CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

ALFABE - CİLD                      1.   2.   3.   4.   5.   6.
     
 

EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER

Çelebi Halîfe (rahmetullahi teâlâ aleyh) Anadolu'da yetişmiş olan âlim ve velîlerden olup, büyük âlim ve evliyâ Cemâleddîn Aksarâyî hazretlerinin torunlarındandır.

Çelebi Halîfe'nin yetiştirdiği âlim ve velîlerin başında Sünbül Sinan Efendi gelmektedir. Sultan İkinci Bâyezîd Hanın pâdişâhlığı sırasında İstanbul'da büyük bir zelzele olmuş, yüzlerce kişi ölmüş, vebâ salgını baş göstermişti. Çelebi Halîfe'nin büyüklüğünü kabûl eden Sultan İkinci Bâyezîd Han onu sık sık ziyâret ederek, duâsını almaya çalışırdı. Ona ve talebelerine iltifât ve ihsânlarda bulunurdu. Hattâ ilim ve fazîleti ile duâsının kabûl olduğuna inandığı Çelebi Halîfe'yi kırk talebesi ile birlikte Medîne-i münevvereye gönderdi. İstanbul'a isâbet eden, yüzlerce kişinin ölümüne sebeb olan vebâ musîbetinin kalkması için, Peygamber efendimizin kabrini ziyâret edip duâ ile şefâat dilemelerini istedi. Çelebi Halîfe talebeleriyle birlikte hac ibâdetini yerine getirmek ve Peygamber efendimizin kabr-i şerifini ziyâret etmek üzere İstanbul'dan ayrıldılar. Onların yola çıkmasından hemen sonra İstanbul'daki vebâ salgını son buldu.

Vebâ salgınının Allahü teâlânın izniyle âniden durması başta pâdişâh olmak üzere bütün devlet adamlarında ve halkta büyük sevince yol açtı. Sultan İkinci Bâyezîd Han, Çelebi Halîfe'ye haber gönderip; "Gitmenize lüzûm kalmamıştır. İsterseniz geri dönebilirsiniz." dedi. Fakat gönlü mukaddes topraklara ulaşmak aşkıyla dolu olan Çelebî Halîfe; "Mâdem ki bu hayırlı yolculuğa niyet ettik. Hac vazîfemizi ifâ ile, iki cihânın efendisini ziyâret edip, Devlet-i Aliyye-i Osmâniye'nin selâmeti için duâ ve niyazda bulunalım. Allahü teâlânın sultanımıza hayırlı uzun ömürler ihsân etmesi için yalvaralım." dedi. Sultandan müsâde alarak yoluna devâm etti.

Çelebî Halîfe, daha önce, insanlara Ehl-i sünnet îtikâdını, İslâm dîninin emir ve yasaklarını anlatmakla vazîfeli olarak Mısır'a göndermiş olduğu halîfesi Sünbül Sinan Efendiye mektup göndererek kendisinin bu sene hac ibâdetini îfâ etmek üzere yola çıktığını bildirdi. Mektupta, Şam'dan Mekke-i mükerremeye giden yol güzergâhını tâkib edeceğini, bu yolculuğa Sünbül Sinan'ın da iştirâk etmesini bildiriyordu.

Çelebi Halîfe uğradığı beldelerde insanlarla sohbet ederek, onlara hak yolu anlatarak yolculuğuna devâm ediyor, uğradığı her belde halkı ona karşı büyük saygı ve iltifât gösteriyordu. Bu sırada hocasının mektubunu alan Sünbül Sinan Efendi; "Allahü teâlânın her işinde bir hikmet vardır. Kim bilir bu yolculukta ne hikmetler gizlidir." diyerek gerekli hazırlıkları yaptı, üç sene berâber bulunduğu Mısırlılarla helallaşıp vedâlaştı. O sene hacca gideceklerle birlikte yola çıktı. Uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra Mekke-i mükerremeye ulaştı.

Fakat hocası Çelebi Halîfe hazretleri Mekke-i mükerremeye varmadan Şam'dan sonra dokuz konak mesâfede bulunan Hisa veya Tebük korusu denilen yerde vefât etti. Çelebi Halîfe vefât etmeden önce vasiyetnâmesini bildirdi. Bir nüshasını da yazılı olarak halîfesi Sünbül Sinan Efendiye gönderdiği vasiyetnâmesinde: Kendisinin Kâbe-i muazzamaya gidecek hacıların yolu üzerine defnedilmesini, Sünbül Sinan Efendinin İstanbul'a gidip Kocamustafapaşa'daki dergâhında talebelerine ders vermesini, Sünbül Sinan'ın, kendi kızı Sâfiye Hatun ile evlenmesini bildirdi. H.899 senesindeki hac yolculuğu sırasında vefât ettiği yerde vasiyetine uygun şekilde defnedildi.

Sünbül Sinan Efendi, Mekke-i mükerremeye vardıktan sonra, hocası Çelebi Halîfe'nin vefât ettiğini öğrendi. Hocasının vasiyetnâmesini bildiren mektubunu aldı. Bildirilen hususlara aynen riâyet etti. Hac vazîfesini yerine getirip Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem kabr-i şerîfini ziyâret ettikten sonra İstanbul'a geldi.

Hocasının Kocamustafapaşa'daki dergâhında onun yerine insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmaya ve talebe yetiştirmeye başladı. Hocasının kızı Sâfiye Hâtun ile evlendi. Otuz yedi sene müddetle insanlara doğru yolu, Allah aşkını anlattı. Onun ilim meclisinde ve sohbetlerinde nice âlim ve velîler yetişti. Bunların en meşhûru büyük velî Merkez Efendi oldu.

Çelebi Halîfe'nin, Sünbül Sinan Efendiden başka bir halîfesi de Kastamonu'da medfun bulunan Şeyh Şâbân-ı Velî hazretlerinin hocası Hayreddîn-i Tokâdî idi.