ÜRYÂNÎ MEHMED DEDE
Rumeli
velîlerinin büyüklerinden. İsmi Mehmed'dir. Rumeli'de Rusçuk yakınlarında
Yergöğü kasabasında doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. Annesi sâliha bir hanım
olup, asrının Râbia'sı diye bilinirdi. Her ikisinin de birçok kerâmetleri
görüldü.
Küçük
yaşta ilim tahsîli ile meşgûl olan Üryânî Dede, çeşitli dallarda ilim sâhibi
olduktan sonra, aşk-ı ilâhî'nin cezbesine kapılıp kendinden geçti. Dizkapağı ile
göbeği arası hâriç, diğer taraflarına bir şey giymez oldu. O şekilde etrafta
dolaşmaya başladı. Mısır'a kadar gitti. Birkaç sene Kâhire çevresinde kalıp,
sıkıntı ve riyâzetler çekti. Vahşîlerle birlikte nice yıllar geçirdi. Yıllar
sonraKâhire'ye girdi. Gülşenî dergâhına vardı. O sırada İbrâhim Gülşenî
hazretleri vefât etmiş, oğlu Emîr Ahmed Hayâlî yerine kalmıştı.Emîr Ahmed
Hayâlî, Üryânî Dede'yi görünce; "Hüner, insan olmaktır, hayvan gibi ot otlamak
değildir." deyip, nasîhatte bulundu. O da orada kalıp, Hayâlî'nin feyz ve
himmetinden istifâde etti. Zâhir ve bâtın ilimlerinde kemâle geldi. Ahlâkı
güzelleşti. İbâdet ve hâlleri düzeldi. Allahü teâlânın emir ve
yasaklarını,Resûl-i ekremin yolunu yaymak vazifesi ile memleketine
geri gönderildi.Yergöğü'nde ikâmet edip, İbrâhim Gülşenî
hazretlerinin mesnevî tarzında yazdığı Mânevî adlı eserini okuyup
açıkladı. İnsanlara nasîhatlerde bulundu. 1590 (H.999) senesinde Yergöğü'nde
vefât edip annesinin
yanına defnedildi. "Yergöğü'nün kutbu vefât eyledi." şeklinde vefâtına târih
düşürüldü. Her ikisinin kabri de ziyâretgâh olup, onları vesîle ederek yapılan
duâların kabul olduğu çok kere görülmüştür.
Üryânî
Dede, Yergöğü'nde birçok talebe yetiştirip, güzel nasîhatleri, tatlı dil ve
güler yüzü, güzel ahlâkı, faydalı ilmi ile insanlara doğru yolu gösterdi.
Kendisinde görülen hal ve kerâmetler, Allahü teâlânın izniyle birçok kimsenin
sâlih müslüman olmakla şereflenmesine sebeb oldu.
Talebelerinden olan,
Şah-ü-Gedâ adlı eserin müellifi Taşlıcalı Yahyâ Bey, Gülşen-i Envâr
adlı manzûm eserinde, hocası Üryânî Dede için ayırdığı
bölümde;
"Sâlik-i meczûbların yoldaşı,
Başı kabak yalın ayaklar başı.
Zâhiri virâne ve uzletinde,
Bâtını ma'mûr Mehmed Dede."
kıtası
ile söze başlayıp, şöyle anlatır: "Mehmed Dede, bizim vilâyetimizi
şereflendirmişti. Yolda giderken karşılaştık. Elini göğsüme koydu. Beş parmağını
kalbimin üstüne âdetâ resmetti. Bir gece önce rüyâmda beş Arabca beyit
söylemiştim. Fakat hatırlayamıyordum. Mehmed Dede'nin elini göğsüme koymasıyla
birlikte beyitleri hatırladım. Ondan aldığım bu feyz ve bereketle, daha birçok
şiirler yazdım.
KAYNAKLAR
1)
Şakâyik-ı Nu'mâniyye Zeyli (Atâî); s.365
2)
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.14, s.193
|