CŻLD       ALFABE       KONU       KABR-Ż ŽERŻFLER

ALFABE - CŻLD                      1.   2.   3.   4.   5.   6.
     
 

EVLŻYĀ HAYĀTINDAN SAHĪFELER

Senāullah-i Dehlevī (rahmetullahi teālā aleyh) tefsīr, hadīs ve Hanefī mezhebi fıkıh ālimi, tasavvuf mütehassısı büyük velī. İsmi, Muhammed Senāullah olup, Şeyh Celāl-i Kebīr-i Çeştī’nin on ikinci torunudur. Mazhar-ı Cān-ı Cānān hazretlerinin en büyük talebelerinden olup, hazret-i Osmān bin Affān’ın soyundandır. H.1143 de Pāni-püt şehrinde doğdu. 1225 de vefāt etti. Senāullah-i Pāni-pütī, yedi yaşında Kur’ān-ı kerīmi ezberledi. Naklī ve aklī ilimlerde ihtisas kazandı. Delhi’ye giderek, Şāh Veliyyullah-ı Dehlevī’den hadīs ilmini öğrenip, bu ilimde kemāle geldi. Önce Mevlānā Muhammed Âbid-i Semāmī’nin, bunun vefātından sonra, Mazhar-ı Cān-ı Cānān hazretlerinin teveccühleriyle kemāle erdi. Sonra vatanına gidip, vefāt edinceye kadar kādılık yaptı.

Mazhar-ı Cān-ı Cānān hazretlerinin halefi ve Mevlānā Hālid-i Bağdādī hazretlerinin hocası olan Abdullah-ı Dehlevī hazretleri, Makāmāt-ı Mazhariyye adlı pek kıymetli eserinde buyurdu ki: “Senāullah-i Pāni-pütī, Rabbānī ālimlerin örneği ve Hak teālānın sevgili kullarından biriydi. Aklī ve naklī ilimlerde uēsuz deryā idi. Fıkıh ve usūl ilimlerinde mezhebde ictihād derecesine yükselmişti. Fıkıh ilmine dāir büyük bir eser yazmış, bu eserinde kaynak ve delilleriyle dört mezheb müctehidinin beyānlarını bildirmiştir. Kendi fetvālarında kuvvetli olan husūsu ayrı bir risāle hālinde telif etti. Usūl ilmine dāir olan kendi īzāhlarını da ayrıca yazdı. Tefsīrinde önceki müfessirlerin ifāde ve beyānlarını aldığı gibi, kendi tevilleri yanında, Ahrāriyye ve Müceddidiyye büyüklerinin īzāhlarına da genişce yer verdi. Tasavvufa ve İmām-ı Rabbānī hazretlerinin mārifetlerine dāir aēıklayıcı risāleler yazdı. Pırıl pırıl bir zihin, keskin görüş, güēlü fikir ve üstün akıl onun üstün vasıflarından bāzılarıydı.

Mazhar-ı Cān-ı Cānān hazretlerinin hizmet ve sohbetine kavuşunca, onların son derece üstün ilgi ve tavsiyeleri ile, Makāmāt-ı Ahmediyye’ye mazhar oldu. Kısa zamanda seyr ve sülūku tamamlayıp, tasavvuf hāllerinde nihāyete ulaştı. Uzun yıllar boyunca ilim ve mārifet tāliblerine feyz saētı. Bunun üzerine bizzat hocası Mazhar-ı Cān-ı Cānān hazretleri, kendilerine, “Hidāyet sancağı” ünvānını verdiler. Bir defāsında Gavs-üs-sakaleyn hazret-i Abdülkādir-i Geylānī’nin kabr-i şerīflerini ziyāret etti. Abdülkādir-i Geylānī, kendisine kabirde tāze hurma ikrām eyledi. Yine bir defāsında rüyāsında hazret-i Ali’yi gördü ve büyük müjdelere kavuştu. Bizzat hocası Mazhar-ı Cān-ı Cānān hazretleri kendisi hakkında şöyle buyurmuştur: “Senāullah-i Pāni-pütī'nin derecesi, yükseklikte benimki ile aynıdır. Bana gelen her feyze ortaktır. Zāhir ve bātın kemāllerini toplamada mevcūdātın en azīzidir. Dīnin kuvvetlendiricisi, yolumuzun nūrlandırıcısıdır. Melekler ona tāzim ederler. Kıyāmet günü bana; “Ne getirdin?” denilince; “Senāullah-i Pāni-pütī'yi getirdim” diyeceğim. Onu görünce kalbimde heybet duygusu hāsıl oluyor. O, sālih, takvā ve diyānette ādetā rūh-i mücessem gibidir. Melek huyludur. Melekler ona hürmet ederler.”