|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Büyük
âlim ve velî Muhammed bin Hanefiyye (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazret-i
Ali'nin oğludur. Annesi Havle binti Câfer bin Kays-ı Hanefiyye olduğu için, İbn-i
Hanefiyye denilir. H.21 de doğdu. 81 de Medîne'de vefât etti.
Muhammed
bin Hanefiyye, hazret-i Hasan ve hazret-i Hüseyin'den sonra, hazret-i Ali'nin
oğullarının en üstünüydü. Münzir-i Sevrî bildirdi ki: "Ben, bir defâ Muhammed
bin Hanefiyye'ye; "Senin hem ismin hem de künyen, Peygamber efendimizin isim ve
künyesi gibidir, bu ise câiz midir?" dedim, cevap olarak; "Ben, babam hazret-i
Ali'den duydum. Buyurdu ki: "Resûlullah'a sallallahü aleyhi ve sellem; "Yâ
Resûlallah, sizden sonra Allahü teâlâ bana bir erkek evlâd ihsân ederse, ismini
ve künyesini sizin mübârek isminiz ve künyeniz gibi versem bir mahzuru var
mıdır?" diye arz edince, Resûlullah efendimiz; "Evet oğlunuzun ismini ve
künyesini benim ismim ve künyem ile verebilirsiniz. Lâkin ondan başka ismimin ve
künyemin aynı kişide birlikte bulunması helâl değildir." buyurdu. Babam bunu
söyledikten sonra bana; "Resûlullah efendimizden müsâde almıştım. Onun için
sana, Muhammed ismini ve Ebü'l-Kâsım künyesini verdim." dedi.
Ebû Hamza
bildirdi ki: "Bir gün bir kimse Muhammed bin Hanefiyye'nin yanına geldi ve; "Esselâmü
aleyke yâ Mehdi." diye selâm verdi. İbn-i Hanefiyye buyurdu ki: "Doğru
söylüyorsun. Ben insanları, hidâyete, doğru yola ve hayra dâvet etmek ve doğru
yolu göstermek bakımından Mehdi'yim. Lâkin âhir zamanda gelecek olan Mehdi (aleyhirrahme)
değilim. Öyle anlaşılmaması için bana selâm vereceğiniz zaman "Esselâmü aleyke
yâ Muhammed veya yâ Ebe'l-Kâsım, deyin. Başka isim ile hitâb etmeyin" buyurdu.
Muhammed
bin Hanefiyye, ilimde üstün derecelere sâhipti. Abdullah ibni Abbâs ile berâber,
fıkıh, hadîs, tefsîr gibi ilimleri kitaplara yazdılar. Muhammed bin Hanefiyye
haramlardan ve şüpheli şeylerden sakınmakta ve güzel huyları kendinde toplamakta
çok üstün olup, bu hâliyle mübârek babaları hazret-i Ali'nin husûsî muhabbet ve
takdirine kavuşmuştu. İbn-i Hanefiyye aynı zamanda çok cesur ve fevkalâde kuvvet
ve şecâat sâhibiydi. Bu durumu bildiren çeşitli misâller vardır. Bir defâ,
hazret-i Ali'nin aldığı zırh uzunca olduğundan, alt kısmından biraz kesilmesi
îcâb ediyordu. Hazret-i Ali kesilmesi gereken kısmı işâretledi. Oğluna işâretli
yerin alt tarafını kesmesini söyledi. İbn-i Hanefiyye, zırhı bir eline aldı.
Diğer eliyle de, işâretli yerden çekip kopardı.
|
|