EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Buhârâ'da yetişen büyük âlim
ve velîlerden Ârif-i Dikgerânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) bâzı velîlerin
sohbetinde bulundu. Tasavvufa karşı alâka duydu. Zamânının en büyük velîsi
Seyyid Emir Külâl hazretlerinin huzûruna gidip sohbetleriyle şereflendi. Uzun
müddet hizmetinde bulunup maddî mânevî pekçok ihsânlara kavuştu. Tasavvuf
yolunda ilerleyip Seyyid Emir Külâl hazretlerinin önde gelen talebelerinden
oldu. Seyyid Emir Külâl hazretleri onun hakkında; "Benim yakınlarım arasında iki
kimseden daha üstünü yoktur. Bunlar Behâeddîn Buhârî ve Ârif-i Dikgerânî'dir.
Bunlar akranları ile olan yarışmada topu kapmışlardır." buyurdu. Hocası zâhirî
ve bâtınî ilimlerde yükselen Ârif-i Dikgerânî'ye talebe yetiştirmek ve insanlara
İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmak husûsunda tam icâzet, diploma ve
hilâfet verdi.
Seyyid Emir Külâl hazretleri
ölüm hastalığında iken, talebelerini toplayıp vasiyetini bildirdi. Sonra yanında
bulunan oğullarından Emir Burhân'ı yetiştirilmek üzere Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn
Buhârî'ye, Emir Hamza'yı Mevlânâ Ârif-i Dikgerânî'ye, Emir Şâhı Şeyh Yâdigâr'a,
Emir Ömer'i de Mevlânâ Celâleddîn Dehkesânî'ye havâle etti. Oğullarına dönerek
buyurdu ki: "Hanginiz, Allahü teâlânın kullarına hizmet etmek husûsunda benim
vekîlim olur?" Oğulları; "Ey yakîn yolunun rehberi! Biz buna nasıl güç
yetirebiliriz. Fakat bu işi kim kabûl ederse biz onun hizmetinde bulunuruz."
dediler. Oğullarının bu sözü üzerine başını eğip murâkabeye dalan Seyyid Emir
Külâl hazretleri, bir müddet sonra başını kaldırdı ve; "Büyüklerin rûhâniyeti,
Emir Hamza'nın bu işi kabûl etmesini işâret buyurdular." dedi. Yetiştirilmesi
Ârif-i Dikgerânî'ye emânet edilmiş olan Emir Hamza, kabûllenmeyeceğini arz etti
ise de; "Bunu kabûl etmekten başka çâre göremiyorum. Kabûl edeceksin. Bu iş
bizim elimizde değildir. Sen de biliyorsun." buyurdu.
Bundan sonra Seyyid Emir
Külâl hazretleri talebelerinden ve oğullarından ayrılıp husûsî odasına geçti. Üç
gün üç gece dışarı çıkmadı. Sonra dışarı çıktı. Meclisinde toplananlar neden üç
gündür dışarı çıkmadığını sordular. Buyurdu ki: "Üç geceden beri benim ve
talebelerimin hâli nasıl olur?" diye düşünüyordum. Gâibden kulağıma bir ses
geldi. Şöyle deniliyordu: "Ey Emîr Külâl! Kıyâmet gününde seni, senin
talebelerini, dostlarını, sizin mutfağınızdan uçan bir sineğin üzerine konduğu
kimseleri bile affettim." Allahü teâlâ, fadlından ve kereminden ihsân etti."
Bunları söylediği Perşembe günü sabaha doğru vefât etti.
Ârif-i Dikgerânî, Seyyid Emîr
Külâl hazretlerinin vefâtından sonra insanlara İslâm dîninin emir ve yasaklarını
anlatarak onların kurtuluşlarına vesîle olmaya çalıştı. Şâh-ı Nakşibend Buhârî
hazretleri, hocası Emîr Külâl hazretlerinin Ârif-i Dikgerânî hakkındaki; "Bizim
yakınlarımızdan iki kimseden daha üstünü yoktur." işâretine uyarak ona büyük
saygı ve hürmet gösterdi.
Tam yedi yıl Mevlânâ Ârif-i
Dikgerânî'nin sohbetlerine devâm etti. Öylesine saygı gösterdi ki, su kenarında
abdest alsalar, onun üstüne geçmemeye ve altında abdest almaya dikkat etti.
Yolda birlikte giderlerken de ileriye geçmemeye dikkat etti. Çünkü Mevlânâ
Ârif-i Dikgerânî, Seyyid Emîr Külâl hazretlerinin hizmetine kendilerinden evvel
girmiş, zaman yönüyle kendisinden daha kıdemliydi.
|