umum ve hususda isim cinse benzerliğini anlatırmısınız? Cevap: (………….) ömeğindeki gibi yalın haldeki muzaride umum adesi varken (………….) örneklerindeki gibi (………….) ve (………….) katılmış haldeki muzari de husus ifadeleri vardır.lsim olan (………….) da bunun gibidir.Yalın halinde (………….) ' şekliyle umum ifadesi taşırken (………….) kısı alarak (………….) şeklini aldığında husus ifadesi taşır. Soru: Bu muzari fiillerin başlarına gelebilen sin, sevfe, ma ve lamı ibtidanın bu fiilleri hangi zamanlara tahsis ettiğini söyiermisiniz? Cevap: Sin, sevfe, istikbale ma şimdiki olumsuz zamana lamı (………….) şimdiki olumlu zamana. Soru: Muzarinin (………….) lafzına benzerliği ne cihettendir? Cevap: Müştereklik cihetindendir. Zira muzari fiil hem hal hem istikbal arasında müşterek kullanıldığı gibi (………….) lafzıda, göz, güneş , altın, çeşme vs. arasında müşterek kullanılmaktadır. Soru: Muzari fiilin harflerinde eksilme olabilir mi? Cevap: Bazı kurallara göre olabilir. (………….) nün (………….) olarak kalması gibi. Çünkü salih mikdarı kaybetmiş olmadı. Soru: Muzari harfleri niçin mazi fiilin sonuna değilde başına eklenir? Cevap: Maziye benzememesi için. Soru: Şayet, başına getirilip te maziye benzeseydi ne' olurdu? Cevap: Sona getirilen elif olsaydı tesniye olan (………….) ile olsaydı gaibe olan (………….) ile nun olsaydı cemi müennes olan (………….) ile karışırdı. Sadece 'ye' harfi için karışma söz konusu olmadığı halde 'az olan çok olana uyar' kaidesince o da sona değilde başa getirildi. Soru: Müzarinin maziden müştak olması hakkında neler dersiniz? Cevap: Fililin vukuunun bir zaman dilimi içerisinde tahakkuk etmiş olduğuna delalet eden mazi fiilde subut manası vardır. Subut ise sabit olan devam eden manalarına gelmesi sebebiyle mukaddemdir. Dolayısıyla subut manasını taşıyan mazide mukaddemdir ve asıldır öyleyse müzaride maziden müştaktır. Yani maziden doğmuştur ve muahhardır. Soru: Zaid binalar niçin mücerred binalardan sonra gelmiştir Cevap: Çünkü mücerred binalar asıldır ve sâbıktır, dolayısıyla mukaddemdir. Zaid binalar ise ferdir ve lâhikdir, dolayısıylada muahhardır. İşte bu sebeple mücerred binalar heni burada hem önceki cevapta geçtiği üzere kendi özelliklerini faşıyan mazi zamana zaid binalar da kendi özelliklerini taşıyan müstakbel zamana verererek sabık sabıka lâhik de lâhika verilmiş olup zaid binalar mücerred binalardan sonra gelmişlerdir. Soru: Mütekellimde (………….) harflerinden elifin gelme sebebi nedir? Cevap: Müfekellim ile elifin orfak noktalarının ilk olmalarıdır ki elif mahrecin ilki müfekellimde söze başlıyanın ilkidir. Diğer bir görüşe göreyse mütekellim ıle tahtında gizli olan (………….) zamiri arasında olan uygunluktan dolayıdır. Soru: Peki, muhatabta f'nin seçilrne sebebi nedir? Cevap:Öncelikle şunu bilmeliyiz ki, muhatabda (………….) harflerinden gördüğümüz te'nin aslı vavdır. Öyleyse, önce vav'ın gelme durumunu açıklıyarak şöyle diyelim Muhatab ile vav'ın ortak noktaları "son" olmaktır. Yani vav mahrecin sonu muhatabda söze başlıyanın sonudur. Işfe aralanndaki bu alaka sebebiy/e muhatabda, önce vav olmasına rağmen sonra bunun te'ye dönüştüğünü görüyoruz. Çünkü eğer dönüşmeseydi (………….) gibi asli harflerinden biri vav olan fiilin başına hem müzarat te'sinin aslı olan vav hem de atıf vav'ı geldiğinde (………….) örneğindeki gibi bir durum arzedecektı. Bu da hem dile ağır gelip felaffuzu zorlaşfıracak hemde köpeğin havlamasına benzeyecekti. Işfe bu neticelerden kaçınmak için fe'ye çevrildi. Soru: Peki, başında vav bulunan her kelimenın hükmü böylemidir? Cevap: Hayır, bu kural muzari için geçerlidir. (………….) lafzında olduğu gibı vav kelimenin aslından bulunduğu zaman geçerli değildir. Soru: Gâibde ye'nin seçilmesine ne dersiniz? Cevap: Gâib ile ye'nin ortak noktalarının "orta" olmalarıdır deriz. Zira ye mahrecin ortası gâibde mütekellim ile muhatabın ortasıdır. Soru: Peki, nefsi mütekellim meâl gayrıda nun'un seçilmesi hakkında söyliyecekleriniz? Cevap: Daha önce görüldüğü üzere seçilen harflerin üçüde illet harflerinden (elif, vav, ye) idi. Fakat dördüncü bir illet harfi-. bulunmayıp nun da mahreç yönünden illet harfine yakın olduğu için tercih edilmiş oldu. Bir başka görüşe göreyse mazi mütekellimin (………….) tahtında (………….) zamiri gizli olduğundan muzari mütekellimde de zamir olması amacıyla nun harfi seçilmiş oldu. Soru: Rubâilerin (………….) (………….) (………….) (………….) dışında muzari harflerin harekesi nedir ve neden bu hareke seçilmiştir? Fetha Ve ZammeCevap: Fethadır. Cümlelerde hafiflik istendiği için seçilmiştir Zira kesra ve zamme ağırdır. Soru: Rubâilerde neden fethalanmayıp zammelendi? Cevap: Çünkü asılın asıl için fer'in fer için olması gereğince fer olan rubâi ancak fethanın feri olan zammeyle harekelenebililirdi. Soru: Asıl ve fer olma bakımından fetha ve zammeyi mücerred ve mezidi nasıl değerlendirebilirsiniz? Cevap: Fetha hafiftir. Hafif olanda asıldır. Zamme ağırdır Ağır olanda ferdir Mücerred asıldır. Mezid ferdir. Soru: Niçin rubaiye sülasinin fer'idir deniyor? Cevap: Sülasi olmasaydı rubâinin de olmayacağından. Çünkü, rubainin olması sülasinin olmasına bağlıdır. Soru: Az önceki soruların