|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Muhammed Pârisâ
(rahmetullahi teâlâ aleyh) evliyânın büyüklerinden olup, ismi Muhammed, lakabı
Hâfız-ı Buhârî ve Pârisâ'dır. H.756 da Buhârâ'da doğdu. H.822 de Medîne-i
münevverede vefât etti. İlim öğrenmek için medrese tahsîline başlayıp, zamânının
âlimlerinden ders alarak, hadîs ve fıkıh ilmini öğrendi. Bu ilimlerde yetişip
âlim olduktan sonra, tasavvuf ilmini öğrenip, büyük bir velî olarak yetişti.
Muhammed
Pârisâ hazretlerinin tasavvufta hocası, evliyânın en büyüklerinden olan meşhûr
İslâm âlimi Şâh-ı Nakşîbend Behâeddîn-i Buhârî'dir. Ona talebe olduktan sonra,
sohbetlerine devâm edip, himmet ve teveccühüne kavuştu. Böylece tasavvufta
yüksek derecelere ulaştı. Zâhir ve bâtın ilimlerinde zamânının bir tânesi oldu.
Hocası
Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin sohbetine devâm ettiği ilk sıralarda, bir gün
gelip, hocasının kapısının önünde edeble beklerken, Behâeddîn-i Buhârî
hazretlerinin bir hizmetçisi içeri girer. Behâeddîn Buhârî ona kapıda kim var?
diye sorunca, o da; "Pârisâ bir genç vardır." der. Bunun üzerine dışarı çıkıp
bakar ve; "Sen Pârisâ bir genç misin?" buyurur. Bundan sonra ismi; dünyâya
düşkün olmayan, dindar, ârif, âlim, müttekî mânâlarına gelen "Pârisâ" olarak
söylenmiştir ve ismi Muhammed Pârisâ şeklinde meşhûr olmuştur. Hocası Behâeddîn-i
Buhârî hazretleri; "Bizim varlığımızdan murâd, Muhammed Pârisâ'nın yetişip
ortaya çıkmasıdır." buyurmuştur. Kendisinden sonra, yerine bıraktığı vekillerden
biri de o olmuştur.
Yine
hocası ona; "Hâcegân yol ve hanedânından bana her ne ulaşmışsa, ne elde
etmişsem, bu emânetlerin hepsini sana verdim. Kardeşimiz Mevlânâ Ârif de bunları
sana vermiştir." buyurdu.
|
|