|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Sıbgatullah Arvâsî
(rahmetullahi teâlâ aleyh) Osmanlı âlim ve velîlerinden olup, büyük âlim ve
evliyâ Seyyid Tâhâ-i Hakkârî hazretlerinin talebelerindendir. İsmi Sıbgatullah
olup "Gavsü'l-Âzam", "Gavsu Hizânî" veya "Gavs" lakablarıyla meşhûr olmuştur.
"Arvâsî" nisbesiyle bilinir.
Seyyid
Tâhâ hazretlerinin "Abdurrahmân Nîgûnam= Abdurrahmân iyi isimli, yüce şanlıdır",
yâhut "Kutb-ı Arvâsî" buyurarak medhettiği Abdurrahmân Kutub'un torunu olan
Sıbgatullah Arvâsî küçük yaştan îtibâren ilim tahsîline başladı. Babası Seyyid
Lütfullah Efendi onun yetişmesi için husûsî gayret sarf etti. Çok zekî olan
Seyyid Sıbgatullah Arvâsî, kısa zamanda kelâm, tefsîr, hadîs, fıkıh gibi zâhirî
ilimleri tahsil etti. Zamânının fen bilgilerinde de mütehassıs oldu. Bid'atten
uzak olup, Peygamber efendimizin sünnetine uygun bir hayat yaşamaya çalıştı.
Tasavvufa karşı büyük alâka duydu. Birçok âlim ve velî zâtın ilim meclislerinde
ve sohbetinde bulundu. Van'a giderek Seyyid Muhyiddîn Efendinin hizmetine girdi.
Seyyid Sıbgatullah, hocasının verdiği vazîfeleri yapmak için canla başla
çalıştı. Ağır riyâzetler ve mücâhedeler çekti. Yâni nefsinin istediklerini
yapmayıp, istemediklerini yaparak nefsini terbiye etti. Uzun yıllar hocasının
hizmet ve sohbetiyle şereflendi. Nihâyet bir gün hocası ona; "Vefât etmiş
velîlerden istifâde edecek, faydalanacak makâma geldin." buyurdu. Seyyid
Muhyiddîn vefât edince, Şeyh Hâlid-i Cezrî'ye gitti. Bu mübârek zâtın vefâtına
kadar sohbetleriyle şereflendi. Sonra Seyyid Tâhâ'nın, Molla Murâd Hurûsî'yle
gönderdiği; "Kendi yuvana dön!" haberiyle, Tâhâ-i Hakkârî'nin şerefli hizmetine
koşup, hakîkî ve esas yuvaya kavuştu. Onun paha biçilmez sohbetlerini, çölde
susuz kalmış kimseler gibi ruhuna hayât verici buldu. Seyyid Tâhâ hazretleri,
Resûlullah efendimizden mürşidleri vâsıtası ile gelen feyz ve bereketleri onun
kalbine akıttı. Kalb gözü açılıp yüksek makamlara kavuştu. Öyle ki, Hızır
aleyhisselâm ile görüşür, sohbet ederdi. Mürşidi Seyyid Tâhâ hazretleri vefât
edince, onun yerine geçen Seyyid Sâlih hazretlerinin sohbetine devâm etti.
Seyyid Tâhâ'nın huzûrunda kemâl ve ikmâl mertebelerine ulaşan Seyyid
Sıbgatullah, Hizân ve Gayda'da halkı irşad eyledi ve insanlara İslâmiyetin emir
ve yasaklarını anlattı. Sohbetinde bulunup bir teveccühüne mazhar olanın
kalbinde, Allahü teâlânın muhabbeti yerleşirdi. Dînin emirlerine son derece
uyar, yasaklarından sakınırdı.
Seyyid
Sıbgatullah'ın talebelerine teveccühü, sohbetinden daha ziyâde ve faydalı idi.
Onun için sohbet süresi çok az olurdu. Talebeleriyle sessiz otururken
talebelerinden pek çoğu cezbeye kapılır, kendinden geçerdi. Bir defâsında oğlu
Behâeddîn, babasından izin alarak vâza başladı. İki saat kadar kalpleri
aydınlatan güzel sözler söyledi. Fakat hiç kimsede muhabbet ve cezbe eseri
yoktu. Sohbet bittikten sonra, Seyyid Sıbgatullah; "Haydi kalkınız, ikâmet
getiriniz de namazımızı kılalım." der demez, cemâat cereyâna kapılmış gibi
cezbeye tutuldu.
Seyyid
Sıbgatullah hazretleri, Allahü teâlânın bütün mahlûkâtı üzerine çok
merhâmetliydi. Sıla-i rahm yapardı. Dostları vefât ettiğinde onların çocuklarını
arar, gözetir ve tâziyede bulunurdu. Sohbetlerinde kendisine karşı çıkanlara çok
şefkatli ve nâzik davranırdı. Kendisine kötülük yapanlara iyilik yapardı.
Yemekte kendisinden evvel kimsenin sofradan kalkmamasını emrederdi. Kalkan
olursa onu men ederdi. Allahü teâlânın emirlerine ve sevgili Peygamberimizin
sünnetine tam olarak uyardı. Hattâ bir gün çoraplarını giyerken unutarak önce
sol ayağından başlayan bir talebesini şiddetle azarlamıştı. İslâmiyetin
emirlerini okumadın veya duymadın mı da böyle yaparsın. Bir şey giyerken önce
sağ taraftan başlanılacağını ve çıkarırken de sol taraftan başlanılacağını
bilmez misin? buyurdu. Teheccüd ve Evvâbin namazlarına devâm ederdi.
|
|