|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Seyyid
Fehim-i Arvâsî (rahmetullahi teâlâ aleyh) Doğu Anadolu'da yetişen büyük
velîlerden olup, Silsile-i aliyye adı verilen büyük evliyânın otuz üçüncüsüdür.
Osmanlı Devletinin son devirlerinde yaşamıştır. Seyyiddir. "Hazret-i Şeyh" ve
"Allâme" lakapları vardır. "Arvâsî" denmekle meşhûr olmuştur. Babası, Seyyid
Abdülhamîd Arvâsî'dir. Annesi aynı âilenin Doğubâyezid kolundan Seyyid Hacı
İbrâhim Efendinin kızı Seyyide Emine Hanımdır. H.1241 senesinde Van'ın
Bahçesaray (Müküs) ilçesine bağlı Arvas (Doğanyayla) köyünde doğdu. H.1313
senesinde aynı köyde vefât etti. Kabri oradadır ve sevenleri tarafından ziyâret
edilmektedir.
Temiz ve
asîl âilesi Anadolu'nun doğu vilâyetlerinin ilim, irfân ve güzel ahlâk
vasıflarının timsâli (sembolü) idi. Zamanlarının âlimi, fazîlet örneği olan
dedeleri Kâdirî ve Çeştî yollarına mensûb idiler. Babası, Arvas'ın tekke, zâviye
ve medresesinin sevk ve idâresini yürütürdü. Seyyid Fehim, küçük yaşta babası
Seyyid Abdülhamîd Efendiyi kaybetti. Annesi Seyyide Emine Hanım, zâhide, takvâ
ve verâ sâhibi sâlihâ bir hanım idi. Pekçok kadın hizmetçileri olduğu halde ilim
talebesinin elbisesini kendisi eliyle yıkar ve yardım ederdi.
Küçük
yaştan îtibâren ilim öğrenmeye başlayan Seyyid Fehîm, kısa zamanda Kur'ân-ı
kerîmi hatm ve hıfzetti. Sonra dedelerinin kurduğu ve öteden beri ilim yayan
büyük âlimler yetiştiren Arvas Medresesi ile Müküs'teki Mîr Hasan Velî
Medresesinde temel dînî bilgileri ve Arabî âlet ilimlerini okudu. Kısa bir
müddet ilim tahsîline ara verdi.
Sonra
Cizre'ye gidip Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin halîfelerinden Şeyh Hâlid-i
Cezerî'nin ders halkasına dâhil oldu. Kısa zamanda emsallerini geçip ilimde
ilerledi. Dînî ilimleri ve zamânın fen bilgilerini öğrendi.
Kanâat,
tevekkül, zühd, muhabbet, rızâ ve teslimiyette çok yüksek bir mürşid-i kâmil
olan "Seyyid Tâhâ'yı gördüm, tarîkat ve hakîkatin ne olduğunu öğrendim." buyuran
Seyyid Fehim hazretleri, hocasının emrine uyarak Arvas'a döndü. Arvas
Medresesini yeniden îmâr ederek talebelere ilim öğretti. Ayrıca, Nakşibendiyye
yolunun esaslarını anlatarak insanların saâdetine çalıştı. İslâmiyetin emir ve
yasaklarından kıl kadar ayrılmaksızın vazîfesine devâm etti. Her zaman âfet
kabûl ettiği şöhretten kaçındı. Arvas Medresesinde en az elli talebeye ders
verip Madde-i Kübrâ adlı eseri okuturdu. Seyyid Muhammed Emin, Seyyid Abdülhakîm,
Halîfe Derviş, Halîfe Ali, Molla Abdülcelîl ve Şeyh Resûl gibi büyükler onun
yetiştirdiği âlim ve velîlerdendir. Ondan ilim tahsîl edip, mezun olanlar Van ve
havâlisinde Reîsü'l-müderrisîn ünvânıyla anıldılar. Seyyid Fehim hazretlerinin
ilim ve mârifetteki üstünlüğü kısa zamanda her tarafa yayıldı.
Seyyid
Fehim hazretleri hocası Seyyid Tâhâ hazretlerini, ders talebesi gibi her yıl,
Arvas'dan Nehrî'ye gelerek, ziyâret ederdi. Vefâtından sonra, yerine geçen
birâderi Seyyid Muhammed Sâlih hazretlerini de ziyâret edip, sohbetlerinde
bulundu. Zîrâ Seyyid Muhammed Sâlih hazretleri Seyyid Fehim hazretlerinin
sohbette üstâdıydı.
