CŻLD       ALFABE       KONU       KABR-Ż ŽERŻFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

EBÛ BEKR BİN SA'DÂN

Evliyānın meşhurlarından. İsmi, Ahmed bin Muhammed bin Ahmed bin Ebī Sa'dān, künyesi Ebū Bekr'dir. Ebū Bekr Sa'dān diye meşhūr olmuştur. Doğum tārihi belli değildir. Aslen Bağdātlıdır. Genēliğini ilim tahsilinde geēirmiş, Rey şehrinde ikāmet etmiş ve büyük ālim olmuştur. Şāfiī mezhebinde idi. Amel ve ibādetle ilgili ēok güzel sözleri vardır. Uzun müddet Tarsus'ta oturmuş, konuşma ve hālindeki kemāl ve olgunluk sebebiyle Bizans İmparatoruna elēi gönderilmiştir.

Ebū Bekr Sa'dān, büyük ālimlerden olan Kādı Ebū Abbās el-Bertī, Muhammed bin Gālip et-Temmām, Muhammed bin Yūnus el-Kedīmī, Hüseyin bin Hakem el-Hiberī el-Kūfī ve daha başkalarından ilim öğrendi. Cüneyd-i Bağdādī ve Ahmed Nūrī'nin rahmetullahi aleyhim sohbetlerinde yetişti. İmām-ı Şa'rānī; "Allahü teālā, Cüneyd-i Bağdādī ve Ahmed Nūrī'den rāzı olsun. Böyle büyük bir velīnin yetişmesine sebeb olmuşlardır." buyurmuştur.

Abdüssamed bin Muhammed es-Sāvī, Ali bin Muhammed el-Mervezī, Sālih bin Muhammed el-Hemedānī ve pek ēok ālim, Ebū Bekr bin Ebī Sa'dān'dan ilim öğrenmiştir. Üstād Ebü'l-Kāsım er-Rāzī onun sohbetlerinde yetişmiştir.

Evliyāullahın hāllerine āid ilmī meselelerde, kendi vaktinde yaşayan velīlerin en ālimlerinden idi. Şāfiī mezhebine göre amel edip, vāz etmekte eşsiz idi. Çok kuvvetli bir hitābeti olup, gāyet fasīh ve beliğ konuşurdu. Birēok meselelerde yapmış olduğu beyanları, fevkalāde güzel ve anlaşılır idi. Zamānında Bizans'a elēi gönderilmek istendiği zaman, halīfenin emri ile ilim adamlarını birbir gözden geēirdiler ve Ebū Bekr bin Ebī Sa'dān'dan daha lāyık birini bulamadılar.

O, her hālinde şükreder, Allahü teālādan gelen derd ve belālar da, nīmetleri gibi tatlı gelirdi. O bu hāliyle de Resūlullah efendimize tābi olur, herkese bunu tavsiye ederdi. Buyurdu ki: "Şükür; Allahü teālādan nīmetler ve ihsānlar geldiği zaman şükrettiğin gibi, dert ve belā hālinde de öylece şükretmektir."

Ebū Bekr bin Ebī Sa'dān,Allahü teālānın rızāsına ve sevgisine kavuşmak iēin; haramlardan, günahlardan ve bid'atlardan mutlaka sakınmak lāzım olduğunu beyān etmiştir. Çünkü amelde ve ītikāddaki bid'atin zulmeti, kalbe envār-ı ilāhīnin, Allahü teālādan gelen nurların girmesine māni olur. Buyurmuştur ki: "Kim, Allahü teālāya kavuşmak isterse, bid'attan, dalāletten, isyāndan ve gafletten uzak dursun."

Ebū Bekr bin Ebī Sa'dān, kimseyle münākaşa etmeye izin vermezdi. Herkesi münākaşadan meneder, ancak nasīhat iēin bir başkasına söz söylemeğe izin verirdi. Buyurdu ki: "Bir kimse, Allahü teālādan gāfil olduğu hālde, münāzara etmek iēin oturursa, onun iēin üē ayıp vukū bulur. Birincisi; münāzara ettiği kimseye cidāl ve bağırıp ēağırmaktır ki, o kişi bundan men edilmiştir. İkincisi; halka karşı kendini üstün görmek sevgisi ki, o kişi bundan men edilmiştir. Üēüncüsü; münāzara ettiği kimseye gadap, öfke ve kindir ki, o kimse bundan men edilmiştir. Allahü teālā bunları haram kılmıştır."

"Ruhlar, nurdan yaratıldı ve karanlık heykellere, yāni bedenlerde yerleştirildi. Ruh kuvvetli olursa, akıl ile hemcins olur ve ona Allahü teālānın nurları yağmaya başlar. Nefsin zulmeti gider. Böylece nefs, akıl ve rūhun nurlarıyla rūhānī bir varlık olur ve nefs, rūh ile berāber aklın emrine, yoluna girer. Ruhlar ise gelmiş oldukları gayb hazīnelerine dönerler ve kaderin akışını öğrenirler. Ruh, kaderden cereyān eden şeylere muttalī olup, öğrenince, kazā ve kaderden gelen her şeye rāzı olur. İşte bu, rūhun hāllerinin latīfelerinden birisidir."

 

KERÂMET VE MENKÎBELERİ

İHSÂNINDAN ÜMİD KESMEZ

Ebū Bekr bin Sa'dān, her hālinde Allahü teālāya ümid bağlamış ve O'na tevekkül etmiş kimselerdendi. Vāz-ü nasīhatlarında dāimā sabır ve ümidi, yāni Allahü teālādan beklemeyi tavsiye ederdi. Buyurdu ki: "Allahü teālādan ümid ettiği şeyler üzerine sabreden, O'nun fadl ve ihsānından ümid kesmez. Kim bir şeyi kulağı ile dinlerse, o dinlediğini başkalarına anlatır. Kim kalbi ile dinlerse, onu anlar ve kabūl eder. Kim işitip, öğrendiği ile amel ederse, hidāyet bulur ve başkalarının hidāyete kavuşmasına sebep olur."

Dünyāda, Allahü teālādan başka herşeyi maksad ve arzu etmekten uzaklaşmış olan Ebū Bekr bin Ebī Sa'dān, herkese de Allahü teālādan başka her şeyden uzaklaşmayı tavsiye ederdi. Buyurdu ki: "Nefsden gelen arzu ve maksadları bırakmak, Allahü teālāya kavuşmağa sebeptir."

 

KAYNAKLAR

1) Tabakāt-us-Sūfiyye; s.420

2) Hilyet-ül-Evliyā; c.10, s.377

3) Tabakāt-ül-Kübrā; c.1, s.117

4) Tārih-i Bağdād; c.4, s.361

5) Nefehāt-ül-Üns Tercümesi; s.234

6) Tabakāt-ı Ensārī; s.393

7) Firdevs-il-Mürşidiyye; s.232

8) İslām Âlimleri Ansiklopedisi; c.4, s.24

9) Nefehāt-ül-Üns; s.180