devamı olarak, rubâilerin zammelenmesi hakkında başka bir görüş varmıdır desek? Cevap: Ever, vardır deriz. Soru: Peki, nedir bu görüş? Cevap: Rubâilerin az kullanılıyor olmaları sebebiyle zammelenmiş olmalarıdır. Soru: Humasi ve sudasiferin de az kullanılmalarına rağmen fethalanmış olmaları hakkında neler söylenmiştir? Cevap: Bazılan rubâilerin müzari harflerinin ötre olmasını az kullanıyor olmaları sebebine bağlamışlardı. Fakat buna karşı: "Madem az kullanılmaları sebebiyle ötre olmuşlardı öyleyse humasi ve sudasi de rubâilerden daha az kullanıldıklarına göre bunların da evveliyatla ötreli olmaları gerekirdi. Böyleyken nasıl oluyor da ötre yerine fetha ile harekeleniyorlar?" tarzında bir soruyla karşılaştıklarında buna cevap olarak, musannif: Humasi ve südasilerin harfleri rubâiden çok olduklan içîn rubâiye nisbetle ondan daha ağırdırlar. Bu durumda zaten ağır olan humasi ve sudasiye birde hareke olarak ağır olan zamme verilmiş olsaydı ağırlık bir iken ikiye çıkarılmış olacaktı. Buna engel olmak için ağır olan zamme yerine en hafif olan fetha tercih edildi diyor. Soru: Böylelikle "rubâinin dışındaki büfün babların müzarat harfi üstünlüdür" diyebilirmiyiz? Cevap: Diyebiliriz. Soru: Hem (………….) hem de (………….) olarak yazılabilen muzarinin iki ayrı şekilde karşımıza çıkmasının sebebi nedir? Cevap: Bu fiilin mazisi olan (…………..) dan hareket edersek, müzarisinin (…………..) olduğunu müfekellim kalıbına geçtiğindeyse (…………..) 30
Mazi Fiilde Orta Harf HarekesiSoru: Bir lügata göre muzari fiilde, mazi fiilin orta harfinin esreli olduğuna dair bir delil var mıdır? Cevap: Evef, muzâri harflerinin esrelenmesi buna delildir. Soru: Peki, bir örnek verebilirmisiniz? Cevap : (…………..) fiilinin muzârisini verebiliriz. (…………..) Soru: Aynı lugata göre mâzi fiilin başındaki hemze esreli olduğunda muzâri fiilin muzârâf harfinin harekesi ne olur? Cevap: Yine esre olur. Soru: Buna da bir örnek verebilir misiniz? Cevap: (…………..) fiilinin muzârisini verebiliriz. Soru: Bu lugata göre olan kurallar her lugat için geçerlimidir? Cevap: Hayır ancak bazı lugatlar için geçerlidir. Bazı lugatlara göre ise ye'ye esre ağır olduğundan ye esrelenmez. Ve babın bir düzende olması için diğer harfler de ye harfine tabi olarak esrelenmezler. Soru: Mâzi fiilin orta harfinin esreli oluşuna delil olarak başka harfler değilde neden muzâri harfi seçildi? Cevap: Çünkü muzâri harfleri zâittir. Zâide tasarruf ise başkasında tasarruffan evladır. Soru: Peki, neden mazi fiilin orta harfinin esreli oluşuna delil olarak başka harflerin değilde muzâri harfinin esrelenmesi uygun görüldü? Cevap: Fiilin asıl harflerini esre yapmak mümkün olmadığı için. Eğer fiilin baş harfi esre olsaydı (…………..) örneğinde olduğu gibi dört hareke peşpeşe gelmiş olacaktı ki bu onların kelamında red olunmuştur. Eğer fiilin orta harfi esre olsaydı 2. olan (…………..) görünümüne girmiş 4. olan (…………..) da orta harfe esrenin verilmesi sebebiyle (…………..) görünümüne girmiş olacak bu sebeple de bablar birbirine karışacak, hangisinden olduğu anlaşılmayacaktı. MUZARİNİN İRABI Soru: Muzâri fiilin irabı hakkında neler dersiniz? Cevap: Ref halinde (…………..) örneğindeki gibi merfu. Nasb halinde (…………..) ömeğindeki gibi mensub Cezm halinde (…………..) ömeğindeki gibi meczum, olurlar ve hiçbir zaman (…………..) gibi bir örnekle karşılaşmamız mümkün değildir. Zira muzâri fiillerin irabı esre olmaz. Soru: (…………..) kelimelerinin te'leri hakkında söyleyecekleriniz? Cevap: Bu konuda iki farklı görüş vardır: Sibeveyh'e göre: İkince te'ler hazfolunmuştur. Çünkü ağırlık bu te'lerden gelmektedir. Birinci te'ler muzâri alâmetidir alâmet ise hazf olmaz. Kûfiyun'a göre: Birinci te'ler hazfolunmuştur. Çünkü zâidlerdir.Zâidin hazfolması ise evlâdır. Fakat Sibeveyh Kûfiyun'un görüşüne cevap vererek ikinci te'lerin de zaid olduğunu; çünkü (…………..) nin aslınında (…………..) olduğunu söylemiştir. Soru: Bu kural sadece burda geçen bablara mı aittir? Cevap: Evet Soru: Bu bablardaki ikinci te'lerin hazfolmalarının hükmünü söyleyerek örnekle ispatlarmısınız? Cevap: Hazif oImalarının hükmü câizdir. Ayeti Kerimede geçen (…………..) sözünde te'nin fıazfedildiğini başka bir âyeti Kerime de geçen (…………..) sözünde de hazfedilmediğini görerek hazfinin vâcib olmayıp câiz olduğunu isbatlamış oluyoruz. 32
Soru: Muzâri fiilde niçin başka harf değilde muzâri harfinden hemen sonra gelen harf sakin kılındı? Cevap: Çünkü muzâri harfi fiilin başına geldiği zaman (…………..) örneğindeki gibi harekeler peşpeşe gelmiş olacaktı. Buna engel olmak amacıyla muzâri harfinin eklenmesiyle peşpeşe harekelerin gelmesine başlangıç olan hangi harf ise bu harf (…………..) deki gibi sâkin kılınır. Başka bir deyişle, sâkin kılınan, fiile gelen eke en yakın olan harftir ki buna (…………..) yi örnek olarak verebiliriz. Ziyade Te'lerSoru: Muhatab ile gâibenin muzâride görüntülerinin aynı olma sebebi nedir? Cevap: Mâzinin asıl muzârinin fer olmasıdır ki fer'in asla uyması cihetiyle asıl olan mâzinin muhatab ve gaibelerinde te ziyade edildiğinden muzârinin de muhâtab ve gâibelerinde yine te ziyâde edilmişfir. Soru: Mâzinin muhatab ve gâibesinde ziyâde