PEYGAMBERİMİZ - 2
İslâm âlimlerinden ve
evliyânın büyüklerinden Hasan Sezâî (rahmetullahi teâlâ aleyh)
hazretlerinin Peygamber efendimiz için yazdığı bir şiiri:
Vücûdum mülkünün sultânı
sensin.
Muhakkak cânımın cânânı
sensin.
Sezâî vârını mahvetti şimdi,
Hemin mevcûd olan ihsânı
sensin.
***
Muhammed, ma'den-i sıdk u
safâdır
Muhammed, menba'ı cûd u
atâdır (aleyhisselâm).
***
Mısır'da yetişen büyük
velîlerden İbn-i Fârid (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri "Resûlullah
efendimizi anlatmak isteyenler, O'nun güzelliğini ve üstünlüğünü anlatmaya
kalksalar, zaman biter, fakat, O'nun güzelliğini ve üstünlüğünü anlatmakla
bitiremezlerdi." buyurdular.
Anadolu'da yetişen büyük
velîlerden Kara Şems (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin Dîvânından
seçmeler: Nât-ı Şerîf
Kapına geldi âsîler,
Şefâat Yâ Resûlallah!
Suçunu bildi kâsîler,
Şefâat yâ Resûlallah!
Ne ettim ise ben ettim,
Yanıldım nefse zulm ettim,
Henüz suçum bilip geldim,
Şefâat yâ Resûlallah!
Ne ilmim var ne amelim,
Perişân cümle ahvâlim,
Vesveseyle dolu bâlim,
Şefâat yâ Resûlallah!
Bu Şemsî abd-i âbıktır,
Ne etsen ona lâyıktır,
Velî yoluna sâdıktır,
Şefâat yâ Resûlallah!
Kâsî:
Duygusuz, Bâl: Kalb, gönül, Abd: Köle, Âbık: Kaçak.
Evliyânın büyüklerinden
Muhammed Zuğdân (rahmetullahi teâlâ aleyh) şöyle anlatır: Resûlullah
efendimiz rüyâmda bana; “Uyuyacağın zaman beş defâ E’ûzü Besmele oku ve sonra
şöyle duâ et: “Ey Allahım! Muhammed’in hakkı için, Muhammed’in yüzünü şu anda ve
gelecekte bana göster.” Bunu dediğin zaman, ben sana görünürüm ve aslâ
gecikmem.” buyurdular.
İbn-i Zuğdân hazretleri;
Resûl-i ekrem yine rüyâmda bana; “Sen yüz bin kişiye şefâat edeceksin” buyurdu.
Ben de; “Ey Allah'ın Resûlü! Hangi amelimle bu mertebeyi elde ettim?” diye
sorunca; “Benim üzerime okuyup, sevâbını bana hediye ettiğin salât ve selâm ile
bu mertebeye eriştin.” buyurdular.
Bir kere, zikrimi tamamlamak
için Resûlullah’a okuduğum salât ve selâmlarda acele ettim. Okuduğum salât ve
selâm bin adet idi. Resûl-i ekrem rüyâmda; “Acelenin şeytan işi olduğunu bilmez
misin?” diye beni azarladı ve buyurdu ki: “Allahümme salli alâ seyyidinâ
Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed derken, yavaş yavaş, harflerin üzerine
basa basa söyle. Ancak vakit daralmış ise, o zaman biraz acele edebilirsin. Sana
öğrettiğim bu şekil, fazîletli şeklidir. Başka şekillerde getirilen salât ve
selâm yine kabûl olunur. En iyisi, salâtın başlangıcında bir kere de olsa, tam
mânâsı ile, yavaş yavaş salât ve selâmın tamâmını getirmelisin, noksan
bırakmamalısın.” Sonra Resûl-i ekrem, bana tam salât ve selâmın şeklini şöyle
tâlim buyurdular: “Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ
Muhammedin kemâ salleyte alâ seyyidinâ İbrâhîme ve alâ âli seyyidinâ İbrâhîme ve
bârik alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammedin kemâ bârekte alâ
seyyidinâ İbrâhîme ve alâ âli seyyidinâ İbrâhîme fil âlemîn, inneke hamîdün
mecîd. Esselâmü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtühü.”