Üstâdının
vefâtından sonra daha da tanınan Seyyid Fehim hazretleri, ilim ve fazîlette
iyice meşhûr oldu. Mısır, Irak, Suriye ve bu havâlide halledilemeyen meseleler
ona getirildi. Çözülemez gibi görülen müşkil meseleleri hallederdi. Onun
sohbetinde bulunmak üzere Arvas'a giden kimseler dünyâdan habersiz, nefsin ve
şeytanın şerrinden emniyette olup, muhabbet deryasına daldılar. Ondan feyz alıp,
yüksek derecelere kavuştular. Sohbet ve dersleriyle pek çok insanın doğru yola
kavuşmasına vesîle oldular. Böylece, Doğu Anadolu halkının Sünnî kalmasını,
şiîliğin ve mezheb ayrılığının yöreye girmemesini temin ederek, millî birliğe
çok hizmet etti. Doksanüç Harbinde Ruslara karşı Doğu Bâyezîd Cephesine gidip
büyük kahramanlıklar ve muvaffakiyetler gösterdiler.
Seyyid
Fehim hazretleri hocası Seyyid Tâhâ hazretlerinin vefâtından sonra onun emir ve
tavsiyelerine sıkı sıkıya uydu. Senede iki defâ Van'ı teşrif ederek halka
İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı. Onların dünyâda ve âhirette saâdete,
mutluluğa kavuşmaları için çalıştı. Vâz ve sohbetleriyle Van halkının İslâmiyete
bağlılığı ve bu husustaki şöhreti arttı. "Dünyâda Van, âhirette îmân." sözü
insanlar arasında yaygın olarak söylenmeye başlandı. Seyyid Fehim hazretlerinin
Van'a gelişlerinde büyük bir kalabalık ve izdiham olurdu. Zamânın vâlisi, askerî
ve mülkî erkânı onu ziyâret ederek, sohbetlerinden istifâde ederler, varsa
müşkil meselelerini sorup cevaplarını alırlardı. Maddî ve mânevî bütün emirleri
yerine getirilir, herkes ona saygı ve hürmette kusur etmezdi. Böylece hocası
Seyyid Tâhâ'nın seneler önce buyurduğu; "Van'ın fethi Arvâsî hânedânından, ilim
ve irfânı ile tanınmış bir zâtın vâsıtasıyla muvakkaten (geçici olarak)
mümkündür." sözünün hükmü kerâmet olarak ortaya çıkmıştı.
Seyyid
Fehim hazretleri Van'a geldiği zaman umûmiyetle mahkeme başkâtibi Ahmed Beyin
evinde misâfir olurdu. Bir gece Ahmed Beyin evinden çıkıp (Hacı Bekir kışlası
diye hizmet gören bir askerî kışla yaptıran) Hacı Bekir isminde Van'ın ileri
gelenlerinden birinin evine misâfir oldu. Birkaç gün Hacı Bekir'in evinde kaldı.
Hacı Bekir, Allahü teâlânın emriyle kızı Gülizâr Hanımı, Seyyid Fehim
hazretlerine nikahladı. Bir sohbet sırasında Seyyid Fehim hazretlerine dedi ki:
"Şeyhim size burada bir ev yaptırmam lâzım oldu." Seyyid Fehim hazretleri; "Ey
Hacı Bekir! Bir şeyi noksan söylediniz. Yanında bir de câmi yaptırın." buyurdu.
Hacı Bekir Ağa bu söz üzerine yaptırdığı evin yanına Şâbâniye Câmiini yaptırdı.
Sonraları Seyyid Fehim hazretleri, Van'a teşriflerinde kayınpederinin yaptırdığı
bu evde kalırdı. İnsanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını Şâbâniye Câmiinde
anlattı. Her sene iki üç ay Van'da kaldığı müddet içinde pekçok kimsenin
hidâyete kavuşmasına vesîle oldu. Sonra bu câminin yanına bir de medrese
yaptırıldı. Seyyid Fehim hazretlerinin ders verdiği ve vâz ettiği Şâbâniye
Külliyesi, Arvas'a benzeyen ilim ve irfân yuvası bir makamdı. Bu medresede çok
âlim ve velî yetişmişti. Sofu Baba orada yetişen zâtlardandı. Sonraki devirlerde
de ilim ve irfân kaynağı olmaya devâm eden bu medreseden, Seyyid Abdülhakîm
hazretlerinin oğlu Ahmed Mekkî Efendi ve kardeşi oğlu Cemâl Efendiler de
yetişti. Bu mekanlar şimdi harâbe halde bulunmaktadır.
İlim,
fazîlet ve güzel ahlâkta zamânının bir tânesi olan Seyyid Fehim hazretleri,
İslâmiyetin emirlerine ve sevgili Peygamberimizin sünnet-i seniyyesine
titizlikle uyardı. Onu sevenler namazlarını mutlaka câmide cemâatle kılarlardı.
Onun en büyük kerâmeti, İslâmiyetin emir ve yasaklarına tam uyması, kendisinden
sonra vazîfesini devâm ettirecek olan Seyid Abdülhakîm gibi âlim ve velî bir
zâtı yetiştirmesiydi.
|
|