EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
İstanbul velîlerinden Muhammed Kâmil Efendi (rahmetullahi teâlâ aleyh) H.
1240 da doğdu 1330 da vefat etti.
Sultan
Abdülhamîd Han, Kâmil Efendiyi sever, hürmet eder ve saygı gösterirdi. Bir gün
kendisini saraya dâvet etti. Lâkin o, mâzeret beyân edip saraya gitmedi.
İbâdetle meşgûl oldu. Çok kimseler Kâmil Efendinin yanına gelir, sohbetini
dinler, duâsını alırdı. Kâmil Efendi bunları sâdece muhabbet için kabûl ederdi.
Devlet adamlarından ve zenginlerden getirdikleri para mal gibi hiçbir şeyi kabûl
etmezdi.
Kâmil
Efendi çok namaz kılar ve çok oruç tutardı. Gece namazını teheccüdü terk ettiği
görülmedi. Evliyânın hallerinin yazılı olduğu kitapları çok sever, Muhyiddîn-i
Arabî hazretlerinin kitaplarını çok okurdu.
Kâmil
Efendi uzunca boylu, beyaz sakallı, kumral gözlü, buğday benizli olup, bedeni
çok zayıftı. Çok az konuşur, hiç gülmez, kimsenin yüzüne sert ve dik dik
bakmazdı. Yalnız bir şey soracağında, muhâtabının yüzüne yumuşaklıkla bakardı.
Kimseden
bir şey kabûl etmezdi. Refâh içinde yaşar görünürdü. Ramazân-ı şerîf ayında
sofrası herkese açıktı. Her kim gitse dergâhında nefis yiyeceklerin hazır
olduğunu görürdü. Huzurlarına kim gelse kalbinden dünyâ düşüncesi gider, onun
heybeti karşısında titremeye başlardı. Gelenler sohbetini dinleyince
kendilerinin câhil olduğunu anlarlar, ilim sâhipleri huzûruna girdiklerinde
bildiklerini unuturlardı.
Kâmil
Efendi, Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin evliyâlık vasıflarını taşırdı.
Talebesi
anlatır: "Biz kendilerinden Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin Fütûhât-ı Mekkiyye
kitâbını okumuştuk. Buradaki velîlik vasıflarını hocamızda fazlasıyla gördük."
Kâmil
Efendi bâzıları gibi taç ve hırka peşinde koşan ve kendilerine şeyh, mürşid
dedirten sahte tarîkatçılarla görüşmez, onlar gibi, tanınmak ve bilinmek
istemezdi. Gönlü Allahü teâlânın zikriyle meşguldü. Üç günde bir hatm-i şerîf
okurdu.
Devlet
adamlarından Hacı Ali Paşa kendisini çok sever ve ziyâret ederdi. Kâmil Efendi,
Kuşadalı İbrâhim Efendinin tasavvuftaki Halvetî yolu üzerineydi.
|