MUHAMMED BİN HÂMİD TİRMİZÎ
Horasan’da yetişen evliyânın meşhûrlarından. Künyesi, Ebû Bekr’dir. Dokuzuncu
asırda Belh şehrinde yaşamış olup, doğum ve vefât târihi bilinmemektedir.
Zamanının meşhûr âlimlerinden ve evliyâsından Ahmed bin Hadreveyh ve diğer
evliyâların sohbetinde ve derslerinde yetişmiştir. Hadîs ilminde de ilim sâhibi
olmuş, hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Derslerinde ve sohbetinde çok talebe
yetişmiştir.
Muhammed bin Hâmid hazretlerinin kıymetli sözlerinden bir kısmı şunlardır:
Buyurdu
ki: “Tefekkür beş çeşittir. 1- Allahü teâlânın yarattığı şeylere bakıp, O’nun
yüceliğini düşünmek. Bundan mârifet, Rabbini tanımak hâsıl olur. 2- Allahü
teâlânın nîmetlerini ve ihsânlarını düşünmek. Bundan muhabbet hâsıl olur. 3-
Allahü teâlânın vâdettiği nîmetleri ve mükâfâtları düşünmek. Bundan ibâdete
karşı rağbet ve ibâdet yapma şevki hâsıl olur. 4- Allahü teâlânın azâbını
düşünmek. Böyle tefekkür eden kimse, Allahü teâlâya isyân etmekten sakınır. 5-
Allahü teâlânın verdiği nîmetler ve ihsânları yanında, nefsin kötülüklerini
düşünmek. Bundan da, geçmiş günahları hatırlıyarak Allahü teâlâya karşı hayâ,
utanma hâsıl olur.”
“İnsanın kalbine nur yerleşince; dışı, âzâları, iyilik yapar ve iyiliği
konuşur.”
Muhammed bin Hâmid hazretlerine, Fâtır sûresinin; “Ey insanlar, siz
Allaha muhtaç olanlarsınız. Allah ise hiç bir şeye muhtaç değildir. Hamîddir
(hamd olmaya lâyıktır).” meâlindeki 15. âyet-i kerîmenin tefsîri sorulunca şöyle
tefsîr etmiştir. “Siz âcizsiniz, Allahü teâlânın rahmetine muhtaçsınız, bunun
için fakirsiniz. Allahü teâlâ ganîdir. Sizin ibâdetlerinize ihtiyâcı yoktur.”
“Ehl-i
muhabbet olmayan kimse, himmete tam mânâsıyla ulaşamaz. (Himmet, sadece bir şeyi
istemektir. Bu da Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaktır.) Muhabbet ehli buna;
sünnete tâbi olup, bid’atlardan sakınmak sûretiyle kavuşmuştur. Çünkü Resûlullah
efendimiz himmette en yüksek derecede olup, Allahü teâlâya en yakın olandır.”
“Câhillerin evliyâyı inkâr etmesi, büyüklere dil uzatması, onları anlamaktan
uzak olmalarından ve kalblerinin hikmeti almamasındandır.”
“Evliyâ
olan zâtlar, evliyâlıklarını dâima gizlerler, söylemezler. Fakat onların hâlleri
ve davranışları, evliyâ olduklarını gösterir. Evliyâlık iddiasında bulunan
kimseler, dilleriyle bunu söylerler. Fakat hâl ve hareketleri, onların yalancı
olduklarını ortaya çıkarır.”
“Allahü
teâlâya en yakın olan kimseler, fakirlerle bulunmaktan hoşlanan kimselerdir.
Ebedî olanı, geçici olana tercih edenler ve kazâya rızâ gösterenlerdir.”
“Bir
şeyi yapmaktan âciz kalırsan, bu âcizliğini, zayıflığını anlamaktan da âciz
kalma.”
“Bir kimsenin bir
müslümanı hor görmesi, îmân ve mârifet zayıflığındandır.”
“Yol
belli ve açık; delil, âlimler (müctehidler), azık tam, binek kuvvetli. Fakat
insanı asıl maksada kavuşmaktan uzaklaştıran şeyler var. Bunlar: Âlimlere
(müctehidlere) uymadan, kendi görüşüne uymak, nefsinin istekleri peşinde koşmak.
Azığı (yiyeceği) gayrimeşrû yerden toplamak. Mesûliyeti unutup, bineği
zayıflatmaktır.”
“İnsanların felâketine sebep; asıl işi bırakıp boş şeyler ile uğraşmaları,
nefislerinin isteklerine uymaları ve harama dalıp, şüphelilerden
sakınmamalarıdır.”
“İnsanların en kötü ahlâklısı, dostunu düşmanını ayırmayan ve sohbet ehlinden
uzak yaşayandır.”
“Kalb
ve vakit, insan için sermâyedir. Fakat kalbini kötü zanlarla, düşüncelerle
meşgûl eder. Vaktini de boş şeylerle geçirir, zâyi eder. Bu ne acı bir hâldir.
Sermâyeyi kaybedene kim kâr getirebilir.”
KAYNAKLAR
1)
Tabakât-us-Sûfiyye (Sülemî); s.280
2)
Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.101
3)
Tabakât-ı Ensârî; s.329
4)
Tarih-i Bağdâd; c.2, s.288
5)
Nefehât-ül-Üns; s.155
|