|
EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Mısır evliyâsından Ali bin
Şihâb (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerinin vefâtına kadar hiçbir
kimsenin gıybetini yapmadı. Bundan uzak durdu. Ömrü boyunca boş durmadı ve
lüzûmsuz bir işle meşgûl olmadı. İbâdet ve insanlara faydalı işlerle meşgûl
oldu. Geceleyin biraz uyur, sonra kalkar abdest alır, namaz kılardı. Daha sonra
büyükçe bir kap alır, su doldurulması gereken yerleri doldurur, bir taraftan da
Kur'ân-ı kerîm okurdu. Bu hâli, sabah namazına kadar devâm ederdi. Çok kere, bu
zaman zarfında Kur'ân-ı kerîmin yarısını okumuş olurdu. Dergâh, câmi ve o
civârdaki yolculara âit sebilleri su ile doldururdu. Hattâ hayvanlara âit su
içme yerlerine de su koyardı. Sonra câmideki abdest alma yerlerinin suyunu
doldururdu. Temizlenmesi gereken yerlerin temizliğini yapardı. Bütün işleri
bitirdikten sonra, dergâhın damına çıkar, Allahü teâlâdan af diler, tesbîh
okurdu. Sonra sabah ezânını okur, iner câmiye girerdi. Sabah namazının sünnetini
kıldıktan sonra talebeleri ile birlikte kırâatine uygun Kur'ân-ı kerîm okurdu.
Bunu bitirince, cemâate namaz kıldırırdı. Namaz bittikten sonra, güneş doğuncaya
kadar tekrar Kur'ân-ı kerîm okurdu. Bu vakitte mektep çocukları gelirdi. Onlara,
ikindi vaktine kadar ders okuturdu. Sonra tekrar abdest alma yerlerinin suyunu
doldururdu. Bu işten sonra, dergâh kapısının yanındaki dükkânı açar, zeytinyağı,
bal, pirinç, biber gibi şeyler satar, halkın bu tür ihtiyâcını da karşılar, gün
batmadan evvel işini bitirirdi. Sonra da ezân okur, cemâate akşam namazını
kıldırırdı. Namazdan sonra, yatsı namazına kadar Kur'ân-ı kerîm okurdu. Yatsı
namazını kıldıktan sonra, Ali bin Şihâb evine gider, bir miktar istirahat
ederdi. Sonra tekrar aynı işleri yapmaya başlardı. Hanımı onun bu hâline acıyıp;
"Efendi, bir gece olsun kendine dinlenecek bir zaman ayırmaz mısın?" diye
sorunca; "Biz buraya dinlenmek için gelmedik." buyururdu.
"Hac dönüşü, insanlar
kendisini karşılamaya çıktılar. İkindi vakti idi. O, hemen dergâhın damına çıkıp
ezân-ı Muhammedîyi okudu. Sonra inip, namaz kıldırdı. Namazdan sonra da etrâfı
temizlemeye, abdest alma yerlerinin sularını doldurmaya başladı. Daha evine
gitmeden, bu işlerini yapıp bitirdi. O geceden îtibâren, önceki âdeti üzere, hiç
aksatmadan sebilleri doldurmaya devâm etti. Başkalarının hac dönüşü günlerce
dinlendiği, boş durduğu gibi yapmadı. "Vakit, keskin bir kılıçtır." buyururdu.
Hacdan döndükten sonra, ağlaması ve hüznü daha da fazlalaştı. Vefâtına kadar hep
bu hâl üzere yaşadı."
|
|