|
EVLŻYĀ
HAYĀTINDAN SAHĪFELER
Senāullah-i Dehlevī
(rahmetullahi teālā aleyh) tefsīr, hadīs ve Hanefī mezhebi fıkıh ālimi, tasavvuf
mütehassısı büyük velī. İsmi, Muhammed Senāullah olup, Şeyh Celāl-i Kebīr-i
Çeştīnin on ikinci torunudur. Mazhar-ı Cān-ı Cānān hazretlerinin en büyük
talebelerinden olup, hazret-i Osmān bin Affānın soyundandır. H.1143 de Pāni-püt
şehrinde doğdu. 1225 de vefāt etti. Senāullah-i Pāni-pütī, yedi yaşında Kurān-ı
kerīmi ezberledi. Naklī ve aklī ilimlerde ihtisas kazandı. Delhiye giderek, Şāh
Veliyyullah-ı Dehlevīden hadīs ilmini öğrenip, bu ilimde kemāle geldi. Önce
Mevlānā Muhammed Âbid-i Semāmīnin, bunun vefātından sonra, Mazhar-ı Cān-ı Cānān
hazretlerinin teveccühleriyle kemāle erdi. Sonra vatanına gidip, vefāt edinceye
kadar kādılık yaptı.
Mazhar-ı
Cān-ı Cānān hazretlerinin halefi ve Mevlānā Hālid-i Bağdādī hazretlerinin hocası
olan Abdullah-ı Dehlevī hazretleri, Makāmāt-ı Mazhariyye adlı pek kıymetli
eserinde buyurdu ki: Senāullah-i Pāni-pütī, Rabbānī ālimlerin örneği ve Hak
teālānın sevgili kullarından biriydi. Aklī ve naklī ilimlerde uēsuz deryā idi.
Fıkıh ve usūl ilimlerinde mezhebde ictihād derecesine yükselmişti. Fıkıh ilmine
dāir büyük bir eser yazmış, bu eserinde kaynak ve delilleriyle dört mezheb
müctehidinin beyānlarını bildirmiştir. Kendi fetvālarında kuvvetli olan husūsu
ayrı bir risāle hālinde telif etti. Usūl ilmine dāir olan kendi īzāhlarını da
ayrıca yazdı. Tefsīrinde önceki müfessirlerin ifāde ve beyānlarını aldığı gibi,
kendi tevilleri yanında, Ahrāriyye ve Müceddidiyye büyüklerinin īzāhlarına da
genişce yer verdi. Tasavvufa ve İmām-ı Rabbānī hazretlerinin mārifetlerine dāir
aēıklayıcı risāleler yazdı. Pırıl pırıl bir zihin, keskin görüş, güēlü fikir ve
üstün akıl onun üstün vasıflarından bāzılarıydı.
Mazhar-ı
Cān-ı Cānān hazretlerinin hizmet ve sohbetine kavuşunca, onların son derece
üstün ilgi ve tavsiyeleri ile, Makāmāt-ı Ahmediyyeye mazhar oldu. Kısa zamanda
seyr ve sülūku tamamlayıp, tasavvuf hāllerinde nihāyete ulaştı. Uzun yıllar
boyunca ilim ve mārifet tāliblerine feyz saētı. Bunun üzerine bizzat hocası
Mazhar-ı Cān-ı Cānān hazretleri, kendilerine, Hidāyet sancağı ünvānını
verdiler. Bir defāsında Gavs-üs-sakaleyn hazret-i Abdülkādir-i Geylānīnin
kabr-i şerīflerini ziyāret etti. Abdülkādir-i Geylānī, kendisine kabirde tāze
hurma ikrām eyledi. Yine bir defāsında rüyāsında hazret-i Aliyi gördü ve büyük
müjdelere kavuştu. Bizzat hocası Mazhar-ı Cān-ı Cānān hazretleri kendisi
hakkında şöyle buyurmuştur: Senāullah-i Pāni-pütī'nin derecesi, yükseklikte
benimki ile aynıdır. Bana gelen her feyze ortaktır. Zāhir ve bātın kemāllerini
toplamada mevcūdātın en azīzidir. Dīnin kuvvetlendiricisi, yolumuzun
nūrlandırıcısıdır. Melekler ona tāzim ederler. Kıyāmet günü bana; Ne getirdin?
denilince; Senāullah-i Pāni-pütī'yi getirdim diyeceğim. Onu görünce kalbimde
heybet duygusu hāsıl oluyor. O, sālih, takvā ve diyānette ādetā rūh-i mücessem
gibidir. Melek huyludur. Melekler ona hürmet ederler.
|
|