EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Çelebi Halîfe
(rahmetullahi teâlâ aleyh) Anadolu'da yetişmiş olan âlim ve velîlerden olup,
büyük âlim ve evliyâ Cemâleddîn Aksarâyî hazretlerinin torunlarındandır.
Çelebi Halîfe'nin
yetiştirdiği âlim ve velîlerin başında Sünbül Sinan Efendi gelmektedir. Sultan
İkinci Bâyezîd Hanın pâdişâhlığı sırasında İstanbul'da büyük bir zelzele olmuş,
yüzlerce kişi ölmüş, vebâ salgını baş göstermişti. Çelebi Halîfe'nin büyüklüğünü
kabûl eden Sultan İkinci Bâyezîd Han onu sık sık ziyâret ederek, duâsını almaya
çalışırdı. Ona ve talebelerine iltifât ve ihsânlarda bulunurdu. Hattâ ilim ve
fazîleti ile duâsının kabûl olduğuna inandığı Çelebi Halîfe'yi kırk talebesi ile
birlikte Medîne-i münevvereye gönderdi. İstanbul'a isâbet eden, yüzlerce kişinin
ölümüne sebeb olan vebâ musîbetinin kalkması için, Peygamber efendimizin kabrini
ziyâret edip duâ ile şefâat dilemelerini istedi. Çelebi Halîfe talebeleriyle
birlikte hac ibâdetini yerine getirmek ve Peygamber efendimizin kabr-i şerifini
ziyâret etmek üzere İstanbul'dan ayrıldılar. Onların yola çıkmasından hemen
sonra İstanbul'daki vebâ salgını son buldu.
Vebâ salgınının Allahü
teâlânın izniyle âniden durması başta pâdişâh olmak üzere bütün devlet
adamlarında ve halkta büyük sevince yol açtı. Sultan İkinci Bâyezîd Han, Çelebi
Halîfe'ye haber gönderip; "Gitmenize lüzûm kalmamıştır. İsterseniz geri
dönebilirsiniz." dedi. Fakat gönlü mukaddes topraklara ulaşmak aşkıyla dolu olan
Çelebî Halîfe; "Mâdem ki bu hayırlı yolculuğa niyet ettik. Hac vazîfemizi ifâ
ile, iki cihânın efendisini ziyâret edip, Devlet-i Aliyye-i Osmâniye'nin
selâmeti için duâ ve niyazda bulunalım. Allahü teâlânın sultanımıza hayırlı uzun
ömürler ihsân etmesi için yalvaralım." dedi. Sultandan müsâde alarak yoluna
devâm etti.
Çelebî Halîfe, daha önce,
insanlara Ehl-i sünnet îtikâdını, İslâm dîninin emir ve yasaklarını anlatmakla
vazîfeli olarak Mısır'a göndermiş olduğu halîfesi Sünbül Sinan Efendiye mektup
göndererek kendisinin bu sene hac ibâdetini îfâ etmek üzere yola çıktığını
bildirdi. Mektupta, Şam'dan Mekke-i mükerremeye giden yol güzergâhını tâkib
edeceğini, bu yolculuğa Sünbül Sinan'ın da iştirâk etmesini bildiriyordu.
Çelebi Halîfe uğradığı
beldelerde insanlarla sohbet ederek, onlara hak yolu anlatarak yolculuğuna devâm
ediyor, uğradığı her belde halkı ona karşı büyük saygı ve iltifât gösteriyordu.
Bu sırada hocasının mektubunu alan Sünbül Sinan Efendi; "Allahü teâlânın her
işinde bir hikmet vardır. Kim bilir bu yolculukta ne hikmetler gizlidir."
diyerek gerekli hazırlıkları yaptı, üç sene berâber bulunduğu Mısırlılarla
helallaşıp vedâlaştı. O sene hacca gideceklerle birlikte yola çıktı. Uzun ve
meşakkatli bir yolculuktan sonra Mekke-i mükerremeye ulaştı.
Fakat hocası Çelebi Halîfe
hazretleri Mekke-i mükerremeye varmadan Şam'dan sonra dokuz konak mesâfede
bulunan Hisa veya Tebük korusu denilen yerde vefât etti. Çelebi Halîfe vefât
etmeden önce vasiyetnâmesini bildirdi. Bir nüshasını da yazılı olarak halîfesi
Sünbül Sinan Efendiye gönderdiği vasiyetnâmesinde: Kendisinin Kâbe-i muazzamaya
gidecek hacıların yolu üzerine defnedilmesini, Sünbül Sinan Efendinin İstanbul'a
gidip Kocamustafapaşa'daki dergâhında talebelerine ders vermesini, Sünbül
Sinan'ın, kendi kızı Sâfiye Hatun ile evlenmesini bildirdi. H.899 senesindeki
hac yolculuğu sırasında vefât ettiği yerde vasiyetine uygun şekilde defnedildi.
Sünbül Sinan Efendi, Mekke-i
mükerremeye vardıktan sonra, hocası Çelebi Halîfe'nin vefât ettiğini öğrendi.
Hocasının vasiyetnâmesini bildiren mektubunu aldı. Bildirilen hususlara aynen
riâyet etti. Hac vazîfesini yerine getirip Peygamber efendimizin sallallahü
aleyhi ve sellem kabr-i şerîfini ziyâret ettikten sonra İstanbul'a geldi.
Hocasının
Kocamustafapaşa'daki dergâhında onun yerine insanlara İslâmiyetin emir ve
yasaklarını anlatmaya ve talebe yetiştirmeye başladı. Hocasının kızı Sâfiye
Hâtun ile evlendi. Otuz yedi sene müddetle insanlara doğru yolu, Allah aşkını
anlattı. Onun ilim meclisinde ve sohbetlerinde nice âlim ve velîler yetişti.
Bunların en meşhûru büyük velî Merkez Efendi oldu.
Çelebi Halîfe'nin, Sünbül
Sinan Efendiden başka bir halîfesi de Kastamonu'da medfun bulunan Şeyh Şâbân-ı
Velî hazretlerinin hocası Hayreddîn-i Tokâdî idi.
|