|
EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Bâyezîd-i Bistâmî
(rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri, insanları Hakk'a dâvet eden, onlara doğru
yolu gösterip, hakîkî saâdete kavuşturan ve kendilerine Silsile-i aliyye denilen
büyük âlim ve velîlerin beşincisidir. Sultân-ül-Ârifîn lakabıyla meşhûrdur.
Künyesi, Ebû Yezîd'dir. İsmi Tayfûr, babasının adı Îsâ'dır. Daha annesinin
karnında iken kerâmetleri görülmeye başladı. Annesi ona hâmile iken şüpheli bir
şeyi ağzına alacak olsa, onu geri atıncaya kadar karnına vururdu.
Çocukken bir gün câmi
avlusunda oynuyordu. Oradan geçmekte olan Şakîk-i Belhî kendisini görüp; "Bu
çocuk büyüyünce zamânının en büyük velîsi olacak." buyurdu. Yine bir gün hadîs
âlimlerinden bir zât onu görünce çok hoşuna gitti. Zekâ ve anlayışını ölçmek
için sordu: "Güzel çocuk, namaz kılmasını güzelce biliyor musun?" Bâyezîd-i
Bistâmî de ona; "Evet Allah dilerse becerebiliyorum." cevâbını verince; "Nasıl?"
diye sordu. Bâyezîd-i Bistâmî de; "Buyur yâ Rabbî! Emrini yerine getirmek üzere
tekbir alıyor, Kur'ân-ı kerîmi tâne tâne okuyor, tâzim ile rükûya varıyor,
tevâzu ile secde ediyor, vedâlaşarak selâm veriyorum." deyince, o zât hayran
kalarak; "Ey sevgili ve zekî çocuk! Sende bu fazîlet ve derin anlayış varken,
insanların gelip başını okşamalarına niçin izin veriyorsun?" diye sordu. Bâyezîd-i
Bistâmî de; "Onlar beni değil, Allahü teâlânın beni süslediği o güzelliği
meshediyorlar. Bana âid olmayan bir şeye dokunmalarına nasıl engel olabilirim?"
cevâbını verdi.
|
|