ŞEYH AHMED ŞEMSEDDÎN
On
dokuzuncu yüzyıl Irak velîlerinden. Büyük velî Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî
hazretlerinin halîfelerinden Osman et-Tavilî'nin dördüncü oğludur. Hacı Şeyh
Ahmed Şemseddîn diye meşhûr olmuştur. 1811 (H.1226) senesinde doğdu. 1890
(H.1308) senesinde vefât etti. Kabri Tavila'da babasının kabri yanındadır.
Küçük
yaştan îtibâren ilim tahsîl eden Şeyh Ahmed Şemseddîn; âlim, fazîlet sâhibi,
zâhid, dünyâya önem vermeyen, çok ibâdet eden ve fakîh bir zât oldu. Zalm
Suyunun yakınında bulunan Ahmed ova köyünde yerleşti. Babası ona insanlara
İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmak husûsunda icâzet verdi. Pekçok güzel
halleri ve kerâmetleri görüldü. Gecelerini teheccüd namazı kılarak, gündüzlerini
oruç tutarak geçirdi. İlim ve mârifette yüksek bir velî oldu. Bir ara İstanbul'a
gelerek Sultan Abdülmecîd Hanı ziyâret etti. Pâdişâhın ihsân ve iltifâtına
kavuştu.Sultan Abdülmecîd Han bu zâta Peygamber efendimizin mübârek saçlarından
birkaç tel hediye etti. Sonra Hicaz'a giderek hac ibâdetini yerine getirdi.
Mübârek makamları ve sevgili Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem kabr-i
şerîfini ziyâret etti. Memleketine dönünce İslâmiyeti anlatmaya devâm etti.
Kendisi yüksek bir velî ve yol gösterici olmasına rağmen büyük kardeşi Ömer
Ziyâeddîn hazretlerine hürmeten ve ona olan edebinden dolayı irşâd kürsüsüne
fazla oturmadı. Bu yüzden talebelerinin sayısı azdır.
Birçok
kerâmetleri görüldü. Talebelerinden Hacı Mehmed Emin Efendi onun şu kerâmetini
anlattı: Deniz yolu ile hacca gidiyorduk. Bindiğimiz gemi bir ara şiddetli bir
fırtınaya tutuldu. Gemi batacak duruma geldi. Kaptan, yolcuları boşaltmak
niyetiyle can kurtaran sandallarına yolcuların binmesini istedi. Yolcular
sandallara binmek üzereyken Şeyh Ahmed Şemseddîn hazretleri kaptana seslenerek;
"Korkma, bu gemiye hiçbir zarar gelmeyecektir!" buyurdu. Allahü teâlânın
kudretiyle biraz sonra hava yumuşayarak fırtına dindi, ortalık durgunlaştı.
Yolcular da kendilerine geldiler. Gemi ise yoluna emniyetle devâm etti. Kaptan,
denizcilerle birlikte Şeyh Ahmed Şemseddîn hazretlerinin yanına gelip,
ellerinden, ayaklarından öpmeye başladı. Ona talebe olup Nakşibendiyye yoluna
girdiler. Bu hâdiseden sonra gemi kaptanı bu yüksek yolun has ve vefâlı
yolcularından oldu.
Şeyh
Ahmed Şemseddîn hazretleri 1890 senesinde ortaya çıkan salgın vebâ hastalığına
tutuldu. Hastalığı sırasında büyük kardeşi Şeyh Ömer Ziyâeddîn Efendi yanına
geldi. Şeyh Ahmed içi yandığından ağabeyinden bir parça kar istedi. Ömer
Ziyâeddîn Efendi, mevsim yaz olduğundan, ancak yüksek dağların doruklarında
bulunan kardan getirtmek için adam gönderdi. Fakat giden şahıs geri dönmeden
Şeyh Ahmed Şemseddîn vefât etti. Ömer Ziyâeddîn Efendi, gelen kardan bir avuç
alarak rûhunu teslim etmiş olan Şeyh Ahmed'in avucuna koydu. Bu sırada Şeyh
Ahmed karı öyle sıktı ki, kar eridi. Orada bulunan Molla Şeyh Abdülkâdir, Ömer
Ziyâeddîn Efendiye dönerek; "Şeyh Ahmed kalbiyle Allahü teâlâyı anıyor. O henüz
ölmemiştir." dedi. Ömer Ziyâeddîn Efendi de Şeyh MollaAbdülkâdir'e; "Şeyh
Ahmed'in ölümü böyledir." buyurdu.
Şeyh
Ahmed Şemseddîn'in cenâze namazı kılındıktan sonra Tavila'daki babasının kabri
yakınında defnedildi.
Şeyh
Ahmed Şemseddîn hazretlerinin; Şeyh Hidâyet, Şeyh Abdullah, Şeyh Hasan isminde
ilim ve fazîlet sâhibi oğulları vardı. Nesli devâm etmektedir.
KAYNAKLAR
1)
Sirâcü'l-Kulûb; s.79
|