|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Evliyânın
büyüklerinden ve fıkıh, tefsîr, hadîs âlimi Necmeddîn-i Kübrâ
(rahmetullahi teâlâ aleyh) evliyânın büyüklerinden ve fıkıh, tefsîr, hadîs
âlimi. Tasavvufta Kübreviyye (Zehebiyye) diye bilinen yolun mürşidi, rehberidir.
İsmi Ahmed, babasınınki Ömer'dir. Lakabları; Necmeddîn, Şeyh-ül-imâm,
Zâhid-ül-kebîr ve Şeyh-i Harezm'dir. Necmeddîn-i Kübrâ diye meşhûr oldu. Yaptığı
bütün münâzaralarda gâlip geldiği için, kendisine et-Tâmmet-ül-kübrâ lakabı da
verildi., H.539 da, Harezm’ de doğdu. 618 de Harezm'de Cengiz askeri tarafından
şehîd edildi.
Çocuk
yaşta ilim tahsîline başlayan Necmeddîn-i Kübrâ hazretleri, biraz yetişince ilim
öğrenmek aşkıyla çeşitli beldeleri dolaştı. Tasavvufta, amcası Ebû Necîb-i
Sühreverdî hazretlerinden feyz alarak yetişti. İsmâil Kasrî ve Ammâr bin
Yâsir'in sohbetlerinde bulundu. Fahreddîn-i Râzî hazretleri ile görüştü. Böylece
birçok ilimde yetişip, tasavvufta yüksek derecelere kavuştu. Sonra memleketi
olan Harezm'e gidip yerleşti. Orada insanları irşâd edip, doğru yolu göstermeye
başladı. Kısa zamanda etrâfına yüzlerce talebe toplandı. Mevlânâ Celâleddîn-i
Rûmî'nin babası Sultân-ül-ulemâ Behâeddîn Veled ile Feridüddîn-i Attâr'ın
hocaları Mecdüddîn-i Bağdâdî ve Bâbâ Kemâl Cündî, Abdülazîz bin Hilâl, Nâsır bin
Mensûr, Seyfüddîn-i Baherzî, Necmüddîn-i Râzî, Radıyyeddîn Ali Lâlâ
talebelerinin büyüklerindendir. Talebelerinin çoğu, zamanlarında insanlara doğru
yolu gösteren rehberler oldular.
H.618
yılında Harezm'e Cengiz askeri Tatarlar hücûm edince, talebelerine;
"Memleketinize gidiniz! Şarkdan fitne ateşi geliyor. Her tarafı yakacaktır.
İslâmiyette bu kadar fitne görülmemiştir." dedi. "Duâ buyursanız da, bu belâ
müslüman memleketlerinden uzaklaşsa." dediler. "Bu, Kazâ-i mübremdir. Duâ bunu
gideremez." buyurdu. Talebeleri Horasan'a gitti. Kâfirler şehre girince, o da
cihâda çıktı. Şehîd oldu. Şehîd olduğunda bir kâfirin saçını tutmuş idi.
Şehâdetinden sonra, kimse saçı elinden alamadı. Sonunda mecbur kalıp saçı
kestiler.
Tasavvuf
yolunun en tanınmışlarından ve büyüklerinden olan Necmeddîn-i Kübrâ hazretleri,
zâhirî ve bâtınî ilimlerde derin bir âlim olup, İslâmın güzel ahlâkı ile
ahlâklanmış yüksek bir zâttı. İlim öğretmek yolunda çok gayretliydi. Allahü
teâlâya ibâdet etmekte ve O'nun dînine hizmet etmekte kat'iyyen gevşeklik
göstermez, bu yolda kınayanların kınamalarına aldırmazdı. İstisnâsız bütün
insanlara yardım etmeye, faydalı olmaya gayret ederdi. Onun dergâhı, fakirlerin
sığınağı idi. Büyüklüğü, üstünlüğü herkes tarafından bilinir, kendisine hürmet
edilirdi. Büyüklüğünü anlatan hâlleri ve kerâmetleri her tarafta anlatılıp,
dilden dile dolaşmaktadır.
|
|