EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Büyük velîlerden
Abdurrahmân Tâgî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri,Tâhî ve Nurşînî
nisbeleriyle bilinir. Üstâd-ı A'zam ve Seydâ lakaplarıyla meşhûr olmuştur. Asîl
ve temiz bir âileden gelen Abdurrahmân Tâgî'nin bulunduğu ev, halk arasında Sûfî
evi olarak şöhret buldu. Çünkü, babası Molla Mahmûd Efendi kemâlât, olgunluklar
sâhibi, ilmiyle amel eden, Peygamber efendimizin yüce sünnetine uymakta titizlik
gösteren sâlih biri idi. Önceleri Kâdiriyye yoluna girmişti. Sonra Nakşibendiyye
yoluna da bağlandı. Aslen hazret-i Hüseyin efendimizin soyundan gelen ve seyyide
olan annesi Meyâsin Hanım da sâliha bir kadındı. Babası Molla Mahmûd Efendinin
erkek kardeşleri yoktu. Kâdiriyye yoluna mensûb kerâmeti ile meşhûr bir kız
kardeşi vardı.
Küçük yaşta tavrı ve
hareketleri ile dikkat çeken Abdurrahmân Tâgî hakkında anne ve babası; "Cenâb-ı
Allah'ın bize lutfettiği bu çocuk başka çocuklara benzemez. Bunun maddî bakımdan
ziyâde mânevî yönden yetişmesine ihtimâm göstermeliyiz!" diyerek îtinâ
gösterdiler. Dedesi Molla Muhammed'in de en büyük arzûsu onun ilimde ve
mâneviyatta yetişmesiydi. Hattâ dedesi çocuğun omuzuna elini koyarak; "Bizim
âilemizin ilmi, irsî olarak dededen oğula devâm eder. Halbuki benim oğullarımdan
hiçbirisi bendeki ilmi taleb etmedi. İlmime vâris, mirasçı olacak sen varsın."
derdi.
|