edilen te'lerin harekeleme durumları hangi sebeple nasıldır? Cevap: Muhâfab ile gâibenin birbirlerinden ayrılabilmeleri sebebiyle (…………..) ve (…………..) örneklerinde görüldüğü gibi muhâtabda üstünlü, gâibde ise cezimlidir. Soru: Peki, bu ayrım muzârinin muhâtabında neden yapılmadı? Cevap: Çünkü, eğre fe'lerden biri sâkin kılınmak istenseydi bu olmazdı. Zira başlangıçtaki harfin sâkin olması mümkün değildir. Eğer, zamme yapılmak istenseydi (…………..) örneğindeki gibi meçhul |fiillerle, kesre yapılmak istenseydi de (…………..) örneğindeki gibi muzâri harflerinin esrelenmesini kabul eden lugat ile karışırdı. Soru: Peki, 'te' niçin fefhalandı ve fethalanınca bir karışıklık ) olmadı mı? Cevap: Hem teleffuzu hafif hem de kardeşlerine uygunluk sağlanmış olsun diye. Karışıklık oldu, fakaf hangi hareke seçilse bu karışıklık olacaktı. İ’rab "Nun'uSoru: Irab nunu niçin mâzi fiile dâhil olmadı da muzâri fiile dahil oldu? Cevap: Çünkü muzâri fiil mü'rebfir. Mu'reb alâmelinin de sonda olması gerekmektedir. Bu alâmet müfredlerde zamme olarak bulunurken tesniye ve cemilerde fiilin son harfi fâil zamirine bitiştiğinden kelimenin ortasında kalır. Bu sebeple zamirden sonra son harfin irab hallerini temsil eden zamirden bedel bir nun getirilir Bu nun zamme gibi ref alâmeti olup ref haline delâlet eder ki nasb ve cezm hallerinde zammenin düştüğü gibi bu da düşer. Mâziler ise mebnidirier, mebniler iraba girmezler. İraba, girmedikleri için de irab nun'una ihtiyaç duymazlar. Soru: Cemi müennes gâibe hakkında ne dersiniz? Cevap: Muhâtabda bulunan te hitab alâmeti, gâibede bulunan te teniz alâmeti, cemi müenneste bulunan nun da tenis alâmetidir. Bu durumda cemi müennes gâibe de iki müennes alâmetinin bir araya gelmemesi için te'nin yerinde ye kullanılarak (…………..) ömeğindeki gibi şekil aldı. Soru: Peki ya nun hazfedilirse bu fiilin müennes olduğu nasıl belli olacak? Cevap: Nun, irab nûn'u olmayıp müennes zamiri' hasebiyle aslâ hazfedilmez. Yani her zaman müenneslik alametini üstünde taşır. 39
EmirSoru: Muzâri konusu bitince emir ve nehiy konusu geldi, böyle olmasının bir sebebi var mıdır? varsa söyler misiniz? Cevap: Vardır. Emrin ve nehyin muzâriden doğmuş olmasıdır. Soru: Niçin emri gâib emri hâzırdan önce geçmiştir? Cevap: Hem muzâri sigasının emri gâibde bâki olup emri hâzırda bâki olmadığı için hem de mâzi ile muzâride gâibin önde olduğuna uygunluk sağlaması. Soru: Emri gâibin başına neden illet harfleri dâhil oImadı da lâm dahil oldu? Cevap: İlletli fiillerde illet harfleriyle biraraya gelmemesi için dâhil olmayıp hem zâid harflerden hem de orta mahreçten olduğu için lâm dahil oldu. Soru: Peki, emri gaibteki lâm'ın esrelenmesi nedendir? Cevap: Fiillerdeki cezimin isimlerdeki cer menzilesinde olrpası hasebiyle emir lâm'ı ile cer lâm'ı arasında ilgi bulunmasındandır. Soru: Bahsedilen bu lâm ne zaman sâkin olur? Cevap: (…………..) ve (…………..) örneklerinde olduğu gibi atıftan sonra gelen kelimenin ilk harfinîn cezimlenebileceği hasebiyle (…………..) ve (…………..) örneklerinde görüldüğü gibi atıf için olan vav ve fe harflerinden sonra geldiği zaman. Soru: Cim ve Şin harfleride orta mahreçten oldukları halde neden emri gâibin başına bunlardan biri değilde lâm tercih edildi? Cevap: Çünkü lâm'ın zâid harflerden olmasına mukâbil cim ce şin harfleri zâid değildirler. Soru: Emri hâzırda muzâri harfinin hazfolunma sebebi nedir? Cevap: Emri hâzır ile emri gâibin arasında fark oluşturmak için. Soru: Peki, bu hazf neden emri gâibte olmadı da emri hâzırda oldu? Cevap: Emri hâzır çok kullanıldığı için. Zira çok kullanılmak hafifliği, hafiflikte hazfi gerektirir. Ayrıca yine aynı sebepten emir lâmı da hazfolmuştur. Soru: Peki, meçhulünde neden muzâri harfi ve lam hazfolunmadı? Cevap: Kullanımı az olduğu için. Soru: Bu vasıl hemzesi emri hâzırın başına getirildiğinde her zaman esreli olma durumunu muhâfaza eder mi? Cevap: Birinci ve beşinci babların emirlerini oluştururken efmez. Zira birinci ve beşinci bablarda orta harf ötrelidir. Vasıl hemzesi (…………..) ve (…………..) örneklerinin telaffuzunda görüldüğü üzere şayet esreliğini korumuş olsa orta harfin ötresine geçmek zor olacaktı. Bu zorluğun ortadan kalkması için bu bablarda esrelenme yerine ötrelenerek (…………..) (…………..) örneklerindeki gibi bir görünüm alıp kolay telaffuz edilmesi sağlanmış oldu. Soru: Verilen örnekte (…………..) arada sâkin olan kef harfi bulunduğu halde nasıl kesreden zammeye çıkması söz konusu edilebiliyor? Cevap: Sarfcılara göre bu örneklerde görüldüğü gibi kef'in ve ha'nın sâkinliğine itibare edilmez. Dolayısıyla birinci harf direkt olarak üçüncü harfe geçiyormuş durumunda olur. Ve kesreden hakiki zammeye geçmek ağır olduğundan kesre terk edilerek zammelenir. Soru: (…………..) kelimesindeki hemzenin üstün olmasının sebebi nedir? Cevap: Bu kelimenin (…………..) kelimesinin cemi mükesseri olmasıdırki bilindiği üzere cemi mükesser kalıbına geçebilmesi içinde hemze-i kati alması gerekmektedir. Bu kalıba göre hemze-i katiler ise ancak üstünlü olabiiirler. Hemze-i Kat'iSoru: Hemze-i kat'i nedir? Cevap: Önüne bir harf gelmekle sâkıt olmayan yani durulduğunda veya