CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

ALFABE - CİLD                      1.   2.   3.   4.   5.   6.
     
 

EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER

Evliyânın büyüklerinden ve fıkıh, tefsîr, hadîs âlimi Necmeddîn-i Kübrâ (rahmetullahi teâlâ aleyh) evliyânın büyüklerinden ve fıkıh, tefsîr, hadîs âlimi. Tasavvufta Kübreviyye (Zehebiyye) diye bilinen yolun mürşidi, rehberidir. İsmi Ahmed, babasınınki Ömer'dir. Lakabları; Necmeddîn, Şeyh-ül-imâm, Zâhid-ül-kebîr ve Şeyh-i Harezm'dir. Necmeddîn-i Kübrâ diye meşhûr oldu. Yaptığı bütün münâzaralarda gâlip geldiği için, kendisine et-Tâmmet-ül-kübrâ lakabı da verildi., H.539 da, Harezm’ de doğdu. 618 de Harezm'de Cengiz askeri tarafından şehîd edildi.

Çocuk yaşta ilim tahsîline başlayan Necmeddîn-i Kübrâ hazretleri, biraz yetişince ilim öğrenmek aşkıyla çeşitli beldeleri dolaştı. Tasavvufta, amcası Ebû Necîb-i Sühreverdî hazretlerinden feyz alarak yetişti. İsmâil Kasrî ve Ammâr bin Yâsir'in sohbetlerinde bulundu. Fahreddîn-i Râzî hazretleri ile görüştü. Böylece birçok ilimde yetişip, tasavvufta yüksek derecelere kavuştu. Sonra memleketi olan Harezm'e gidip yerleşti. Orada insanları irşâd edip, doğru yolu göstermeye başladı. Kısa zamanda etrâfına yüzlerce talebe toplandı. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin babası Sultân-ül-ulemâ Behâeddîn Veled ile Feridüddîn-i Attâr'ın hocaları Mecdüddîn-i Bağdâdî ve Bâbâ Kemâl Cündî, Abdülazîz bin Hilâl, Nâsır bin Mensûr, Seyfüddîn-i Baherzî, Necmüddîn-i Râzî, Radıyyeddîn Ali Lâlâ talebelerinin büyüklerindendir. Talebelerinin çoğu, zamanlarında insanlara doğru yolu gösteren rehberler oldular.

H.618 yılında Harezm'e Cengiz askeri Tatarlar hücûm edince, talebelerine; "Memleketinize gidiniz! Şarkdan fitne ateşi geliyor. Her tarafı yakacaktır. İslâmiyette bu kadar fitne görülmemiştir." dedi. "Duâ buyursanız da, bu belâ müslüman memleketlerinden uzaklaşsa." dediler. "Bu, Kazâ-i mübremdir. Duâ bunu gideremez." buyurdu. Talebeleri Horasan'a gitti. Kâfirler şehre girince, o da cihâda çıktı. Şehîd oldu. Şehîd olduğunda bir kâfirin saçını tutmuş idi. Şehâdetinden sonra, kimse saçı elinden alamadı. Sonunda mecbur kalıp saçı kestiler.

Tasavvuf yolunun en tanınmışlarından ve büyüklerinden olan Necmeddîn-i Kübrâ hazretleri, zâhirî ve bâtınî ilimlerde derin bir âlim olup, İslâmın güzel ahlâkı ile ahlâklanmış yüksek bir zâttı. İlim öğretmek yolunda çok gayretliydi. Allahü teâlâya ibâdet etmekte ve O'nun dînine hizmet etmekte kat'iyyen gevşeklik göstermez, bu yolda kınayanların kınamalarına aldırmazdı. İstisnâsız bütün insanlara yardım etmeye, faydalı olmaya gayret ederdi. Onun dergâhı, fakirlerin sığınağı idi. Büyüklüğü, üstünlüğü herkes tarafından bilinir, kendisine hürmet edilirdi. Büyüklüğünü anlatan hâlleri ve kerâmetleri her tarafta anlatılıp, dilden dile dolaşmaktadır.