|
EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Anadolu'da yetişen âlimlerden
ve evliyâdan Atâullah Efendi (rahmetullahi teâlâ aleyh) Osmanlılar
zamânında Anadolu'da yetişen âlimlerden ve evliyâdan olup, Sultan İkinci Selîm
Hanın hocasıdır.
Dînine bağlı ve ilim ehli
olan bir âileden olan Atâî Ahmed Efendi, çocukluğunda iyi bir tahsîl ve terbiye
gördü. Zamânının âlimlerinden çeşitli ilimleri tahsîl etti. Lebisîzâde Pîr Ahmed
Çelebinin talebesi oldu. Onun ilim meclislerinde, sohbet ve hizmetinde bulunarak
istifâde etti. Sonra Merhaba Efendiden okuyup bütün ilimlerde yükseldi. Büyük
âlim Ebüssüûd Efendi ile İstanbul kâdısı Sâdi Efendiden ilim tahsîl edip, yüksek
ilmî derecelere ulaştı. Sâdi Efendiden Kâdı Beydâvî Tefsîri'ni okudu. Sâdi
Efendinin derslerine devâm ederken H.932 senesinde İsrâfilzâde Hayreddîn Efendi,
Bursa Sultâniyye Medresesine müderris olunca, Atâullah Efendinin hocası Sâid
Efendiye haber göndererek, Atâullah Efendiyi talebe okutmak üzere Bursa'ya
göndermesini istedi. Hocasının izniyle bir müddet Bursa'ya gidip vazîfe
yaptıktan sonra tekrar İstanbul'a döndü. Hocasının hizmetine devâm etti. Sâdi
Efendi H.942 senesinde Şam kâdılığına tâyin edilince, Atâullah Efendi de
yardımcı olarak yanında gitti. Hocasının kızıyla evlenip, ona dâmâd oldu, aynı
senede Kâdı vekîli oldu. Şam vilâyetinden hacca gitmek üzere hazırlanan hac
kâfilesine başkan olarak vazîfelendirildi. Hac ibâdetini yaparak sevgili
Peygamberimizin kabr-i şerîflerini ziyâret edip, döndükten sonra, yirmi akçe
yevmiye ile Birgi'deki Aydınoğlu Medresesine, sonra da, yirmi beş akçe ile
Mudurnu Yıldırım Han Medresesine müderris tâyin edildi. Bir müddet talebe
okutup, ilim öğrettikten sonra otuz akçe yevmiye ile Tokat Sultâniyye
Medresesine nakledildi. Sonra otuz akçe yevmiye ile İstanbul'da Hacı Hasanzâde
Medresesine, daha sonra da Dursun Efendi yerine kırk akçe ile Kâdı Hüsâm
Medresesine müderris oldu. Bütün bu medreselerde İslâm dîninin emir ve
yasaklarını anlattı ve ilim ve edeb sâhibi pekçok talebe yetiştirdi. Hasan Bey
Efendi isminde bir zâtın vâsıtasıyla Vezîr-i âzam Rüstem Paşa ile görüşüp,
Rüstem Paşanın iltifât ve ihsânlarına kavuştu. H.954 senesinde Rüstem Paşanın
yeni yaptırdığı medreseye elli akçe ile müderris tâyin edildi. H.957 senesinde
Manisa sancağında şehzâde ola- rak bulunan Sultan İkinci Selîm Hanın
hocası ve terbiye edicisi Akşemseddîn evlâdından olan Şemsî Çelebi vefât edince,
onun yerine Şehzâde hocalığı ile vazîfelendirildi. İlim ve edeb yönünden
Şehzâdenin iyi yetişmesine çalıştı ve bu hususta büyük hizmetleri oldu.
Sultan İkinci Selîm Han tahta
geçip pâdişâh olunca, Atâullah Ahmed'i büyük bir câmide halka vâz ve nasîhat
etmesi için vazîfelendirdi. Vâz ve nasîhatleri insanlar üzerinde çok tesirli
idi. Çok sevilip sayıldı.
Asrındaki âlimlerin en
büyüklerinden olan Atâullah Efendi, ulemânın ve vüzerânın mürâcaat kaynağı oldu.
Âlimler ve vezirler, pek çok meseleyi Atâullah Ahmed'e sorarlardı. Karar
vermekte keskin kılıç gibi idi. Gerek askerî, gerekse idârî makamlara tâyin
olunacak kimseler tâyin edilmeden evvel, Atâullah Ahmed ile bu konuda istişâre
yapılır, istişâre netîcesinde onun fikir ve sözüne göre amel edilirdi. Devlet
dâirelerinde öyle îtibârı vardı ki, içeriye girerken hiç kimse mâni olmaz,
istediği yere serbestçe girip çıkardı.
Zâhirî ilimlerde olduğu gibi
tasavvufda da yüksek derece sâhibi idi. Gerek saray çevresinde, gerekse
câmilerde vâz, nasîhat ve sohbetleriyle insanlara İslâmiyetin emir ve
yasaklarını anlattı. Pekçok kimsenin dünyâ ve âhiret seâdetine vesîle oldu.
Atâullah Ahmed rahmetullahi
aleyh, çok zekî idi. İlim ve irfân kaynağı idi. Üstün hâlleri, zâhirî
görünüşünden de anlaşılırdı. Affı ve keremi, ihsânı ve ikrâmı pek çok idi.
Fehmi, anlayışı ve idrâki, hâfızası çok kuvvetli idi. Sünnet-i seniyyeye
yapışmakta, bütün işlerinin dînimizin emirlerine tam uygun olmasına gayret
etmekte çok hassas idi. Çok tedbirli, temkinli ve ihtiyatlı hareket ederdi. Verâ
ve takvâ sâhibi idi. İnsanlar için velînîmet olup, himmet ve feyz kaynağı idi.
|
|