|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Anadolu
velîlerinden Himmet Efendi (rahmetullahi teâlâ aleyh) zamânının usûlüne
göre Zeyrekzâde Seyyid Yûnus Efendinin ilim meclisinde bulunup, aklî ve naklî
ilimleri tahsîl etti ve ondan icâzet aldı. İlimde yüksek dereceye ulaştıktan
sonra, kırk akçe yevmiye (gündelik) ile müderris olmaya hak kazandı. Fakat o
medresede ilim okutmaktan ziyâde tasavvuf yoluna yönelmeyi tercih etti. Bir gün
medresenin odasında gezinirken, başını önüne eğip; "Ey Himmet! Şimdi müderris
olacağını farz edelim. Mertebeleri yavaş yavaş geçerek, kâdıasker ve nihâyet
şeyhülislâm oldun. Ondan sonra olacağın hiçtir. Bu kadar debdebeden sonra o
neticeye ulaşmaktansa, şimdiden hiç olmaya baksana." diyerek odadan dışarı çıktı
ve kapısını kapadı. Bir Allah adamının sohbetinde ve hizmetinde bulunup mânevî
yolda ilerlemeye karar verdi. Yolda giderken Halvetiyye tarîkatının
büyüklerinden ve Uşşâkîliğin kurucusu olan Hüsâmeddîn Uşşâkî'ye rastladı.
Hüsâmeddîn Efendi, Allahü teâlânın kalbine verdiği keşf kuvveti ile, Himmet
Efendinin hâlini anladı. Ondaki kâbiliyeti görüp; "Oğlum Himmet aradığın
bizdedir." buyurdu. Bunun üzerine Himmet Efendi, Hüsâmeddîn Uşşâkî'ye
bağlanarak, talebesi oldu. Uzun süre mücâhede ve riyâzet çektikten sonra,
Hüsâmeddîn Uşşâkî'den hilâfet aldı. Hocasının izni ile memleketine gitti.
Memleketinde Bayrâmiyye yolu büyüklerinden Bolulu Ahmed Efendi ile sohbet etti.
Bir süre Ahmed Efendinin hizmetinde bulunarak Bayramî tarîkatı üzerine sülûkunu
tamamlayarak ondan da hilâfet aldı. Uşşâkîlik ve Bayramîlik tarîkatlarının
sırlarını birleştirdi.
|
|