|
EVLİYÂ
HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Evliyânın
meşhurlarından Ebû Bekr Ayderûs (rahmetullahi teâlâ aleyh) hal, iş ve
sözleriyle çok beğenilen bir zâttı. Hac ibâdetini tamamladıktan sonra memleketi
Terîm'e döndü. İlim öğretmekle meşgûl oldu. Onun ilim meclisinde ve
sohbetlerinde pekçok kimse toplandı. Kıymetli talebeler yetiştirdi. Bütün
vakitlerini ilim öğretmekle ve kitap mütâlaası ile geçirirdi. Çok kimsenin
çözmekte güçlük çektiği zor meseleleri çözer ve açık bir şekilde îzâh ederdi.
İlim, fazîlet sâhibi sâlih kimselerle görüşüp sohbet ederdi. Dünyâya düşkün
olanlardan uzak dururdu. Âriflerin; "Allahü teâlâyı tanıyan kimsenin hayâtı
tatlı ve yaşayışı safâlı olur. İnsanlar arasında yalnız gibi, yalnız iken cemâat
arasında gibi olur. Vefâtında garîb gibi, vatanından uzak olunca da vatanında
gibi olur. Bulunmadıkları yerde var gibi hissedilir, bulunduğu yerde de yok gibi
hissedilir. Bedeniyle insanlar arasında fakat kalbiyle onlardan uzak olur.
Allahü teâlâyı zikretmenin, anmanın lezzetine gark olmuş halde bulunur." diye
târif ettikleri gibi mübârek bir zât idi. Dâimâ tebessüm ederdi. Herkese güler
yüzlü davranırdı. Huzûrunda bulunanları hoş sohbetiyle ferahlandırırdı.
Bulunduğu yerde boş söz söylenmez ve boş işler yapılmazdı. Talebelerine ve
sevenlerine tatlılar ve çeşitli meyveler ikrâm ederdi. Onu tanıyıp sevenler
birbirlerine karşı da gâyet samîmî ve dostça davranırlar, birbirlerine yardım ve
ikrâm yaparlardı. Fakirlere, dul ve yetimlere, muhtaçlara dâimâ yardımda
bulunur, sıkıntılarını giderirdi. Zamânındaki edib ve şâirler onun üstün
hâllerini, güzel vasıflarını şiirleri ve yazılarıyla dile getirmişlerdir.
Yaşadığı cemiyette İslâmiyete uyması, dîni anlatması insanlara karşı muâmelesi
ve diğer bütün münâsebetlerinde, büyük-küçük herkesin örnek aldığı, dâimâ
kendisine baş vurduğu bir zât idi.
|
|