geçildiğinde düşmeyen hemzeye denir. Örneklerindeki gibi cemi mükesserlerin hemzeleride bu tip hemzelerdendir. Soru: (…………..) kelimesinin hemzesi hemze-i kat'i olduğuna göre (…………..) ömeğinde görüldüğü üzere niçin hemze-i vasıl muamelesi görür? Cevap: Çok kullanıldığından. Zira çok kullanılmak hiffeti ister. Hiffet sebeplerinden biri ise düşmektir. Soru: Lâm-ı tarif niçin fethalandı? Cevap: Çok kullanıldığı için. Soru: İf'âl babı (…………..) nın emri hâzırında da elif üstünlüdür niçin? Cevap: Çünkü mâzisi (…………..) olan bu fiilin muzâri mütekellimi (…………..) gelir. Fakat iki hemzenin biraraya gelmesi sebebiyle hemzenin biri düşer ve bu sebeple babın bir düzende olması amacıyla kardeşlerinde de düşer. Dolayısıyla emri hâzır yapılmak için ele alınan muhâtab muzâri (…………..) şekline gelmiş olur. Emrin yapılacağı zamanda ise önce muzarât harfi düşürülür ve yerine normalde getirilmesi gereken vasıl hemzesi değilde hemze-i kat'i durumunda düşünülen kendi hemzesi getirilir ki bu da fethalıdır. Hemze-i VasılSoru: Vasıl hemzesi hat'ta (yazıda) niçin hazf olmaz? Cevap: Emir sigası hemzeli olan bablarla olmayan babların karışmaması için. Soru: Bu duruma bir örnek verirmisiniz? Cevap: Sülâsi bâbından olan emri hâzırla (…………..) tef'il babından olan emri hâzırda (…………..) olduğu gibi ki sülâsiden olan emri hâzırdan da hemze kaldırılmış olsaydı harekesiz bir ibarede birbirinin aynı olcaktı. Bunu önlemek amacıyla sarfçıların (…………..) ile (…………..) in arasını ayırmak için Amr'ın sonuna kattıklan vav gibi başka bir alâmet getirme ihtiyacı doğmuştur. Dolayısıyla da sülâsinin emri hâzırında ayırıcı alâmet olarak vasıl hemzesi düşürülmemiştir. Soru: Hemze-i vasl'ın hazfedildiği olur mu? Cevap: Çok kullanıldığı için (…………..) sözünün evvelinde hazfolunurken az kullanıldığı için (…………..) ayeti kerimesinde hazfolunmamıştır. Soru: Emri gâib hakkında Basriyyûn ile Kûfiyun'un görüşü nedir? Cevap: Emri gâibin mûreb olup sonunun cezm olması hakkında Basriyyûn ile Kûfiyun arasında görüş birliği vardır. Soru: Lâm'ın şarta benzeme yönlerini maddeler misiniz?Cevap: a- İhbâri fiile (…………..) emir lâm'ının dâhil olmasıyla fiil ihbârilikten inşâiliğe (…………..) çevrilir. Mâzi fiile şartın dâhil olmasıyla da fiil mâzilikten muzâriliğe (…………..) ya da muzâri fiile dâhil olmasıyla fiil muzârilikten mâziliğe b- Fiile emir lam'ının dâhil olmasıyla Ida yine fiilin sonu cezim olur. (…………..) Şartın dâhil olmasıyla da yine fiilin sonu cezim olur. Soru: Emri hâzır hakkında Kûfiyun ve Basriyyûn'un görüşü farklıdır. Kûfiyun'un görüşünü söyler misiniz? Cevap: Emri hâzır, emri gâib gibi mûrebtir. Emir lâm'ının hazfolması emri gâibin çok kullanıldığı muzârât harfinin hazfolması da emri gâib ile emri hâzırın arasının ayrılması içindir. Soru: Kûfiyun'un söylediklerine delili nedir?Cevap: Rasulullah (s.a.v.) 'ın (…………..) ayeti kerimesi lam ve te harfini cem ederek okumasıdır. Soru: Peki, Rasulullah (s.a.v.) bu iki harfi neden bir emirde cem etmişti? Cevap: Çünkü Rasulullah (s.a.v.) hem hâzıra hem gâibe gönderilmiş bunun belirtisi olarak da lâm ve te'yi bir emirde toplamıştı. Yani Lâm ile gâibe te ile de muhtâtaba hatırlatmıştı. Soru: Bu kıraat, kıraat-ı seba'dan mıdır? Cevap: Hayır, bu şâz bir kıraattır. Soru: Muzâri harfleriyle emirlerde bulunan hemzenin münâsebeti nedir? Cevap: Muzâri harfin eseri yani hükmü irabı hemzeye verilir. Muzâri fiil muzâri harfi ile mu'reb olduğu gibi emri hâzırda hemzei vasıl sebebiyle mu'reb olur. Zira, hemze muzâri harfinin yerine geçip muzâri harfi hükmünde olur. Fakat vasıl hemzesi gelmeyen emri hâzırlarda (…………..) ve (…………..) gibi bu delil cari olmaz. Böyle başına vasıl hemzesi gelmeyen emri hazırların mebni olması gerekir. Soru: Bu kuralı bir örnekte takviye eder misiniz? Cevap: Evet, Nitekim (…………..) nin yerine geçen fe harfine rubbe'nin ameli olan cerverildi. Örneğin: Şairin (…………..) sözünde fe harfi rubbe yerine geçip cer yaptı. Basriyyun'un GörüşüSoru: Buraya kadar emri hâzır hakkında Kûfiyun'un görüşünü almış bulunuyoruz. Şimdi de Basriyyûn'un görüşünü alabilir miyiz? Cevap: Fiiller aslen mebni olduğundan emri hâzırda mebnidir. Zira o da fiilden türemiştir. Ancak muzâri fiilin mû'reb olması isme benzemesi sebebiyiedir. Fakat mûzari fiilden emri hâzır yapılırken muzâri harfi atıldığına göre isme benzeme vesilesi olan mûzarât harfinin gitmesiyle fiilde eski haline dönmüştür. Bu durumda Basralıların emri hazıra mebni diye bakmalarına rağmen aslı (…………..) olan cemi emri hâzıra, şâz bir kıraat olarak (…………..) şeklinde geldiğinde mu'reb diye bakmışlar dolayısıyla sadece bu şâz kıraate bakışlarında Kûfiyun ile aynı görüşte icma etmişlerdir. Te’kid Nun'uSoru: Emrin sonuna niçin tekit nunu ziyade edilir? Cevap: İstenilen fiili tekitlemek, muhkem ve mukarrar kılmak için. Soru: Nunu sâkile (şeddeli nun) dâhil olmakla cemi muzekkerin nûnu hazfolur. Müennesin nûnu niçin hazfolmaz? Cevap: Çünkü cemi müzekkerdeki nun irab nunudur, değişebilir. Cemi müennesdeki nun ise fâil zamiridir, değişmez. Soru: Peki, bu durumda bir nun cemi müennes nun iki nunda biri müdgam biri müdgamünfih olmak üzere tekid nunlarıdır ki üç nun'un biraraya gelmesi ağır olacağından bu ağırlık nasıl yok edilir? Cevap: Bu iki nevi nun'un arasına elifi fâsıle getirilerek Soru: Bu kurallar muhaffefe nununda da var mıdır? Cevap: Muhaffefe nunu da (cezimli nun) nunu sâkile (şeddeli nun) hükmündedir. Ancak iki eliften (tesniye elifi ile elifi fâsileden) sonra dâhil olmaz. Soru: Tekid nûnu kaç yerde bulunur? Cevap: Emir, nehiy, istifham, temenni, arz, kasem, nefiy olmak üzere yedi yerde bulunur. Ancak, nefiy nehye benzediği zaman dâhil olur. Soru: Nehiy hakkında ne dersiniz? Cevap: Bütün cihetlerde emre benzer. Ancak, nehiy icma ile murebtir. 41
