CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

MUHAMMED HÂCI EFDAL

Hindistan'da yetişen büyük âlim ve velî. İsmi, Hâcı Muhammed Efdal olup, Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerinin, kendilerinden ilim ve feyz aldığı dört büyük hocasından ilkidir. Doğum ve vefât târihleri ile hâl tercümesi hakkında fazla bilgi bulunmamakta ise de, on ikinci asrın ortalarında vefât ettiği bilinmektedir. Kabri, Hâce Muhammed Bâki-billah hazretlerinin bitişiğindedir.

Müceddidiyye yoluna âit feyz ve mârifetleri, Muhammed Huccetullah'dan aldı.Muhammed Huccetullah, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin İmâm-ı Muhammed Ma'sûm'dan olan torunudur. On yıl müddetle o mübârek zâtın huzûrunda, sohbetlerinde bulunarak çok istifâde etti. Bundan sonra on iki yıl müddetle Şeyh Abdülehad hazretlerinden feyz aldı. Şeyh Abdülehad da, İmâm-ıRabbânî hazretlerinin, Hazîn-ür-rahme Muhammed Saîd-i Fârûkî'den torunudur.

Bu iki büyük zâttan aldığı feyz ve nûrlar ile, tasavvufî kemâlâta, yüksek olgunluklara kavuşan Hâcı Muhammed Efdal, bu yolda çok yükselerek ilerledi. Muhammed Huccetullah ve Şeyh Abdülehad, Hâcı Muhammed Efdal'e; "Bu yolun büyüklerinden kalbimize akıtılan bütün ilim ve mârifetleri sizin kalbinize yerleştirdik" buyurmuşlardır.

HâcıMuhammed Efdal, derin âlim, fazîletler sâhibi, olgun ve yüksek bir velîydi. Tasavvuf ilimlerinin mütehassısı idi. Allahü teâlânın aşkı ve bu yolun büyüklerinin muhabbeti ile kendinden geçmiş hâlde bulunurdu. Öyle bir tevâzu ve gönül kırıklığına ve edebe sâhib idi ki, kendisini, değil evliyânın büyüklerinden, tasavvuf ehlinden bile saymazdı.Hattâ yakınlarından tasavvuf ehli kimselere; "Sizlere derin ve keskin bir basîret ve mânevî makamları tanıma hâli ihsân olunmuştur. Bizim hâlimize bir bakın ki, amellerimizin bozukluğundan, mânevî hiçbir kazancımız kalmamıştır" buyururdu. Hâlbuki, aslında kendisi bu bilgi ve mârifetlerin mütehassısı, kaynağı idi. Nitekim, İmâm-ı Rabbânî hazretleri bu hâl ile alâkalı olarak; "Kalbin, bâtının hâlini bilememek, anlayamamak, tasavvufta, tecellî-i zâtî denilen çok yüksek bir makâma kavuşmuş olmanın alâmetidir" buyurmuştur.

Hâcı Muhammed Efdal hazretleri, Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevvereyi ziyareti sırasında, ilâhî lütuflara ve Resûlullah efendimizin mânevî ihsân ve feyzlerine mazhar olup, çok yüksek makamlara ulaştı. Böylece, Allahü teâlânın rızâsına, muhabbetine kavuşmak isteyenlerin mercii, sığınağı oldu. Birçok kimseyi, zâhir ve bâtın nûru ile terbiye ederek yetiştirdi. Derin hadîs âlimi Şâh Veliyyullah-ıDehlevî, hadîs ilmini ondan okudu ve icâzet aldı.

Dünyâ malında zerre kadar gönlü ve gözü olmayan Hâcı Muhammed Efdal kendisine hediye gelen paraları, ilmî ve fennî kitapları satın alarak vakfetmeye harcardı. Böylece, Allah rızâsı için vakfettiği, insanların istifâdesine sunduğu kitapların adedi birkaç bini bulmuştur.

"Kalbin gafletten kurtulup, Allahü teâlâyı zikretmeye başlaması, hakîkî İslâm âlimlerinden bir velînin teveccühü ile olur. Bu saâdet, Allahü teâlânın muhabbetini kazandıran sermâyedir."

 

KERÂMET VE MENKÎBELERİ

ŞAŞILACAK İŞ

Hâcı Muhammed Efdal hazretleri buyurdu ki: "Ne kadar şaşılır ki, insanların birçoğu, Allahü teâlânın kelâmı olarak Kur'ân-ı kerîmin mübârek harflerini, zarûrî lâzım olan tecvîd bilgisine uygun olarak okumaya ve bunu öğrenmeye gayret etmiyorlar. Bu bilgi nihâyet birkaç günde öğrenilebilir. Ama kırâatin (okumanın) sahih olması için bu bilgi mutlaka lâzımdır. Namazın sahih olması için de kırâatin sahih olması mutlakâ lâzımdır."

 

KAYNAKLAR

1) Makâmât-ıMazhariyye; s.13

2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.17, s.93