EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Muhammed bin Eslem Tûsî
(rahmetullahi teâlâ aleyh) Horasan taraflarında yaşayan büyük velîlerden olup,
tefsîr, kelâm ve hadîs âlimidir. İnsanlar arasında "Resûlün Lisânı" ve "Horasan
Serdârı" diye tanınmıştır. Tûs'da doğdu, doğum târihi bilinmemektedir. H.242 de
Nişâbur'da vefât etti.
Bütün
ömrü boyunca Peygamber efendimizin sünnet-i seniyyesine tam bir bağlılık içinde
yaşadı.
Haram ve
şüphelilerden sakınmakta ve hattâ şüphelilere düşmek korkusuyla mübahların
çoğunu terketmekte çok dikkatli idi. Bütün ömrü İslâmiyete uymakla geçti.
Allah
korkusu ile çok ağlardı. Bu hâli komşuları da farkederler, kendisine acırlardı.
Sadece arpa ekmeği yer, fazlasına lüzum yok derdi. Hiçbir zaman kahkaha ile
gülmezdi. Bir ara Nişâbûr'a geldi. Herkes, feyiz ve bereket kaynağı olan
sohbetlerinden istifâde edebilmek için can atıyordu. Onun vesilesiyle elli bin
kişinin tövbe edip hidâyete kavuştuğu rivâyet edilmektedir.
Muhammed
bin Eslem hazretleri, geceleyin muhtac olanların ne ihtiyaçları olduğunu gizlice
tesbit eder, sonra da başkalarından borç alıp, ihtiyâcı olanlara gönderir ve
götüren şahsa, kimin gönderdiğini söylememesini tenbih ederdi. Bir gün yahûdînin
birisi gelip, kendisinde bulunan alacaklarını istedi. O anda Muhammed bin
Eslem'in cebinde hiç para yoktu ve kalem açmakla (yontmakla) meşgûldü. Yerde
kalem açılması ile çıkan ufak parçalar (yongalar) bulunuyordu. Yahûdîye; "Onları
al." buyurdu. Yahûdî yongaları eline aldığında hepsinin altın olduğunu görüp,
hayret etti; "Böyle bir zâtın hürmetine, ufak ağaç parçaları altın oldu. Şuna
inandım ki, bu zâtın mensub olduğu din, hak dindir, bâtıl olamaz." dedi ve
müslüman oldu.
Allahü
teâlâya çok ibâdet eder ve O'nun ism-i şerîfini çok zikrederdi. Peygamber
efendimizin şu hadîs-i şerîfini naklederdi:
"Bir
kimse ihlâs ile Lâ ilâhe illallah derse Cennet'e girer." Eshâb-ı kirâm (radıyallahü
anhüm); "Yâ Resûlallah! Bunu ihlâs ile söylememizin alâmeti nedir?" diye
sordular. "Sizi Allahü teâlânın haram kıldığı şeylerden men etmesidir." buyurdu.
Dünyâya
ve dünyâ malına değer vermediği gibi, ölümü çok hatırlardı. "Lezzetleri yıkan,
eğlencelere son veren ölümü çok hatırlayınız." hadîs-i şerîfini tekrar tekrar
söylerdi.
|