EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Evliyânın
büyüklerinden Ferîdüddîn-i Attâr (rahmetullahi teâlâ aleyh) H.627 de
Cengiz'in istilâsında bir Moğol askerinin eline esir düştü. Çok para vererek
kurtarılmak istendi. Ancak, kurtulamayıp, Cengiz askeri tarafından şehîd edildi.
Şehîd edildiğinde 114 yaşındaydı.
Ferîdüddîn-i Attâr, küçüklüğünde Şadbah kasabasında bir yandan babasının yanında
attârlık mesleğini öğreniyor, bir yandan da Kutbüddîn Haydar isimli büyük bir
zâtın sohbetlerine devâm ediyordu. Babasının vefâtı üzerine onun yerine geçip,
attârlık mesleğini bir süre devâm ettirdi. Attârlıkla uğraşırken, bir taraftan
da kıymetli dînî kitapları, velîlerin hayatlarını ve menkıbelerini okuyordu.
Bir gün
bir derviş dükkânının önüne gelip, kapıdan içeriye bakmaya başladı. Gözleri
dolarak bir âh çekti. Ferîdüddîn Attâr ona; "Neden öyle abdal abdal bakınıp
duruyorsun? Yürü git işine senin için hayırlısı budur." dedi.
Derviş;
"Ben yükü hafif bir adamım. Dünyâda bu hırkadan başka bir şeyim yok. Böyle
olunca, bu dünyâ pazarından çabuk ve kolaylıkla geçip giderim. Fakat sen bu ağır
yükleri derleyip topla kendi başının çâresine bak!" deyince, Ferîdüddîn-i Attâr;
"Sen bu dünyâdan nasıl geçip gidersin?" dedi. O zât da; "Bu hırkayı sırtımdan
çıkarır, başımın altına yastık yapar, canımı Hakk'a teslim ederim." dedi ve
hırkasını başının altına koyarak; "Allah." deyip rûhunu teslim etti.
Bu durum
karşısında Evliyâya olan bağlılığı, dînini öğrenme istek ve arzusu dayanılmaz
hâle gelince, attârlığı terk etti. Dükkanında bulunan eşyâyı Allah yolunda
sadaka olarak dağıttı. Rükneddîn-i Ekaf isminde büyük bir zâtın dergâhına
giderek, talebelerinden oldu.
|