|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Hünkâr
şeyhi denmekle meşhur velî Vânî Mehmed Efendi (rahmetullahi teâlâ aleyh)
bilgisi ve hitâbetiyle, herkesin hayranlığına mazhar oldu. Erzurum beylerbeyi
Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa ile sohbet edip, nasîhatlerde bulundu. Fâzıl Ahmed
Paşanın babasının vefâtı üzerine sadrâzam tâyin olunarak İstanbul'a
çağrılmasından sonra, Mehmed Efendinin nâmı İstanbul'da da duyulmaya başladı.
Pâdişâh Dördüncü Mehmed Hanın emriyle İstanbul'a çağrıldı. Pâdişâh hocası
(Hünkâr şeyhi) ve Yeni Câmide ilk kürsü vâizi oldu. Şehzâde Mustafa'nın da
hocalığını yaptı. Pâdişâh vâizi olunca, şehzâde Mustafa'nın terbiyesini,
talebesi ve dâmâdı Feyzullah Efendiye bıraktı. Pâdişâh hocası olmasından dolayı
"Şeyh Mehmed" nâmıyla anılmaya başlanan Mehmed Efendinin Yeni Câmi kürsüsünden
ettiği vâzlar, büyük îtibâr gördü. Zühd ve takvâsı, dünyâya ehemmiyet vermeyip,
Allahü teâlâdan çok korkması, îtibârını yükseltti. Vâz ve nasîhatleri pek
tesirli oldu. 1665 senesinde bâzı sahte tarîkatçıların çığırdan çıkan, zaman
zaman İslâmiyetin dışına taşan hâl ve hareketlerinin durdurulması için ferman
çıkarttı. Zamânında Sabatay Sevi adında bir haham kendisinin Mesih olduğuna dâir
bir takım sapık fikirler ileri sürmüştü. Bir ihbâr üzerine yakalanıp Edirne'ye
getirildi. Edirne sarayında Şeyhülislâm Minkarizâde Yahyâ Efendi ve Sultanın
imâmı Vânî Mehmed Efendiden müteşekkil bir dîvân kuruldu. Pâdişâhın bitişik
odadan tâkib ettiği görüşmeler sonunda Sabatay kendisinin müslüman olduğunu
söyledi ve dönme olduğunu îlân etti. Onun müslüman olmuş görünmesiyle ilgili
olarak Vânî Mehmed Efendi; "Bu adamın müslümanlığı kalbî hisler ve ihlâs ile
kabûl ettiğine kâni değilim. Fakat dînimiz şüpheyi reddeder ve kişinin îmânı
üzerinde hüküm ancak cenâb-ı Hakk'ındır. Bu îtibârla ihlâs ile müslüman olmasını
niyâzdan başka bir şey yapamam." diyerek İslâmiyetin hükümlerine bağlı olduğunu
gösterdi.
|
|