|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Şâfiî
mezhebi âlimlerinden ve büyük velîlerden Şemseddîn İbn-i Münîr
(rahmetullahi teâlâ aleyh) Nafakasını temin için, üstübeç, zercâr (bakır sülfat)
gibi maddeler ve ıtriyât (güzel kokular) yapıp satardı. Her gün Baalbek
çarşısında hazırladığı bu şeyleri satar, kazandığı altın, gümüş ve bakır
paraları bir kâğıdın içine koyardı. Böylece her satıştan kazandığı para, cebinde
ayrı kâğıtlara sarılmış hâlde dururdu. Huzûruna fakir bir kimse gelip bir yardım
talebinde bulunsa, elini cebine atar, içinde para bulunan dürülü kâğıtlardan ne
kadar gelirse, hepsini o fakire verirdi. Bunu yaparken, verdiği kâğıtların
içinde ne kadar para bulunduğunu, fakire ne kadar verdiğini bilmezdi. İyilik,
ihsân ve ikrâmları pekçok olup, çok sadaka verirdi. Bilhassa takvâ sâhiplerine,
haramdan sakınan iyi kimselere çok yardımda bulunurdu. Mescidleri îmar eder,
dünyâlık bir malı bulunmayarak vefât eden, garîb ve fakir kimselerin kefenleme
masraflarını karşılardı.
İbn-i
Münîr hazretleri de nefsin arzularına uymayıp, ona zor gelen ibâdetleri çok
yapmakta pek ileriydi. Çok ibâdet eder ve devâmlı Allahü teâlâyı zikrederdi.
Her sene
hacca giderdi. Bu gidişinin çoğu yaya olurdu. Omuzunda sâdece bir su kabı
bulunur, ondan insanlara su dağıtırdı. Vefâtından evvel altmış yedi defâ hacca
gittiğini söylemiştir. Her sene hac vazifesini îfâ ettikten sonra memleketine
dönmez, Mescid-i Aksâ'yı da ziyâret ederdi. Orada bir ay kadar kaldıktan sonra
memleketine dönerdi.
Hacca
gidip gelirken, yolda ve orada kaldığı müddetçe birkaç hurmadan başka bir şey
yiyip içtiği görülmezdi. Bâzı senelerde de hacca giderken, hayvanına zâhire,
şeker, iğne, iplik, sürme gibi ihtiyaç eşyâlarını yükler, götürüp oradaki
insanlara dağıtırdı. İnsanlar onu, şehrin dışına kadar çıkarak karşılarlardı.
|
|