EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Dokuzuncu yüzyıldaki hadîs
âlimlerinin meşhûrlarıdan Abdullah bin Abdülazîz (rahmetullahi teâlâ
aleyh) dâimâ kitaplarıyla beraberdi. Onları yanından hiç ayırmazdı. Mutlakâ
yanında bakacağı bir kitap bulunurdu. Ona; "Niçin kitapları bu kadar
seviyorsun?" dediler. O, bunlara şu sözlerle cevap verdi: "İnsana kabirden daha
ibret verici ve daha çok nasîhat eden bir şey yoktur. Yalnızlıktan daha emin bir
şey yoktur. Kitap ise, insana yakın ve samîmî bir arkadaştır."
Ebû Münzir İsmâil bin Ömer
anlattı. Abdullah Ömerî hazretleri şöyle diyordu: "İnsanoğlu gaflete dalar ise,
Allahü teâlânın emirlerini yapmaz ve yasakladığı şeyleri yapmaya başlar.
İnsanlardan korkarak, emr-i ma'rûf ve nehy-i an-il-münker (iyiliği emredip,
kötülüklerden alıkoyma) farzını terkeder."
Eshâb-ı kirâma karşı çok
muhabbeti vardı. Onlar Peygamber efendimizin en yakınları, dostları, arkadaşları
olduğu için bütün müslümanların onları sevmesini emrederdi.
İbrâhim bin Sa'd'dan rivâyet
ettiği şu hadîs-i şerîfi sık sık okurdu: "Eshâbım hakkında, Allahü teâlâdan
korkun. Sakın benden sonra onlara düşmanlık yapmayınız. Onları seven beni
sevdiği için sever. Onlara buğzeden, kin tutan, bana düşmanlığından dolayı böyle
yapmış olur. Onlara eziyet eden, bana eziyet etmiş olur. Bana eziyet eden,
Allahü teâlâya eziyet etmiş olur. Kim Allahü teâlâya eziyet ederse, Allahü
teâlânın onu cezalandırması çok yaklaşmış demektir."
|