|
EVLİYÂ HAYÂTINDAN SAHÎFELER
Evliyânın büyüklerinden
Abdullah bin Ebû Bekr el-Ayderûs (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri hep
nefsine karşı çıktı. Yedi sene orucunu, yedi hurma tanesi ile açtı ve başka bir
şey yemedi. Çok açlık çekti. Annesi yemek yemesini ister, o da muhâlefet
edemezdi. Fakat nefsi pay çıkardığı için bundan vazgeçti. Yirmi sene bir yatakta
yatıp uyumadı.
Ayderûsî yirmi beş yaşında
iken amcası Ömer Muhdâr vefât etti. Bunun üzerine halk, Muhammed bin Hasan'a
mürâcaat ederek Ömer Muhdâr'ın vazîfesini yapmasını istediler. O da istihâre
yaptıktan sonra bu işe Abdullah Ayderûsî'nin daha lâyık olduğunu söyledi.
Ayderûsî ise bu vazîfeyi, genç olduğunu ve amcalarının bu işe kendisinden daha
lâyık olduğunu söyleyerek kabûl etmek istemedi. Fakat amcalarının ısrarları
üzerine, ders vermeye ve talebe okutmaya başladı. Dört bir taraftan gelen
talebeler kendisinden fıkıh, tefsîr, hadîs ve tasavvuf yolunu öğrendiler.
Sohbetlerinde devlet ileri gelenleri bulunurdu. İmâm-ı Gazâlî'nin İhyâu
Ulûmiddîn kitabını çok okurdu. Neredeyse ezberlemişti. Bunu talebelerine de
tavsiye ederek; "Bizim için kitap ve sünnetin dışında bir yol, bir usûl yoktur.
Bu yolu da musanniflerin efendisi, müctehidlerin sonuncusu, Hüccet-ül-İslâm
İmâm-ı Gazâlî, İhyâu Ulûmiddîn adlı eserinde açıklamşıtır. Bu eser, Kitab (Kur'ân-ı
kerîm), Sünnet (hadîs-i şerîfler), tarîkat ve hakîkatin açıklamasından
ibârettir." buyurdu.
Abdullah Ayderûsî cömerd,
ikrâm sâhibi idi. Bütün malını, mevkıini müslümanlara tahsis ederdi. Herkese
durumuna göre muâmele eder ve herkesin seviyesine inerdi. Konuştuğu kimse onun
en çok kendisini sevdiğine inanırdı.
|
|