Soru: Meçhul sigasının konulmasının gayesi nedir? Cevap: Fâilin ya hasis, hakir olmasından ya da azâmetinden veya şöhretinden dolayı zikredilmeyip mef'ulun fâil yerine kâim olmasıdır. Soru: Örnekleri nelerdir? Cevap: (…………..) 'Hırsız vuruldu." Hırsızı vuran lcişi azametli olduğundan mef'ul fâil yerine kâim olmuşfur. "Hırsızı kim vurdu?" diye bir soru yöneltildiğinde (…………..) "Hırsızı hâkim vurdu" diye cevap gelmesi icâb ederken Hâkim azâmetînden dolayı söylenmeyip mef'ul fâil yerine geçmiştir. (…………..) İnsan zayıf yaratılmıştır." İnsanı yaratan varlığın (Allah'ın (c.c.) ) azâmet sahibi olduğundan mef’ul fâil yerine kâim olmuştur. "İnsanı kim zayıf yarattı?" diye bir soru yöneltildiğinde "İnsanı Allah (c.c) zayıf yarattı" diye cevap gelmesi icâb ederken Allah (c.c) (yarıtıcı olmaktaki şöhretinden dolayı söylenmeyip mef'ul fâil yerine geçmiştir. (…………..) "Emir şetmolundu." Emri şatmeden kişi hakir olduğundan. (…………..) 'Mal çalındı." Çalan kişi bilinmediğinden meçhul sigasıyla geldi. Mazi Fiilin MeçhuluSoru: Mâzi fiilin meçhulü hakkında başka ne dersiniz Cevap: Sigası, fa'nın ötresi Ayn'ın esresi ile (…………..) olup, bu siga mânâ yönünden gayrı mâkul (meçhul) olduğu gibi ötreden esreye geçmesi sebebiyle alişılmışın dışında blduğundan hareke yönünden de gayrı mâkuldür. Soru: Bu siga üzerine isim gelir mi? Cevap: Hayır. Arapçada bu siga ile gelen isim yoktur. Ancak (…………..) ve (…………..) isimleri nâdirdir. Nâdir ise yok kabul edilir. Soru: Muzâride meçhul sigası ne şekilde gelir? Cevap: (…………..) sigası gibi (…………..) sigası üzerine gelir. Soru: Bu siga ile başka kelime gelir mi? Cevap: (…………..) ve (…………..) kelimeleri dışında gelmez. Bunların gelmesi de nadirdir. Nâdir ise yok hükmündedir. Soru: Zâid babların meçhul sigası nasıldır? Cevap: Mâzi fiilin meçhulünde birinci harfin zammesi sondan bir önceki harfin esresiyle şeklinde muzâri fiilin meçhulünde ise asıl olması sebebiyle sülâsi mücerrede tâbi olarak birinci harfin zammesi sondan bir önceki harfin fethasıyla (…………..) şeklinde olur. İstisna bablarıSoru: Bu kuralın istisna babları nelerdir? Cevap : (…………..) babının mâzi meçhulünde (…………..) hemzenin ve te'nin (…………..) babının mâzi meçhulünde (…………..) hemzenin ve fa'nın (…………..) babının mâzi meçhulünde (…………..) hemzenin ve ayn'ın (…………..) babının mâzi meçhulünde (…………..) hemzenin ve te'nin (…………..) babının mâzi meçhulünde (…………..) hemzenin ve ayn'ın (…………..) babının mâzi meçhulünde (…………..) te'nin ve fa'nın (…………..) babının mâzi meçhulünde (…………..) te'nin ve fa'nın zammıyla olmak üzere yedi babtır. Soru: Burada son iki olarak görünen (…………..) ve (…………..) bablarının mâzi meçhullerindeki fael fiillerin ötreli olma sebebi nedir? Cevap: (…………..) babının mâzi meçhulünün (…………..) babının muzâri malumu (…………..) ile (…………..) babının mâzi, meçhulününde (…………..) babının muzâri mûlumu (…………..) ile aynı görünümde olup birbirlerine karışmalarını önlemektir ki bu sebeple (…………..) bâbında fael fiil ötrelenirken (…………..) babında hem fael fiil ötrelenmiş hem de elif mâkabline uyması amacıyla vav'a çevrilmiştir. Soru: "Evvel müteharrik" tabiri ne manaya gelir? Cevap: Yukarıda gösterilen yedi babın ilk beşinde görüldüğü üzere (…………..) ile (…………..) deki te (…………..) ile (…………..) deki ayn (…………..) deki fe harfierinin durumları gibi ilk harekeli harf manasına gelir. Zira en baştaki harekeli elifin (hemzenin) vasıl hemzesi olup gerektiğinde düşüyor olması sebebiyle harekesine itibâr olunmaz. 47
İsm-i FailSoru: İsmi fâili tarif eder misiniz? Cevap: İsmi fâil, hudus manasıyla birlikte fâilin kendisiyle kâim olduğu kimse olup fiili yapana delâlet edici muzâriden alınan kelimedir. Başka bir deyişle fiilin fâilini (faaliyetini) gerçekleştiren şahıstır. Soru: Hudus manası ile ne kastedildi? Cevap: Üç zamandan biriyle sınırlı olan mânâya delâlet eder şeklinde tarif edilmekle efâlü tafdil ve sıfatı müşebbeheyi bu tarifden hariç bırakmak kastedildi. Çünkü efalü, tafdil vş oşıfatı müşebbehe de subût manası vardır. Örnek: (…………..) bu ömeklerdeki (…………..) ve (…………..) sigaları sâbittir. (…………..) örneğindeki < (…………..) sigası ise hudus ifade eder. Soru: "Fâilin kendisiyle kâim olduğu kimse" bu târife neden ihtiyaç duyuldu? Cevap: ismi mefulu üzerine filin gerçekleştiği isim olması, ismi, zaman ve ismi mekânı da filin içerisinde işlendiği zaman veya mekâna delâlet etmesi, ismi aletinde fiilin işlenmesinde alet olan lafız olması sebebiyle tariften hariç bırakmış oldu. İsmi Failin Muzariden OluşturulmasıSoru: Fâilden maksat