NASÎHAT - 13
Evliyânın büyüklerinden
Tâc-ül-Ârifîn Seyyid Ebü'l-Vefâ (rahmetullahi teâlâ aleyh) vefâtına
yakın hastalandı. Bütün talebeleri, arkadaşları, dostları başına toplandı.
Başında bulunanlara; "Bilin ve anlayın ki, her nesne yoktan var edilmiştir. Her
canlı ölümü tadacaktır. Allahü teâlâ, Cennet'i ve Cehennem'i de biz kullar için
yaratmıştır. Cennet'e gitmeyi arzulayan, ona giden yola gitsin! Bu yola âit
amelleri işlesin! Bu yolun aksi Cehennem yoludur. Bundan başka yol yoktur.
Ey insanlar! Size, ceddim
Muhammed aleyhisselâmın yolunu gösterdim. Bu yolun dışındaki her şey bâtıldır.
Bâtıla tâbi olmak, dalâlete, bu da helâk olmaya sebeptir. Takvâyı elden
bırakmayın! Bütün nesnenin nûru takvâdandır. Dâimâ Allahü teâlâyı hatırlayın!
Gönlünüzde dâimâ O bulunsun! Allahü teâlâyı unutan kimselerden olmayınız! Dâimâ
Allahü teâlâ ile olup, iki cihânda sâdete kavuşunuz."
Seyyid Ebü'l-Vefâ hazretleri
buyurdular ki: "Az yiyip, az uyuyun. Çok tefekkür edin. Geceyi ibâdetle geçirin!
Çok yemek, insanı uyuşuk yapar. Uyuşuk kimse gâfil olur, gâfil olan mahzûn olur.
Bu da insanı felâkete götürür."
"Nerede olursanız olun, ne
yaparsanız yapın, Allahü teâlâ sizi görür. Onun için, yasaklanan yerlerde değil,
emredilen yerlerde bulunun."
Kendilerine “Silsile-i
aliyye” denilen büyük âlim ve velîlerin otuz birincisi olan Seyyid Tâhâ-i
Hakkârî (rahmetullahi teâlâ aleyh) bir sohbeti esnâsında buyurdular ki:
"Bana Cennet ve Cehennem'den bahsetmek işi verilmedi. Bu kapıda olanlara bu
ikisi tesir etmez." Bu sözü açıklarken halîfesi Seyyid Sıbgatullah Arvâsî şöyle
buyurdu: "Ebrâr, yâni iyi müminler âhiretleri için amel ederler, mukarrebler,
yâni Allahüteâlâya yakın olan ve hep O'nunla bulunmaktan zevk alan seçkinler,
sâdece Allahü teâlâ için amel ederler."
İnkarcılardan ve bid'at
sâhiplerinden kaçınmak hususunda buyurdu ki: "Münkirden (inkârcıdan) ve bid'at
ehlinden aslandan kaçar gibi kaçın! Münkirin ekmeğini yiyenin kalbi, zikre karşı
kırk gün ölür. Bu münkirler, Resûlullah'ın zamânında olsalardı, ona îmân
etmezlerdi."
Seyyid Tâhâ hazretleri bâzan;
"Misvâkla kılınan bir rekat namaz, misvâksız kılınan yetmiş rekattan
hayırlıdır." hadîs-i şerîfini okurdu. "Hadîsdeki sivâk, "misvâklamak" mânâsına
geldiği gibi "sensiz" mânâsına da gelir. O zaman hadîs-i şerîfin mânâsı;
"Sensiz, yâni kendini düşünmeden Rabbinle olduğun bir rekat, kendinle olduğun
yetmiş rekattan faydalıdır." buyururdu.
Tâbiînden, meşhûr hadîs
âlimi ve velî Hazret-i Tâvûs bin Keysân (rahmetullahi teâlâ aleyh)
Mekhûl’e gönderdiği bir nasîhat mektubunda; “Selâmün aleyküm, kardeşim Mekhûl,
sakın yaptığın ibâdetlerin çokluğu sebebiyle, kendini Allahü teâlânın yanında
büyük bir makam sâhibi sanmayasın. Çünkü, kendisini bu zanna kaptıranların hepsi
ahirete eli boş gittiler. Eğer, yaptığım ibâdetlerin çokluğunu insanlar görsün,
beni öğsünler diye düşünüyorsan, insanlar seni öğerler ve maksadın hâsıl olur.
Fakat âhirete sen de eli boş dönersin” diye yazdı.
Evliyânın büyüklerinden
Yûsuf-ı Hemedânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine İslâm âlimlerinin
ve kıymetli rehberlerin azalıp yok olduğu zaman ne yapmak lâzım? denildiğinde;
“O zaman, her gün o büyüklerin yazdığı kitaplardan bir miktar okuyunuz.”
buyurdu.
|