EBÛ BEKR BİN SA'DÂN
Evliyānın
meşhurlarından. İsmi, Ahmed bin Muhammed bin Ahmed bin Ebī Sa'dān, künyesi Ebū
Bekr'dir. Ebū Bekr Sa'dān diye meşhūr olmuştur. Doğum tārihi belli değildir.
Aslen Bağdātlıdır. Genēliğini ilim tahsilinde geēirmiş, Rey şehrinde ikāmet
etmiş ve büyük ālim olmuştur. Şāfiī mezhebinde idi. Amel ve ibādetle ilgili ēok
güzel sözleri vardır. Uzun müddet Tarsus'ta oturmuş, konuşma ve hālindeki kemāl
ve olgunluk sebebiyle Bizans İmparatoruna elēi gönderilmiştir.
Ebū Bekr
Sa'dān, büyük ālimlerden olan Kādı Ebū Abbās el-Bertī, Muhammed bin Gālip et-Temmām,
Muhammed bin Yūnus el-Kedīmī, Hüseyin bin Hakem el-Hiberī el-Kūfī ve daha
başkalarından ilim öğrendi. Cüneyd-i Bağdādī ve Ahmed Nūrī'nin rahmetullahi
aleyhim sohbetlerinde yetişti. İmām-ı Şa'rānī; "Allahü teālā, Cüneyd-i Bağdādī
ve Ahmed Nūrī'den rāzı olsun. Böyle büyük bir velīnin yetişmesine sebeb
olmuşlardır." buyurmuştur.
Abdüssamed
bin Muhammed es-Sāvī, Ali bin Muhammed el-Mervezī, Sālih bin Muhammed el-Hemedānī
ve pek ēok ālim, Ebū Bekr bin Ebī Sa'dān'dan ilim öğrenmiştir. Üstād Ebü'l-Kāsım
er-Rāzī onun sohbetlerinde yetişmiştir.
Evliyāullahın hāllerine āid ilmī meselelerde, kendi vaktinde yaşayan velīlerin
en ālimlerinden idi. Şāfiī mezhebine göre amel edip, vāz etmekte eşsiz idi. Çok
kuvvetli bir hitābeti olup, gāyet fasīh ve beliğ konuşurdu. Birēok meselelerde
yapmış olduğu beyanları, fevkalāde güzel ve anlaşılır idi. Zamānında Bizans'a
elēi gönderilmek istendiği zaman, halīfenin emri ile ilim adamlarını birbir
gözden geēirdiler ve Ebū Bekr bin Ebī Sa'dān'dan daha lāyık birini bulamadılar.
O, her
hālinde şükreder, Allahü teālādan gelen derd ve belālar da, nīmetleri gibi tatlı
gelirdi. O bu hāliyle de Resūlullah efendimize tābi olur, herkese bunu tavsiye
ederdi. Buyurdu ki: "Şükür; Allahü teālādan nīmetler ve ihsānlar geldiği zaman
şükrettiğin gibi, dert ve belā hālinde de öylece şükretmektir."
Ebū Bekr bin
Ebī Sa'dān,Allahü teālānın rızāsına ve sevgisine kavuşmak iēin; haramlardan,
günahlardan ve bid'atlardan mutlaka sakınmak lāzım olduğunu beyān etmiştir.
Çünkü amelde ve ītikāddaki bid'atin zulmeti, kalbe envār-ı ilāhīnin, Allahü
teālādan gelen nurların girmesine māni olur. Buyurmuştur ki: "Kim, Allahü
teālāya kavuşmak isterse, bid'attan, dalāletten, isyāndan ve gafletten uzak
dursun."
Ebū Bekr bin
Ebī Sa'dān, kimseyle münākaşa etmeye izin vermezdi. Herkesi münākaşadan meneder,
ancak nasīhat iēin bir başkasına söz söylemeğe izin verirdi. Buyurdu ki: "Bir
kimse, Allahü teālādan gāfil olduğu hālde, münāzara etmek iēin oturursa, onun
iēin üē ayıp vukū bulur. Birincisi; münāzara ettiği kimseye cidāl ve bağırıp
ēağırmaktır ki, o kişi bundan men edilmiştir. İkincisi; halka karşı kendini
üstün görmek sevgisi ki, o kişi bundan men edilmiştir. Üēüncüsü; münāzara ettiği
kimseye gadap, öfke ve kindir ki, o kimse bundan men edilmiştir. Allahü teālā
bunları haram kılmıştır."
"Ruhlar,
nurdan yaratıldı ve karanlık heykellere, yāni bedenlerde yerleştirildi. Ruh
kuvvetli olursa, akıl ile hemcins olur ve ona Allahü teālānın nurları yağmaya
başlar. Nefsin zulmeti gider. Böylece nefs, akıl ve rūhun nurlarıyla rūhānī bir
varlık olur ve nefs, rūh ile berāber aklın emrine, yoluna girer. Ruhlar ise
gelmiş oldukları gayb hazīnelerine dönerler ve kaderin akışını öğrenirler. Ruh,
kaderden cereyān eden şeylere muttalī olup, öğrenince, kazā ve kaderden gelen
her şeye rāzı olur. İşte bu, rūhun hāllerinin latīfelerinden birisidir."
KERÂMET VE MENKÎBELERİ
İHSÂNINDAN ÜMİD KESMEZ
Ebū Bekr bin
Sa'dān, her hālinde Allahü teālāya ümid bağlamış ve O'na tevekkül etmiş
kimselerdendi. Vāz-ü nasīhatlarında dāimā sabır ve ümidi, yāni Allahü teālādan
beklemeyi tavsiye ederdi. Buyurdu ki: "Allahü teālādan ümid ettiği şeyler
üzerine sabreden, O'nun fadl ve ihsānından ümid kesmez. Kim bir şeyi kulağı ile
dinlerse, o dinlediğini başkalarına anlatır. Kim kalbi ile dinlerse, onu anlar
ve kabūl eder. Kim işitip, öğrendiği ile amel ederse, hidāyet bulur ve
başkalarının hidāyete kavuşmasına sebep olur."
Dünyāda,
Allahü teālādan başka herşeyi maksad ve arzu etmekten uzaklaşmış olan Ebū Bekr
bin Ebī Sa'dān, herkese de Allahü teālādan başka her şeyden uzaklaşmayı tavsiye
ederdi. Buyurdu ki: "Nefsden gelen arzu ve maksadları bırakmak, Allahü teālāya
kavuşmağa sebeptir."
KAYNAKLAR
1) Tabakāt-us-Sūfiyye; s.420
2) Hilyet-ül-Evliyā; c.10, s.377
3) Tabakāt-ül-Kübrā; c.1, s.117
4) Tārih-i Bağdād; c.4, s.361
5) Nefehāt-ül-Üns Tercümesi; s.234
6) Tabakāt-ı Ensārī; s.393
7) Firdevs-il-Mürşidiyye; s.232
8) İslām Âlimleri Ansiklopedisi; c.4, s.24
9) Nefehāt-ül-Üns; s.180
|