Yine İbn-i Zuğdân hazretleri
buyurdular ki: “Resûlullah efendimizi rüyâsında görmek istiyen bir kimse, gece
ve gündüz, aşk ile tutuşup, O’na salevât-ı şerîfe getirmeli ve O’nunla birlikte
velîleri de sevmelidir. Eğer Resûlullah ile birlikte evliyâyı sevmezse,
Resûlullahın kapısı kendisi için kapalı olur. Çünkü evliyâ, insanların
efendileridir. Onlar kızarlarsa, Allahü teâlâ da onlar kızdığı için gazaba
gelir. Resûl-i ekrem de böyledir. Evliyânın sevmediğini, Resûlullah da sevmez,
onlar kızdığı için, Resûlullah da kızar.”
Büyük velîlerden Nasûhî
Üsküdârî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin Peygamber efendimize
muhabbet ve sevgilerini ifâde eden pekçok şiirleri vardır. Bunlardan birisi
şöyledir:
YÂ
RESÛLALLAH!
Eyleyen Uşşâk-ı şeydâ dâimâ
Tal'atındır yâ Resûlallah
senin
Derd ile âh ettiren subh u
mesâ
Hasretindir yâ Resûlallah
senin!
Rûz ü şeb kârım benim efgân
eden
Nâr-ı hasretle dilim sûzân
eden
Dembedem bu gözlerim giryân
eden
Furkatındır yâ Resûlallah
senin!
Asfiyânın gördüğü Lutf-i
hüdâ
Evliyânın sürdüğü zevk ü
safâ
Enbiyânın bulduğu rifa't
şehâ
Devletindir yâ Resûlallah
senin!
Merhamet kıl ben garîb
âvâreye
Mücrimim rahm eyle yüzü
kâraya
Şefkat etmek bîkes ve
bîçâreye
Âdetindir yâ Resûlallah
senin!
Eş Şefîü'l-müznibîn nûr-ı
ahad
Kendi bendendir Nasûhî kılma
tard
Bâb-ı lutfundan kerem kıl
etme red
Ümmetindir yâ Resûlallah
senin!
Konya'ya gelen büyük
velîlerden Şems-i Tebrîzî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin aşkla
söylediği beytlerinden bâzıları şöyledir:
Bihamdillah direm Allah
Alıp aklımı fikrullah
Dilimde zâtın esmâsı
Bana üns oldu zikrullah
Salâtullah selâmullah
Aleyke yâ Resûlallah
Bu tevhidden murâd ancak
Cemâl-i zâta ermektir
Görünen kendi zâtıdır
Değil sanma ki gayrullah
Salâtullah selâmullah
Aleyke yâ Resûlallah
.
Ben ol pervâneyim geldim
Düşüp aşk oduna yandım
Yanuban küllü yandım
Beni yaktı aşkullah
Salâtullah selâmullah
Aleyke yâ Resûlallah
Gönül âyinesin sûfî
Eğer kılar isen sâfî
Açılır sana bir kapı
Ayân olur Cemâlullah
Salâtullah selâmullah
Aleyke yâ Resûlallah
Şems-i Tebrîz bunu bilir
Ehad kalmaz fenâ bulur
Bu âlem küllü mahvolur
Hemen bâkî kalır Allah
Salâtullah selâmullah
Aleyke yâ Resûlallah
Şeyh Ali Behçet
Efendi (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin bir na'tı şöyledir:
Zuhûrun kâinâta verd-i
revnâk yâ Resûlallah
Nigâhın ehl-i ışka virdi
revnâk yâ Resûlallah.
Vücûdun olmasaydı hiç vücûd
bulmaz idi âlem
Vücûdun sırr-ı zât-ı
hazret-i Hak yâ Resûlallah.
İder her zerre Hakkı zikr ve
tesbih sırr-ı hâl ile
Senin ta'lîmi sırrın oldu
el-Hak yâ Resûlallah.
Alıp dersi sırr-ı hilkatden
gönül bulmaktır nûru
Senin nûrun cihâna virdi
revnak yâ Resûlallah
Kapında abd-ı kemter Behçet
dîdârına müştak
Ümîd-i şefkatinle buldu
revnak yâ Resûlallah. |