|
EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Evliyânın büyüklerinden
Aslan Dede (rahmetullahi teâlâ aleyh) meczûb diye tanınır. Aslan Dede, bir
müddet kâdı vekilliği yaptı. Daha sonra tasavvuf yoluna yöneldi. Mevki ve
rütbeyi terketti. Çok riyâzet ve mücâhede yaptı. Yâni nefsin arzularına uymamak,
onu terbiye etmek için çok çetin sıkıntılar çekti. Yapayalnız bir kimse idi.
Câmilerde yatar kalkardı. Bir de küçük bir kulübesi vardı. Ara sıra orada
kalırdı. Gece-gündüz hücresinde bulunur, dışarı pek çıkmazdı. Devamlı ibâdet ve
tâat ile meşgûl olurdu. Çok az konuşurdu. Zarûret olmadıkça ağzını açmazdı.
Muhammed Acemî isimli bir zât, kendisine hizmet ederdi.
Aslan Dede, birçok büyük zâta
hocalık yaptı. Sesi ve yazısı çok güzel idi. Kadri yüce bir zât olup, herkesten
hürmet görürdü. Hediye olarak gelen malların hepsini ihtiyaç sâhiblerine
dağıtır, kendisi fakirlik ve sâdelik içinde yaşamayı tercih ederdi. İnsanlar
onun bu hâlini görürler ve gıpta ederlerdi. Önceleri Antakya'da ikâmet ederdi.
Sonra Haleb'e yerleşti.
Menkıbe ve kerâmetleri çok
olup, bir çok kimse bunlara şâhid olmuştur. Yemen'de, Aslan Dede'nin
büyüklüğünü, kerâmet sâhibi olduğunu bilip, onu çok seven, Muhammed Zücâc
isminde sâlih bir kimse vardı. Bu zât, Antakya'da bulunan Ahmed ismindeki bir
tanıdığına mektup yazarak, Aslan Dede'yi ziyâret ederek ellerinden öpmek
istediğini, fakat mühim vazîfede bulunduğu için gelmesinin mümkün olmadığını,
Aslan Dede'yi ziyâret edip, selâmını söylemesini ve kendi yerine elini öpmesini
bildirdi. Antakya'da bulunan Ahmed Efendi mektubu alır almaz, doğruca Aslan
Dede'nin yanına gitti. Ahmed Efendi henüz bir şey söylemeden, Aslan Dede;
"Merhabâ! Bize Yemen'deki dostumuzdan selâm getiren..." dedi ve bunu dört defâ
tekrar etti. Sonra; "Ve aleyküm selâm ve rahmetullahi ve berekâtühü." dedi ve
bunu da dört defâ tekrar etti.
Zamânın sultânı Dördüncü
Murâd Han, 1638 senesinde Bağdât'ı fethe giderken, Aslan Dede'yi de yanında
götürdü. Harb esnâsında, Aslan Dede'nin, daha önce görülmeyen, tanınmayan bir
çok asker ile birlikte düşmana karşı hücum ettiği görüldü. Nihâyet, Allahü
teâlânın izni ile Bağdat fethedildi. Fetihten sonra Dördüncü Murâd Han;
"Görünürde Bağdat'ı biz fethettik ise de, gerçekte onu fetheden Aslan Dede'dir."
demiştir.
|
|