nedir? Cevap: Masdardır. (…………..) (vuran kişi) darbın hudusuna ve (…………..) ikram eden kişi ikramın hudusuna delâlet eder. Soru : Niçin muzâriden alınarak oluşturuldu? Cevap: İsmi fâil ile muzari arasında, nekreye sıfat, hareke ve sukûn, harf sayısı, lâmı ibtidanın başlarına dahil olması yönlerinden benzerlik olduğu için ismi fâil muzâriden alınmıştır. Soru: Daha önce dokuz şey masdardan müştâktır denilmişti bu söz red mi edildi? Cevap: Hayır. Zira iştikakla murad iştikakı lugavidir. Yani almak manasınadır istilahi mânâda değil, bu sebeple muzâri masdardan müştâk olunca, ismi fâilde muzâriden müştâk olmasına rağmen yine masdardan müştak sayılır. (Dolayısıyla birşeyden müştâk olan o şeyin müştâk otduğu şeydende müştâk sayılır.) Soru: Niçin ismi fâil ( ………….) vezni üzere gelir? Cevap: İsmi fâil bazan ( ………….) ve ( ………….) vezinlerinde ( ………….) gelmekle beraber çoğunlukla sülâside mücerred sahih olsun veya mutel olsun eşit olarak ( ………….) vezni üzere gelir. Bunun sebebi de fiili yapan kişiye fâil denmesidir. Soru: İsmi fâil sigası nasıl yapılmıştır? Neden elif tercih edilmiş ve yeride niçin baş harf olmuştur? Cevap: ( ………….) fiilinden muzâri alameti kaldırılarak baş harf ile orta harf arasına bir elif getirilerek yapılmış, hafifliğinden dolayıda elif tercih edilmiştir. Ayrıca elifin başa getirilmesiyle nefsi mütekellim ( ………….) ile sona getirilmesiylede tesniye ( ………….) ile karışma ihtimalinin önlenmesi için elif birinci harften sonra getirilmiştir. Soru: Peki, bu sigadaki ( ………….) orta harfin harekesi niçin esre kılındı? Cevap: Eğer üstün kılınsaydı mufaale babının mâzisiyle ( ………….) karışır, ötre kılınsaydı ağır olurdu. ( ………….) örneğindeki gibi) Zarureten esre kılındı. Gerçe bu durumda da mufaale babının emri hâzırıyla ( ………….) karışması mümkündür. Fakat emri hâzırda müstâkbelden müştâk olduğu için iltibas tercih olundu. Sifat-ı MüşebbeheSoru: Sıfatı müşebbehenin tarifi? Cevap: Fiil kökünden yapılıp devamlı kalan sıfata "sıfatı müşebbehe" denir. Soru: Sıfatı müşebbehenin hangi bablardan gelirler? Cevap: (…………..) ( ………….) bu sıfatı müşebbehelerden (…………..) dördüncü babtan diğerleri beşinci babtan gelir. ( ………….) kalıbı üzere gelen (…………..) (………….) sıfatı müşebbehelerden ( ………….) dördüncü babdan diğerleri beşinci babdan gelir. Esmai ( ………….) kelimesini de bunlara dâhil etti. İsmi Tafdil (Efali Tafdil)Soru: Efdali tafdil (ismi tafdil) hangi vezinden gelir?, ne anlam ifâde eder? Cevap: ( ………….) vezninden gelir. ( ………….) örneğinde olduğu gibi fâilin fiiiinin ziyade oiduğunu ifâde eder. Soru: İsmi tafdil hangi babdan gelir? Cevap: Sadece sülâsilerden gelir. Mezidlerden gelmez. Soru: Mezid bablardan gelmeme sebebini bir örnekle açıklar mısınız? Cevap: Omeğin ( ………….) fiilinden ismi tafdil yapılması istense ( ………….) narfli olan bu fiilin tüm harflerini dört harfli olan ismi tafdile indirmek mümkün değildir. Soru: Efâli tafdilsıfatı müşebbeheden nasıl ayırt edilir? Cevap: İsmi tafdilin renklerden ( ………….) gibi ve ayıplardan gibi) gelmemesiyle, bu durumda renkler ve ayıplardan bu vezin üzere gelenler sıfatı müşebbehedir. Soru: İsmi tafdil, fâili mi, mefulu mü tafdil için gelmiştir? Cevap: Mefulü değil, fâili tafdil için gelmiştir. Eğer böyle bir sınır olmasaydı ( ………….) cümlesinin mânâsı "Zeyd ziyâde vurucudur" mu yoksa "Zeyd ziyâde vurulmuştur" mu olduğu bilinmezdi. Soru: Peki, fâili değilde, sadece mefulü tafdil için gelseydi yine karışıklık olmazdı. Fâilin tafdilinin sebebi nedir? Cevap: Meful cümlede fazlalık olup ziyade bir fâide içindir. Meful gelmesede sadece fiil ve fâil ile cümle tam olup bir mânâ ifâde eder. İsmi tafdilin cümlede maksut ve mühim olan fâil için olması daha münâsib ve evlâdır. Soru: Başka bir sebebi daha var, onu da söyler misiniz? Cevap: Fâil umûmidir. Yani hem müteaddi hem lâzım fiilden gelir. Meful ise sadece müteaddi fiilden gelir. Dolayısıyla fâil daha çok meful ise az olduğundan ismi tafdili çok olan fâile vermek daha uygundur. Soru: Musannife yöneltilen üç soru nelerdir? Cevap: İsmi tafdil, mefulu tafdil etmez denilmişti. Oysa ( ………….) örneğinde meful tafdil oldu. İsmi tafdil mezidlerden gelmez denilmişti. Oysa ( ………….) kelimeleri ( ………….) ve ( ………….) kelimelerinden zâid olup ismi tafdil olmuşlardır. İsmi tafdil levn ve ayıplardan olmaz denilmişti. Oysa ( ………….) deyiminde ( ………….) kelimesi ismi tafdil olarak kullanılmış. (Hebenneka ahmak bir adamın ismi olup zem için ahmak bir kimseye Hebennekadan daha ahmak deyimi kullanılır.) neden? Soru: Peki musannıf bu soruları nasıl cevapladı? Cevap: "Bunlar kıyasa muhâlif olarak şâzdır, üzerlerine kıyas yapılmaz" diye Soru: İsrni fâilin vezinleri hakkında bilgi verirmisiniz? Cevap: İsmi fâil çoğunlukla ( ………….) bazende ( ………….) ve ( ………….) vezinleri üzere gelirler. Bu ( ………….) ve ( ………….) vezinleri bazen ismi fâil, bazen de ismi mefül manalarına gelirler. Soru: ( ………….) vezni ismi meful manasına geldiğinde nasıl olur? Cevap: Eğer ibarede mevsuf zikredilmişse müzekker ile müennesi eşit olur. Örnek: Müzekker için: ( ………….) (Yaralı bir adama uğradım) Müennes için: ( ………….) (Yaralı bir kadına uğradım) Eğer ibarede