CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

ALFABE - CİLD                      1.   2.   3.   4.   5.   6.
     
 

EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER

Pîrî Halîfe Sultan (rahmetullahi teâlâ aleyh) Anadolu'yu aydınlatan büyük velîlerden, ismi Muhammed olup, seyyiddir. İran'ın Hoy şehrinde doğdu. Isparta'nın Eğridir kazâsında vefât etti. Rüyâsında Peygamber efendimizden aldığı bir işâret üzerine hocası Şeyhülislâm Berdeî ile Anadolu'ya hicret etmiştir. Şeyhülislâm Berdeî ve Şeyh Abdüllatîf Kudsî'den feyz almıştır. Fatih Sultan Mehmed'in saltanatının ilk devirlerinde vefât etmiştir. Kabri, Eğridir Yazla'da câmi yanındaki türbededir.

Anadolu'ya gelmesi şöyle vukû bulmuştur. Hoy şehrinde iken bir gece Peygamber efendimizi rüyâsında gördü. Peygamber efendimiz ona rüyâsında; "Benim yolumda ve benim evlâdımdan, şeyh-i kâmil ve mürşid-i mükemmil, yetişmiş ve yetiştirebilen rehber Şeyhülislâm Berdeî gelmek üzeredir. Gâfil olma. Rum diyârına, Anadolu'ya git!" diye emir buyurdu. Bu rüyâ üzerine işâret edilen zâtın gelmesini beklemeye başladı.

Şeyhülislâm Berdeî hazretleri, on altı oğlu ve kırk talebesi ile Anadolu'ya göçmek üzere yola çıktı. İran'ın Hoy şehrine geldikleri sırada Muhammed Çelebi Sultanın babası Pîrî Halîfe Sultan da rüyâsında Peygamber efendimizi görmüş ve Şeyhülislâm Berdeî hazretleri ile Anadolu'ya gitmesi için işâret almış bulunuyordu. O da merakla beklemekte idi. Şeyhülislâm Berdeî hazretleri onun bulunduğu beldeye uğrayıp onunla görüşerek; "Oğlum Pîr Muhammed! Emre itâat eder misin?" demiş, geçip gitmiş ve şehir dışında bir yerde konaklamıştı. Pîrî Halîfe Sultan hemen gitmek üzere evinden ayrılmıştır. Şeyhülislâm Berdeî ile Anadolu'ya göçmek için şehir dışında konakladıkları yere gitmiştir. Ancak annesi, babası ve akrabâları gitmesine râzı olmayıp karşı çıkmışlar. Her ne yaptılarsa onu Şeyhülislâm Berdeî hazretlerinin yanında bulunca, bir eve hapsettiler. Boğazına zincir ve ayaklarına da bukağı bağladılar. Evin kapısını da kilitlediler. Fakat yine Şeyhülislâm Berdeî hazretlerinin yanına geldi. Tekrar alıp götürmek istediklerinde Şeyhülislâm Berdeî hazretleri onlara; "Onu diyâr-ı Rum'a, Anadolu'ya alıp götürmem ve terbiye ve irşâd etmem emrolundu!" dedi. Bu sözleri işitince gitmesine râzı olup bıraktılar. Âilesinden, yurdundan ayrılıp onlarla birlikte Anadolu'ya doğru yola çıktı. Takke dikme sanatında ustaydı.

O sırada Anadolu'da Ankara'da evliyânın meşhurlarından Hacı Bayrâm-ı Velî hazretleri insanlara rehberlik yapıyordu. Onlar Anadolu'ya doğru gelmekte iken bir gün Hacı Bayrâm-ı Velî'ye talebeleri; "Sultânım! Takkeniz eskimiş. Hediye gelen güzel bir keçe var. Müsâade ederseniz ince keçelerden bir taç diktirelim." dediklerinde; "Sabredin takkeci gelsin." buyurarak Pîrî Halîfe Muhammed'in hocası ile Anadolu'ya gelmekte olduğunu işâret etmişti. Ne zaman yenilemek isteseler; "Takkeci gelsin." diye cevap vermiştir.

Şeyhülislâm Berdeî, Pîrî Halîfe Muhammed ve yanlarında bulunanlarla birlikte altı ayda Ankara'ya geldiler. Yaklaştıkları sırada Hacı Bayrâm-ı Velî'ye mâlum olup; "Takkeci geliyor! Karşılayalım." diyerek talebeleri ile birlikte karşılamaya çıktılar. Şeyhülislâm Berdeî hazretleri, bir işâret üzerine en seçkin talebesi Pîrî Halîfe Muhammed'i yanına alıp altı ayda irşâd ve terbiye ederek tasavvufta kemâl derecelerine ulaştırmıştır. Hacı Bayrâm-ı Velî onları karşılayıp Şeyhülislâm Berdeî hazretleri ile buluştu. Hal hatır sorup, dergâhına götürdü. Birkaç gün misâfir edip, ziyâfetler verdi. Çok kıymetli sohbetler yaptılar. Bir gün Hacı Bayrâm-ı Velî talebelerinden, hediye gelen keçeleri getirmelerini istedi. Sonra bunları Pîrî Halîfe Muhammed'in önüne koyarak; "Oğlum Pîr Muhammed! Bunlardan bize bir takke dikiver." dedi. O da alıp güzel bir takke dikti. Getirip önlerine koydu. Hacı Bayrâm-ı Velî; "Oğlum Pîr Muhammed! Bu tâcı bana hocandan gördüğün gibi giydir." dedi. O da alıp telkin ve tekbir getirerek Hacı Bayrâm-ı Velî hazretlerine giydirdi. Bunun üzerine Hacı Bayrâm-ı Velî, Pîrî Halîfe Muhammed'in hocası Şeyhülislâm Berdeî hazretlerine; "Hoş Şeyhülislâmsın! Altı ayda terbiye ettiğin birine seksen yaşındaki bir ihtiyâra taç giydirirsin." buyurdu. Bu misâfirlikten sonra Hacı Bayrâm-ı Velî ile vedâlaşıp Ankara'dan ayrılıp Hamidiline (Isparta'ya) doğru yola çıktılar. Borlu'ya geldikleri sırada Şeyhülislâm, Eğridir Gölünün öte tarafına bakarak Yazla tarafına işâret etti ve; "Bizim toprağımız şu makamdan alınmıştır." dedi. Kendilerini büyük bir şevk ve heyecanla bekleyen Vâli Hızır Bey, onları karşılaşıp, önceden yaptırdığı dergâha götürüp yerleştirdi. Böylece Anadolu, kıymetli bir mürşidi, yol göstericiyi büyük bir velîyi bağrına basıp feyzlerinden istifâde etmeye başladı. İnsanlar onların derslerinden, sohbetlerinden çok istifâde ettiler. Şeyhülislâm Berdeî hazretleri yanında getirdiği kıymetli talebesi Pîrî Halîfe Muhammed'i kendi kızıyla evlendirip, dâmât yapmakla şereflendirdi. Bu evlilikten bir oğlu oldu. Bu oğlu Muhammed Çelebi Sultan adıyla bilinen meşhur velîdir.