|
MUHAMMED SAÎD
Anadolu
velîlerinden. 1872 (H.1289) senesinde Cizre'nin tanınmış âilelerinden birisinin
çocuğu olarak doğdu. Lakabı Seyfeddîn'dir. Babası Hüseyin Mazlum Efendidir. Tahsil
çağı geldiğinde Şeyh Muhammed Ali Tavîlî'nin yanında ilim öğrenmek için gitti.
Muhammed Ali Tavîlî'nin sohbetleriyle kısa zamanda kemâle geldi. Hocası ona
icâzet vererek Cizre'ye halîfe tâyin etti.
Muhammed Saîd 1913 (H.1331) senesinde Cizre'de vefât etti. Kalabalık bir cemâat
tarafından kılınan namazdan sonra Cizre Mezarlığına defnedildi. Vefâtından
seneler sonra, aynı mezarlığa bir kişiyi defnettiler. Akşam rüyâda bu kişiyi
Muhammed Saîd'in talebelerinden birisi gördü. O kimsenin başında iki suâl meleği
duruyordu. Defnedilen kişi korkudan titriyordu. Yüzü ve vücudu simsiyahtı. Suâl
meleklerine cevap verecek bir hâli yoktu. Bu sırada bir nûr kabrin içini
kapladı. Nûr coşup dalgalar hâlinde ölünün vücuduna çarpıyor, çarptıkça
beyazlaşıyordu. Sonunda bütün vücûdu nûr kesildi. Meleklerin bütün suâllerini
cevaplandırdı. Ertesi gün bunun kim olduğunu merak eden talebe, hemen araştırdı.
Bir bakkal olduğunu, köylünün haklarını karıştırdığını, fakat bir gün Muhammed
Saîd'in sohbetinde bulunup, ona muhabbet etmiş olduğunu öğrendi. Bu durumun
hocasının bereketiyle olduğunu anladı.
KERÂMET VE MENKÎBELERİ
ÜÇ KERE
YETMEDİ Mİ?
Muhammed Saîd, Cizre Ulu Câmisinde ders vermeye, vâz ve nasîhatlarda bulunmaya
başladı.Birçok kimse Muhammed Saîd'in sohbetlerinde doğru yola kavuştu. Bir gün
alkolik birisi Muhammed Saîd'in yanına gelip; "Efendim!Tövbe edeceğim fakat
içkiden bir türlü kurtulamıyorum. Artık bu, irâdemin dışında bir hal"
deyince,Muhammed Saîd; "Her günahtan tövbe ederek yapmamaya azmet. İçkiyi de
içemeyeceksin." buyurdu. O kişi; "Kendimi tutamıyorum." deyince, Muhammed Saîd;
"İçebilirsen iç." buyurdu. Bunu bir müsâde zanneden alkolik, tövbe etti. Öğle
saatlerinde meyhâneye gitti. Ne zaman kadehi eline alsa, kadehin
içinde Muhammed Saîd'in kamasının ucunu gördü. Meyhâneciyi çağırıp bardağı
değiştirdi. Bu değiştirme üç sefer tekrarlandı. Her seferinde bardağın içinde
Muhammed Saîd'in kamasının ucu duruyordu. Sonunda meyhâneden çıktı ve doğruca
onun vâz verdiği câmiye gitti. Muhammed Saîd onu görünce; "Üç kerre yetmedi mi?
Bardağını bir daha değiştirseydin, kama ile iki parça olurdun." buyurdu. O zât,
Muhammed Saîd'e talebe oldu ve ömrünün sonuna kadar tövbesini bozmadı.
KAYNAKLAR
1)
Gönül Sultanları ve Hak Sohbetleri; s.196
|
|