CÝLD       ALFABE       KONU       KABR-Ý ÞERÝFLER

ALFABE - CÝLD                      1.   2.   3.   4.   5.   6.
     
 

EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER

Büyük velîlerden Necîbüddîn-i Şîrâzî (rahmetullahi teâlâ aleyh) insanlara, bilhassa ihtiyaç sâhiplerine merhametinden ve fakirleri çok sevdiğinden, babasının aldığı güzel ve kıymetli elbiseleri giymez, evlerinde pişen lezzetli yemekleri bunları giymem ve bu yemekleri yemem." derdi. Gâyet sâde elbiseler ve yiyecekler ile yetinir, gösterişten uzak dururdu.

Bir gece rüyâsında; Şeyh-i Kebîr adı verilen Abdülkâhir-i Sühreverdî hazretlerinin türbesinden nûr yüzlü bir ihtiyâr ve arkasından, yine onun gibi, nûr yüzlü altı zât çıktı. Öndeki zât, tebessüm ederek, Necîbüddîn Ali'nin elinden tuttu, arkasında bulunan zâtlardan birine teslim ederek; "Bu sana, Allahü teâlâ tarafından bir emânettir." dedi. Necîbüddîn Ali, bu rüyâsını babasına anlattı. O da, bu rüyânın tâbirini İbrâhim Hıyâl hazretlerinin yapabileceğini söyleyip, kendisine bir kimse ile haber gönderdi. Böyle bir rüyânın tâbirini kendisine bildirmesini ricâ etti. İbrâhim Hıyâl; "Bu rüyâ, Necîbüddîn Ali'den başkasının rüyâsı değildir." buyurup şöyle tâbir etti: "Önce gördüğü nûrlu ihtiyâr zât, Seyyid Ahmed-i Bedevî hazretleridir. Diğer zâtlar ise onun halîfeleridir. Necîbüddîn Ali'nin kendisine teslim edildiği zât ise, henüz hayattadır ve Necîbüddîn ondan feyz alacaktır." dedi.

Necîbüddîn Ali bu tâbire çok sevinip, feyz alacağı zâtı merak etmeye başladı. Babasından izin alarak, o zâtı aramak üzere Hicaz'a doğru yola çıktı. Bağdât'a uğradı. Şihâbüddîn-i Sühreverdî hazretlerini tanıdı. Kendisinin emânet edildiği kimsenin bu zât olduğunu anladı. Şihâbüddîn hazretleri de gördüğü rüyâyı aynen anlattı ve onu talebelerinin arasına aldı. Necîbüddîn Ali hocasının feyz ve bereketleri ile birkaç sene içinde yetişip velîlik yolunda kemâl mertebesine ulaştı. Hocası tarafından mezun edilip, insanlara doğru yolu gösterip, onlara feyz ve bereket sunmak üzere memleketi olan Şîrâz'a gönderildi.