EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Büyük ve
meşhûr velîlerden Sırrî-yi Sekatî (rahmetullahi teâlâ aleyh) Ma'rûf-i
Kerhî hazretlerinden feyz aldı. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin dayısı ve
hocasıdır. Tasavvufta, verâ ve takvâda asrının bir tânesi idi. Hâris-i Muhâsibî
ve Bişr-i Hafî'nin akrânıdır.
Zühd ve
edepte pek çok harikulâde hâl ve hareketleri, tasavvufa dâir sözleri meşhûrdur.
Bir yere gittiğinde, yolda olan şeyler ve havada uçan kuşlar, açık bir lisân ile
kendisine selâm verirlerdi. Kırk defa yürüyerek hacca gidip geldi. Üzüntü ve
dert deryâsı, hilm ve sebat dağı, mürüvvet ve şefkat hazinesiydi.
Ticâret
yapardı. Bağdât'ta bir dükkânı vardı. Ticârette yüzde beşten fazla bir kâr
almazdı. Bir defasında altmış altına bâdem aldı. Bâdem birden pahalılaştı.
Dellâl, bâdemleri doksan altına satmak istedi. Sırrî-yi Sekatî hazretleri, "Ben
âdetimi bozmam, ancak 63 altına satarım" dedi. Dellâl ise bunu kabûl etmeyip
malları satmadı.
Cüneyd-i
Bağdâdî hazretleri anlatır: "Sırrî-yi Sekatî hazretlerinden ziyâde ibâdet ehli
kimse görmedim. Dâimâ edepli bir hâlde otururdu. Allahü teâlâdan hiçbir zaman
gâfil olmadı. Yetmiş yıl, hiç kimse onun ayaklarını uzatıp yattığını, edebe
uymayan bir hareketini görmedi. Gece-gündüz Allahü teâlânın huzûrunda olduğunu
düşünür ve her zaman edepli bir şekilde otururdu. Ancak ölüm hastalığında yatağa
uzanabildi."
|