|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Rumeli
velîlerinin büyüklerinden Üryânî Mehmed Dede (rahmetullahi teâlâ aleyh)
küçük yaşta ilim tahsîli ile meşgûl oldu. Çeşitli dallarda ilim sâhibi olduktan
sonra, aşk-ı ilâhî'nin cezbesine kapılıp kendinden geçti. Dizkapağı ile göbeği
arası hâriç, diğer taraflarına bir şey giymez oldu. O şekilde etrafta dolaşmaya
başladı. Mısır'a kadar gitti. Birkaç sene Kâhire çevresinde kalıp, sıkıntı ve
riyâzetler çekti. Vahşîlerle birlikte nice yıllar geçirdi. Yıllar sonra
Kâhire'ye girdi. Gülşenî dergâhına vardı. O sırada İbrâhim Gülşenî hazretleri
vefât etmiş, oğlu Emîr Ahmed Hayâlî yerine kalmıştı. Emîr Ahmed Hayâlî, Üryânî
Dede'yi görünce; "Hüner, insan olmaktır, hayvan gibi ot otlamak değildir."
deyip, nasîhatte bulundu. O da orada kalıp, Hayâlî'nin feyz ve himmetinden
istifâde etti. Zâhir ve bâtın ilimlerinde kemâle geldi. Ahlâkı güzelleşti.
İbâdet ve hâlleri düzeldi. Allahü teâlânın emir ve yasaklarını, Resûl-i ekremin
yolunu yaymak vazifesi ile memleketine geri gönderildi.Yergöğü'nde ikâmet edip,
İbrâhim Gülşenî hazretlerinin mesnevî tarzında yazdığı Mânevî adlı eserini
okuyup açıkladı. İnsanlara nasîhatlerde bulundu. H.999 senesinde Yergöğü'nde
vefât edip annesinin yanına defnedildi. "Yergöğü'nün kutbu vefât eyledi."
şeklinde vefâtına târih düşürüldü. Her ikisinin kabri de ziyâretgâh olup, onları
vesîle ederek yapılan duâların kabul olduğu çok kere görülmüştür.
Üryânî
Dede, Yergöğü'nde birçok talebe yetiştirip, güzel nasîhatleri, tatlı dil ve
güler yüzü, güzel ahlâkı, faydalı ilmi ile insanlara doğru yolu gösterdi.
Kendisinde görülen hal ve kerâmetler, Allahü teâlânın izniyle birçok kimsenin
sâlih müslüman olmakla şereflenmesine sebeb oldu.
|
|