EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Evliyânın
büyüklerinden ve İslâm âlimlerinin en meşhûrlarından İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi
teâlâ aleyh) H.450 de İran'ın Tûs şehrinde doğdu. H.505 de Tûs'ta vefât etti.
Gazâlî hazretlerinin babası fakir ve sâlih bir zâttı. Âlimlerin sohbetlerinden
hiç ayrılmazdı. Elinden geldiği kadar, onlara yardım ve iyilik eder,
hizmetlerinde bulunurdu. Âlimlerin nasîhatını dinleyince ağlar ve Allahü
teâlâdan kendisine âlim bir evlât vermesini yalvararak isterdi. Allahü teâlâ
onun duâsını kabûl edip, Muhammed ve Ahmed isminde iki oğul ihsân etti. Yün
eğirip Tûs şehrindeki dükkanında satan bu sâlih zât, vefâtının yaklaştığını
anlayınca, oğlu Muhammed Gazâlî'yi ve diğer oğlu Ahmed Gazâlî'yi hayır sâhibi ve
zamânın sâlihlerinden bir arkadaşına bıraktı. Bir mikdâr mal vererek vasiyet
etti ve ona dedi ki: "Ben kendim, âlim olamadım. Bu yolla kemâle gelemedim.
Maksadım, benim kaçırdığım kemâl mertebelerinin, bu oğullarımda hâsıl olması
için yardımcı olmanızdır. Bıraktığım bütün para ve erzâkı, onların tahsîline
sarf edersin!"
Arkadaşı
vasiyeti aynen yerine getirdi. Babalarının bıraktığı para ve mal bitinceye
kadar, yetişip olgunlaşmaları için çalıştı. Sonra onlara; "Babanızın, sizin için
bıraktığı parayı tahsil ve terbiyenize harcadım. Ben fakirim, param yoktur. Size
yardım edemeyeceğim. Sizin için en iyi çâreyi diğer ilim talebeleri gibi
medreseye devâm etmenizde görüyorum." dedi. Bunun üzerine iki kardeş doğru söze
uyup, medreseye gittiler.
"Hüccet-ül-İslâm"
adıyla meşhûr olan İmâm-ı Gazâlî, üç yüz binden fazla hadîs-i şerîfi râvîleriyle
birlikte ezbere biliyordu. İslâmın yirmi temel ilmi ile, bunların yardımcıları
olan müsbet ilimlerde de söz sâhibiydi. Tasavvuf ilminde de yüksek derece sâhibi
olup güzel ahlâk ve hâl sâhibi velîydi. Hadîs ve Usûl-i hadîs ilimlerinde ilim
deryâsı olan bu büyük âlimin kitaplarında mevdû hadîs var diyerek, İmâm-ı
Gazâlî'de eksiklik aramak, ilmin hakîkatını, İslâm âliminin derecesini
bilmemektir. Zamânında yaşayan ve sonra gelen âlimler, onun kitaplarını senet
kabûl etmişler ve netice olarak İmâm-ı Gazâlî'nin kitaplarını ancak mezhepleri
kabûl etmeyenlerin dinde reform yapmak için uğraşanların beğenmediklerini
bildirmişlerdir.
İmâm-ı
Gazâlî hazretleri asrının müceddididir. Vazifesi; din bilgilerinden unutulmuş
olanlarını meydana çıkarmak, açıklamak ve herkese öğretmektir.
Hocası
İmâm-ül-Harameyn el-Cüveynî şöyle der: "Gazâlî, ilimde büyük bir denizdir."
Talebesi, Muhammed bin Yahyâ da; "İmâm-ı Gazâlî, ikinci İmâm-ı Şâfiî'dir."
demiştir.
Es'ad
Mîhenî de şöyle der "Gazâlî'nin ilmi ve üstünlüğü, kolay kolay anlaşılmaz. Bunu
ancak, onun derecesinde olanlar veya onun aklının kemâline yaklaşabilenler
anlar."
Ebû Zeyd
Endülüsî yine şöyle anlatmıştır: Bir defâsında rüyâmda gördüm ki, İmâm-ı Gazâlî,
bir hınzırın (domuzun) boynuna zincir takmış çekip götürüyordu.
"Bunu
neden böyle gezdiriyorsun?" dedim.
"Bu öyle
betbaht bir kimsedir ki, zulmete dalmıştır. Bize dil uzatanların hâli ve cezâsı
budur." buyurdu.
|