AYDERÛSÎ (Ebû Muhammed)
Yemen'de yetişen velîlerden.
İsmi Abdullah bin Abdullah bin Abdullah Ayderûsî, künyesi Ebû Muhammed'dir.
Seyyid olup, soyu Peygamber efendimize ulaşır. 1538 (H.945) senesi Terîm
şehrinde doğdu. 1610 (H.1019) senesi Terîm'de ikindi namazının secdesinde vefât
etti. Cenâze namazını oğlu Zeynelâbidîn kıldırdı. Cenâzesinde sultan ile
devletin diğer ileri gelenleri hazır bulundu. Kendisinin önceden yerini aldığı
Zenbil kabristanlığı ile Mescid-i Nûr arasındaki yerine defnedildi. Kabri
üzerine sonradan bir türbe yapılmış olup ziyâret mahallidir.
Ayderûsî, babasının
derslerinde yetişti. Ondan birçok ilimleri tahsîl etti. Sonra oradaki zamânın
din büyükleriyle görüşüp istifâde etti. İcâzet, diploma aldı. Şihâbüddîn Ahmed
bin Abdurrahmân, Hüseyin bin Abdullah Ahmed bin Abdullah bunlardandır. Babası
ile birlikte 1558 senesi Ahmedâbâd'a gitti ve velîlerle görüştü. Sonra memleketi
olan Terîm'e döndü. İnsanlara ilim ve edeb öğretmeye başladı. Çeşitli yerlerden
insanlar akın akın sohbetine koştular. Ayderûsî hazretleri, Hadramût beldesinin
şeyhi, büyüğü oldu. Baba ve dedeleri de öyle idi. Evlatları da sonradan
insanlara hizmet yolunu canla başla devâm ettirdiler. Oğulları Muhammed,
Zeynelâbidîn torunu Abdurrahmân Sakkâf bin Muhammed ve başkaları böyle idi.
Ayderûsî çok ibâdet ederdi. Baba ve dedeleri gibi çok cömert idi. Âlimler, onun
zamânın büyüğü olduğu husûsunda ittifak, sözbirliği ettiler.
Güzel huy ve ahlâkı yanında
üzerinde büyük bir heybet hâli vardı. Sükûtu konuşmasından fazla idi. İhtiyaç
hâli, insanlara bir şeyi öğretmek ve Cumâ namazı kılmanın dışında hiç bir
sebeple evinden çıkmayıp, evinde ibâdet ile meşgûl oldu. Dışarı çıktığında
insanlar etrâfına toplanır elini öpmek isterler, duâsına kavuşmayı arzu
ederlerdi. Ayderûsî'nin güzel hâlleri yanında bâzı kerâmetleri görüldü.
Talebelerinden birinin malı çalınmıştı. Buna çok üzüldü. Ayderûsî hazretleri
onun üzüntüsünün sebebini öğrenince; "Falan yere git. Orada bekle. İlk geçen
kişiyi tut ve çalınan malını geri iste. Eğer verirse ne âla. Yok, inkâr ederse
onu buraya getir." dedi. Talebe buyrulanı yaptı. İlk gelen kişiden malını
istedi. O da malını aldığını îtirâf edip geri verdi ve özür diledi. Bu, Ayderûsî
hazretlerinin kerâmeti ile olmuştu.
O zamanda sâlihlerden biri,
rüyâsında, Müdeyhac Mescidinde Resûlullah efendimizin mihrâbda namaz kıldığını
gördü. Ayderûsî hazretleri de arkasında efendimize uymuş birlikte kılıyordu.
Sabah olunca rüyâsını tanıdıklarına anlatıp tâbirini istedi. Onlar da Ayderûsî
hazretlerinin Resûlullah efendimize çok yakın ve tam uyduğu şeklinde tâbir
ettiler.
Ayderûsî hazretleri, Terîm
beldesine birçok hayırlı eserler yaptırdı. Mescid-i Ebrâr, Mescid-i Nûr
bunlardandır. Fakir-fukarâ kimseler meyvelerinden istifâde etsinler diye çok
meyve ağacı diktirdi. Ağaçlar kısa zamanda meyve vermeye başlayınca, fakir
fukarânın bütün ihtiyaçları buradan temin edildi. Gariblerin duâsı hep onunla
oldu.
KAYNAKLAR
1) Hulâsât-ül-Eser; c.3, s.49
2) El-Meşre-ur-Revî; c.2, s.175
|