EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Anadolu'da yetişen âlimlerden
ve evliyâdan olan Cemâleddîn-i İshak Karamânî
(rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri, büyük âlim ve büyük velî Cemâleddîn-i
Aksarâyî hazretlerinin neslindendir. Aksaray'ın meşhûr ve asil âilelerinden
Cemâlîoğulları veya Cemâlî âilesine mensub olan Cemâl Halîfe (Cemâleddîn İshak
Karamânî), küçük yaşta ilim tahsîline başladı. İlk tahsîlini Aksaray'da yaptı.
Dedelerinden Cemâleddîn Aksarâyî hazretlerinin uzun seneler ilim okuttuğu ve
talebe yetiştirdiği Zincirli Medresesinde okudu. Temel ilimleri öğrendikten
sonra o devrin önemli ilim ve kültür merkezlerinden olan Konya'ya giderek, Konya
Medreselerinde çeşitli âlimlerden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti. Meşhûr
Osmanlı âlimleri, Kâdızâde, Molla Muslihuddîn Kastalânî ve Kestelli gibi
zâtlardan ilim öğrendi. Ayrıca o devrin meşhûr hat yâni güzel yazı üstâdlarından
Yâkût-ı Musta'sımî'nin nesih yazısını öğrendi. Hat sanatında kendini yetiştirip
devrinin büyük ve meşhur hattatları arasında yer aldı. Fâtih Sultan Mehmed Han
ona İbn-i Hâcib'in nahiv ilmiyle ilgili Kâfiye adlı meşhur eserini yazdırdı.
Bundan dolayı Cemâl Halîfeye bol ihsânlarda ve iltifatlarda bulundu. Pâdişâhın
verdiği hediye para ile Hicâz'a gitti ve Hac ibâdetini yerine getirip sevgili
Peygamberimizin kabr-i şerîflerini ziyâret etti. Bu mübârek yolculuğu sırasında
çeşitli İslâm memleketlerinden gelen âlimlerle görüştü, ilmî sohbetlerde
bulundu. Pek çok velînin sohbetlerinde bulunup tasavvufa karşı alâka duydu.
Bir ara hacca gitti. Hac
dönüşünde bir müddet müderrislik yapıp ilim öğretti. Tasavvufta Halvetiyye yolu
büyüklerinden Molla Yahyâ Şirvânî'nin halîfelerinden Habîb Ömer-i Karamânî'ye
bağlandı. Zâhirî ilimlerde yüksek dereceye ulaşmış olmasına rağmen, asıl maksada
kavuşmanın ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmanın bâtınî, gizli ilimleri
öğrenmek ve bu yolda çalışmakla olacağını anlayıp tasavvuf yolunda büyük gayret
gösterdi. Hocasının hizmetinde ve sohbetinde bulundu. Çok riyâzet ve
mücâhedelerden sonra tasavvuf yolunda velîlik derecesine ulaştı. Hocası Habîb-i
Ömer Karamânî ona insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmak ve talebe
yetiştirmek husûsunda icâzet verdi. Cemâl Halîfe bir müddet memleketi olan
Aksaray'da kalıp insanlara hakkı, hakîkatı anlattı. Onların dünyâ ve âhirette
kurtuluşa ermelerine vesîle oldu.
Cemâl Halîfe, tasavvuf
yolunda yükselip hocasından icâzet aldıktan sona Aksaray'dan İstanbul'a geldi.
Hemşehrisi ve akrabâsı Sadrâzam Pîrî Mehmed Paşa kendisine bir dergâh yaptırdı.
Bu dergâhta talebe yetiştirmekle meşgûl olan Cemâl Halîfe, insanlara İslâm
dîninin emir ve yasaklarını anlatıp onların saâdete ve Allahü teâlânın rızâsına
kavuşmaları için gayret etti. Onun vâz ve sohbetlerine uzaktan yakından çok
kimse gelerek istifâde etti. Kuvvetli bir hatîb olan Cemâl halîfe konuşmalarıyla
müminleri coşturur, onlara mârifet deryâsından inciler dağıtırdı. Vâz esnâsında
bâzan coşar ve ağlardı. Ağlamaktan konuşamadığı zamanlar olurdu. Onun bu tesirli
sözlerini duyanlar kendilerinden geçer, yaptıklarına pişman olurlardı. Nice
günahkâr kimse onun nasihatlarını dinleyerek tövbe etmişti. Onun bu husustaki
şöhretini duyup gelen hıristiyanlar vâz ve nasîhatlarını dinleyip müslüman
olurlardı.
|