mevsuf zikredilmeyip sıfat da idadi esmadan ise yani vasıf olmakdan çıkarak isimliğe intikal edip mevsuf yerinde zikredilmiş olursa müennes ile müzekkeri eşit olmaz, buna delil olarak da müennese bir tai tenis getirilir. Ör.: Müzekker için ( ………….) (Boğazlanmış erkek deve) Müennes için : ( ………….) (Boğazlanmış dişi deve) Soru: (………….) örneğinde müzekker ile müennesin eşit olması nedendir? Cevap: İsmi meful manasına gelen ( ………….) île ismi fâil manasına gelen ( ………….) vezninin lafız bakımından birbirlerine benziyor olmaları hüküm bakımından da birbirlerine benzemeyi gerektirmiş. Bu sebeple örnekte görüldüğü üzere müzekker ile müennes eşit geimişfir. Zira bu örnekte ( ………….) kelimesi hernekadar görünüşte müzekker ise de tahtında müstetir olan zamir, müennes olan rahmet kelimesine raci olduğundan hakikatte ( ………….) şeklinde müennestir. Soru: ( ………….) vezni ismi fail ve ismi meful manasına geldiğinde nasıl olur? Cevap: İsmi fail manasına geldiğinde müzekker ile müennesi eşit olur. Örnek: Müzekker için ( ………….) (sabırlı adam) Müennes için ( ………….) (sabırlı kadın) İsmi meful manısında geldiğinde ise müzekker ile müennesi eşiti olmaz. Ör.: Müzekker için ( ………….) (sağılmış erkek deve) Müennes için ( ………….) (sağılmış dişi deve) NOT: ( ………….) ve (…………..) vezinlerinin birbirine zıt yapılması denkliğin sağlanması amacıyladır. Yani ( ………….) vezni ismi meful manasında olursa (…………..) veznide ismi fail manasında oiursa müzekker ile müennesi eşit olur. İsmi Fail Mübalağa İfade EttiğindeSoru: İsmi fail mübâlağa ifadesini içerdiğinde hangi vezinlerde gelebilir? Cevap: (…………..) (…………..) Soru: Peki bu vezinlerin özellikleri var mıdır? Cevap: Vardır. Az kullanılmaları cihetiyle ( ………….) den ( ………….) veznine kadarki son dokuz veznin müzekker ve müenneslerinin eşit olmasına rağmen ancak ( ………….) ve ( ………….) kelimelerinin müzekker ve müenneslerinin eşit olması. Lafzen ( ………….) vezninden olan kelimesi mana cihetinden ( ………….) kelimesine benzer. Bu benzerliğin sebebiyle de ( ………….) kelimesine hamlolunarak müennesine, durulduğu zaman "he" olarak okunan "te" harfi getirildi ve son hali olan ( ………….) şekli ortaya çıktı. Lafzen ( ………….) vezninden olan ( ………….) kelimesi zıt yönde mana cihetinden ( ………….) kelimesine benzer. Bu zıt benzerliği sebebiyle de müzekkeri te'siz gelen ( ………….) kelimesine hamlolunarak müzekkeri ( ………….) oldu idgam yapılarak son hali olan ( ………….) şekli ortaya çıktı. Soru: Sülasi mücerredin dışındaki bablardan ismi fail hangi vezin üzere gelir ve nasıl yapılır? Cevap: Müstakbel sigası üzerine gelir. Muzari harfi hazfolunduktan sonra yerine ötreli mim ziyade olunur ve sondan bir ( ………….) önceki harf esrelenir. Örneğin: ( ………….) gibi. Soru: Mim'in seçilme sebebi nedir? Cevap: Daha önce geçmiş olması sebebiyle kelimenin başında illet harflerinden vav Muzari harfi olan ye'nin hazifolunduğunda ziyade olunmuş "ye" ile karışabilme ihtimalinin olması sebebiyle, hazif olunmadığında ise iki ye'nin ictima etmesi sebebiyle ve Nefsi mütekellim vahde ile karışma ihtimalinin olması sebebiyle de elifin ziyade edilemeyip vav ve mim'in dudak harfleri olması cihetinden birbirlerine yakınlığı göz önünde bulundurularak mim tercih edilmiştir. Soru: Peki, mim'e hareke olarak ötre verilmesi niçindir? Hakkında bilgi verirmisiniz? Cevap: İfal babının ismi failinin ( ………….) sülasi mücerredin ikinci ve altıncı bablarının ismi zaman ismi mekan ( ………….) karışmasını önlemek içindir ki bu durumda sadece bu iki babın (ikinci ve altıncı) ismi fâilleri değil, bunlara uygunluk olması açısından tüm ziyâde babların ismi failleri mimlerde ötrelenmiştir. Soru: Böylece sülasi mücerredlerin dışındaki bablardan ismi fail vezninin kurallannı tanımış olduk. Acaba bu kuralların istisnası var mıdır? Cevap: Evet ( ………….) kelimesi ifal babından ismi fâil olduğu halde sondan bir önceki harf esrelenmedi, yine ( ………….) kelimesi ifal babından ismi fail olup ( ………….) olması gerekirken ( ………….) . şeklinde geldi. Bu iki kelime kıyasa muhalif olup şazdır. Soru: İsmi fâil teniz te'sine bitiştiğinde durum ne olur? Birkaç örnek verir misiniz? Cevap: İsmi fail tenis te'sine bitiştiği zaman: Tenis te'sinin makabli arız olduğu için sukun üzere mebni kılınmayıp hareke üzere mebni kılınır, örn (………….) ve (………….) gibi. Tenis te'si kelimenin sonu tenis te'sinin makabli ise vasatı kabul edilir. Ör.: ( ………….) ve ( ………….) gibi. Adetlerine göre ibirinci kelime ikinci kelimeye (te-i tenise, nun-u tekide, nefsi mütekellim ya'sına, ……) terkip edildiği zaman birinci kelimenin sonu hafif hareke olduğu için fetha tercih edilerek feth üzere mebni kılınır. Ör.: (…………..) gibi. 49İsm-i MefulSoru: İsmi meful hangi vezin üzere gelir? Cevap: Üzerine fiilin vaki olduğu şey için muuzarinin mechulünden müştak (türeyip) olup, sigası sülasi mücerred babların ( ………….) vezni üzere gelir. Ör.? ( ………….) bunun aslı ( ………….) idi, daha önce geçtiği üzere illet harflerini ziyade etmek sakıncalı olduğundan muzari harfi ötreli mimle değiştirilerek ( ………….) oldu. İfal babının ismi mefulu ile karışmaması için mim üstünlenerek ( ………….) oldu. Sonra ismi zaman ismi mekan ile