EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Âlim ve velîlerden Ahmed
Dede (rahmetullahi teâlâ aleyh) on altıncı asır âlim ve velîlerinden olup,
küçük yaştan îtibâren Kütahya ulemâsından dersler aldı. Din ve fen ilimlerinde
söz sâhibi oldu. Bundan sonra tasavvuf yolunda ilerlemek üzere büyük velî Şeyh
Sinan Karamânî hazretlerinin sohbetlerine katıldı. Onun kalplere, gönüllere
tesir eden bereketli sohbetlerinden istifâde etti. Yine Şeyh Abdüllatîf Efendi
hazretlerinin de derslerinde ve sohbetlerinde bulundu. Onun mübârek nazarları
ile yüksek derecelere kavuştu.
Bir gün yanında bir arkadaşı
ile hocalarının yanına vararak, kendisinden, içlerinden geçen arzu ve isteklerin
gerçekleşmesi için duâ etmesini istediler. Bu istek üzerine Şeyh Abdüllatîf
Efendi bir müddet murâkabeye, düşünceye daldı. Daha sonra Molla Ahmed'e dönerek;
"Siz içinizdeki arzuya uygun olarak ilim ve mârifete kavuşup, bitmez tükenmez
bir nîmete ve hayırlı uzun ömre sâhib olacaksınız." dedi. Sonra arkadaşına
hitâben; "Siz de içinizdeki isteğe uygun olarak pâdişâh askerine kumandan
olacaksınız." dedi.
Molla Ahmed bundan sonra
İstanbul'a geldi. Burada olan büyük âlimlerin derslerinden ve sohbetlerinden
istifâde etti. İcâzet alarak hocalarının tavsiyesi ile Kastamonu'ya geldi.
Burada halka doğru yolu göstermek ve talebelerine ilim öğretmekle meşgûl oldu.
Ahmed Dede daha sonra köyüne
dönerek orada bir zâviye inşâ etti. Burada talebelerine ders verir, gelip
gidenleri doyurup misâfirlerine ikrâm ederdi. Hiç kimseden hediye ve sadaka
kabûl etmezdi. Helal rızık kazanmak için zirâatle meşgûl olurdu. Buğday ve
çavdar ekimi yapar, cenâb-ı Hakk'ın bereketiyle kat kat verim alırdı. Hubûbatı
doldurduğu ambarların ağzı açık durur, gelen giden ve ihtiyâcı olan herkes
oradan serbestçe alırdı. Buna rağmen ambardaki hubûbât hiç bitmezdi. Bu sebeple
Ahmed Dede'ye Çavdar Şeyhi denmişti.
|