|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Râbia-i Adviyye
(rahmetullahi teâlâ aleyhâ) Tâbiînden ve hanım velîlerin büyüklerinden olup,
babasının adı İsmâil'dir. H.135 de Kudüs civârında vefât etti.
Babası
İsmâil'in üç kızı vardı. Bir tane daha doğunca adını Râbia (dördüncü) koydu.
Babası İsmâil Efendi çok fakir olduğundan Râbia doğduğu gece evde ihtiyaç olan
şeylerden hiçbiri yoktu. Bu duruma annesi çok ağlayıp mahzûn oldu. Efendisine;
"Filân komşuya gidip, bir mikdar kandil yağı isteyebilir misin?" dedi. Hazret-i
Râbia'nın babası, Allahü teâlâdan başka kimseden bir şey istememeğe söz
vermişti. Bununla beraber hanımını üzmemek için komşuya gitti. Kapıya elini
sürdü ve geri gelip; "Kapı açılmadı" deyince hanımı ağladı. O da çok üzüldü.
Babası, başını dizine dayadı ve öylece uyuya kaldı. Rüyâsında Peygamber
efendimizi gördü. Peygamber efendimiz, kendisine buyurdu ki: "Hiç üzülme! Bu
kızın, öyle bir hanım olacak ki, ümmetimden yetmiş bin kişiye şefâat edecek.
Yârın bir kâğıda şöyle yaz: "Sen her gece Peygamber efendimize yüz salevât-ı
şerîfe, Cumâ geceleri de dört yüz salevât gönderirdin. Bu Cumâ gecesi unuttun.
Bunun keffâreti olarak, bu yazıyı sana getiren zâta dört yüz altını helâl
parandan ver." Sonra Basra vâlisi Îsâ Zâdân'a git. O yazıyı ver." Hazret-i
Râbia'nın babası uyandığında, Peygamber efendimizi görmenin şevkiyle ağlıyordu.
Hemen kalktı, denileni yaptı ve Îsâ Zâdân'ın yanına gitti. Vâli mektubu alınca,
Resûlullah efendimizin kendisini hatırlamasının şükrü için, binlerce altını
fakirlere sadaka verdi. Râbia-i Adviyye'nin babası İsmâil Efendiye de mektupta
yazılanı ve ona ilâve olarak pekçok altını da sadaka verip, bir ihtiyâcı olursa
tekrâr gelmesini tenbîh etti. Altınları aldıktan sonra lüzumlu ihtiyaçlarını
temin etti. Böylece bolluğa kavuştular ve kızlarına rahatça bakıp güzel edeb ve
terbiye ile büyüttüler.
Râbia-i
Adviyye biraz büyümüştü. Annesi ve babası vefât etti. Üstelik, Basra'da kıtlık
ve fevkalâde pahalılık vardı. Bu hengâmede Râbia'nın ablaları dağıldılar.
Kimsesiz kalan Râbia'yı zâlim bir kimse yakaladı ve hizmetçi olarak iş gördürdü.
Sonra da köle olarak altı gümüş karşılığı bir ihtiyara sattı. O ihtiyarın
hizmetçisi olarak, gösterilen zor işleri sabırla yapmaya çalışıyordu. Çok
sıkıntılı günler geçirdi. Çok zahmetler çekti, fakat isyân etmedi. Allahü
teâlânın takdirine râzı oldu.
|
|