karışmaması için 'ra'nın üstünü ötreye çevrilerek ( ………….) oldu. Arapça'da te'siz bu vezinde bir kelime olmadığı için 'ra'nın zammesi şûbelendirilerek (yani 'ra' telafuz olunurken ses uzatılınca ondan bir vav doğdu) bir vav hasıl olmakla ( ………….) oldu. Soru: Arapçada te'li olarak bu vezinde gelen bir örnek verebilir misiniz? Cevap: Arapça'da sonunda 'te' bulunan ( ………….) vezni vardır. Ör.: ( ………….) ve ( ………….) gibi. Soru: Neden meçhulden müştak olundu? Cevap: İsmi meful ile meçhul fiil arasmdan fiili belli olmama hususunda münasebet bulunduğundan. Soru : Sülasinin ismi mefulünün if'al babının ismi mefulüne ve ismi zaman ismi mekana karışmasını önlemek için ismi meful üzerinde değişiklik yaparak "mim"i üstünlenip ra'sı ötrelenmiştir de acaba neden bu değişiklik ifal babının ismi mefulu ve ismi zaman ismi mekan üzerinden yapılmamıştır? Cevap: Çünkü ismi fail'in mufaale babına karışmasını önlemek için mufaale babında değilde ismi failde değişiklik yapılmıştı. İşte burada da ismi mekana karışmasını önlemek için, ifal babında ve ismi zaman ve ismi mekanda değil de ismi mefulde değişiklik yapılmıştır. Zira ikisinin (ismi fail ve ismi mefulün) çıkış yerleri aynıdır. Yani ikiside muzariden doğmuştur. Öyleyse doğuş yerlerine mebni birincide kullanılan tarzın ikincide kullanılması daha uygundur. Soru : Gayri sülasinin ismi mefulü hangi vezin üzere gelir? Cevap: Gayri sülasiden ismi meful sigası ismi fail vezni üzere (………….) olup, sondan bir önceki harfin üstünlü olmasıyla ( ………….) şeklinde gelir. Soru: İsim fail üstünlü, ismi meful esreli gelseydi olmazmıydı? Cevap: İsmi fail muzarinin malumundan müştakdır, muzarinin son harfinden bir önceki harf esrelidir. Ör.. ( ………….) gibi. 51İsmi Zaman ve MekanSoru: İsmi zaman ve ismi mekan hangi vezin üzere gelir? . Cevap: Muzari fiilin malumundan ( ………….) fiilinden alınıp ( ………….) vezni üzere gelerek fiilin işlendiği zamana veya mekana delalet eder, ismi mefulle karışmaması için vav getirilmez. Soru: İstisnası var mıdır? Cevap: Evet misal fiil orta harfin esresi ile gelir. Ör.: gibi. Soru: Orta harfin esreli gelmesine sebep nendir? Cevap: Şayet üstünlü gelseydi ( ………….) vezninden olan ( ………….) kelimesi ile karışır, ismi zaman ve ismi mekan olduğu anlaşılamazdı. ( ………….) Çünkü ( ………….) kelimesi isim olup ismi zaman ve mekan değildir. Bu sebeple ( ………….) kelimesi ( ………….) ve ( ………….) üzerine kıyas edilip 'mimi' baş harf, 'vav'ı da zaid zannederek misal fiilden olan bir ismi mekan olduğuna hükmedilemezdi. Soru: Peki ( ………….) şeklinde gelen bir vezin var zannedilirse? Cevap: Arapçada bu vezin olmadığı gibi bu vezinüzere gelen bir mevzunda yoktur. (…………..) kelimesi esrelendiki (…………..) vezninden gelen bir Arapçada ayn'ın üstünüyle (…………..) vezni mevcuttur, Soru: Muzaride orta harf esreli ise ismi mekan nasıl gelir? Cevap: (…………..) vezni üzere gelir. Soru: İstisnası varmıdır? Cevap: Nakıs fiilde üz kesra peşpeşe gelmesin diye orta harfin üstünüyle (…………..) vezninde gelir. Ör.. (…………..) gibi. Soru: Orta harf ötreli olmaz mı? Cevap: Hayır ağır olduğundan ismi mekân ötreli gelmez. Soru: Peki harfi ötreli olan bablarda ismi mekân hangi vezin üzere gelir? Cevap: (…………..) ve (…………..) vezinleri arasında taksîm olunur. Şu onbir kelime (…………..) vezninden gelir. (…………..) Geri kalanlarda fethanın hafif olması dolayısıyla (…………..) vezni üzere geiirler. Soru: Açıklamalar ismi mekâna tahsis edildi, neden? Cevap: Bu siga ikisinin arasında müşterek olduğundoan, birde ismi mekan daha çok kullanıldığından tahsis edildi. İsmi zaman bütün ahkamda ismi mekana kıyas edilir. İsmi AletSoru: İsmi âleti tarif eder misiniz? Cevap: İsmi alet (…………..) bâbından müştâk olup âlete Delâlet eden bir isimdir. Müştak kaydı ile müştak olmayanlar bu tariften çıktı. (…………..) kaydı ile de muzârinin meçhûlünden müştâk olan ismi mefûl hariç bırakıldı. Alet kaydi ile de her ikisi muzârinin mâlumundan müştâk oldukları halde ismi fâil hariç bırakıldı. Soru: İsmi Alet'in sigası ne şekilde gelir? Cevap: Sarf âlimleri (…………..) veznini ismi mekân bina-i merre, (…………..) veznini ismi âlet, (…………..) veznin masdarı bina- merre, (…………..) veznini masdarı bina-ı nevi olduğunu söylerler. Soru: İsmi mekân ile farkı nedir. Cevap: İsmi mekân ile arasını ayırmak için ismi alette mim esrelenir. Ör.: (…………..) gibi. Soru: Başka vezinlerde de gelir mi? Cevap: Evet (…………..) vezni üzere gelir. Ör.: (…………..) açacak alet (…………..) kesecek alet gibi. Bazen mim ve ayn'ın ötresiyle (…………..) vezni üzere gelir. Ör.: (…………..) elek- (…………..) çanak gibi. Soru: Buna itiraz eden var mı? Cevap: Sibeveyhi (…………..) ile (…………..) kelimesi için bunlari ismi âlet değil sayı isimlerindendir, der. Bu kelimelerin kardeşleri olan (…………..) 'yağ şişesi (…………..) ile 'havan' (dövme aleti) kelimeleride sibeveyhiye göre böyledir. Diğerlerine göre ise bu kelimeler ismi âiettir. Soru: İsmi âletin mimi neden ötre veya üstün ile harekelendirilmedi? Cevap: Ötre ile harekelendirilse sülasi mezidden olan ismi meful ile karışırdı. Ör.: (…………..) gibi. Üstün ile harekelendirilse ismi mekan ile karışırdı. Örn: (…………..) gibi. Bu sebeple mim esrelendi. 65 |