AYDERÛSÎ (Muhammed bin Abdullah)
Evliyânın
büyüklerinden. İsmi, Muhammed bin Abdullah bin Abdullah bin Abdullah Ayderûs
Hadramî'dir. 1562 (H.970) senesinde Yemen'de doğdu. 1621 (H.1030) senesinde
Hindistan'ın Bendersûret nâhiyesinde vefât etti. Kabri orada olup, ziyâret
edilmektedir.
İlim sâhibi
ve asîl bir âileden gelen Muhammed bin Abdullah Ayderûsî, küçük yaşta Kur'ân-ı
kerîmi ezberledi. Birçok kitap okudu. Babasının himâyesi altında yetişti. Âlim
bir zât olan babasından çok istifâde etti. Birçok ilimleri öğrendi. Fıkıh
ilmini, Seyyid Muhammed bin Hasan, Muhammed bin İsmâil ve Seyyid Abdurrahmân bin
Şihâbüddîn'den tahsîl etti. Zamânının evliyâsının sohbetlerinde bulundu.
Tasavvuf bilgilerini öğrendi. Hadîs tahsîli de yaptı. İlimde ve fazîlette yüksek
dereceye ulaştı. Hocaları ve çok kimseler onu medhettiler.
Hindistan'ın
Ahmedâbâd şehrinde bulunan dedesi Şeyh bin Abdullah, onun fazîletini işitince
yanına çağırdı. Ayderûsî 1581 senesinde Hindistan'a gitti. Âlim ve fazîlet
sâhibi bir zât olan dedesinin derslerinde bulundu ve çok istifâde etti. Çok
kitap ile şerhlerini mütâlaa etti. Evliyâlık derecelerinde yükseldi.
Amcalarından da ilim öğrendi. Amcası onun hakkında babasına gönderdiği mektupta;
"Ey Abdullah! Neslinden böyle bir evlâdın olması sana iftihâr edilecek şey
olarak yeter." diye yazdı.
1582
senesinde, dedesinin vefât etmesiyle, onun yerine geçip, insanlara İslâm dîninin
emir ve yasaklarını anlatmak vazîfesinde bulundu. Hindistan'da ve Hadramût'ta
dedesinin ihsânda bulunduğu kimselere o da ihsân ve iyilik etti. Babası Abdullah
kendisini çağırdığında ona hürmet dolu bir cevap yazdı. Babası bundan çok memnun
oldu. Şükür secdesine vardı ve şöyle dedi: "Ben de onun böyle olmasını temennî
ederdim. İnsan, oğlundan başka kimsenin kendisinden üstün olmasını pek istemez,
fakat oğlunun üstün olmasını ister."
Baba ve
dedesinin ilmine ve güzel ahlâkına vâris olan Ayderûsî herkese iyilik yapmaya,
hayır ve hasenâta devâm etti. Hindistan'daki Bendersûret nâhiyesine yerleşti.
İnsanlara İslâmiyet'in emir ve yasaklarını anlatarak onların hidâyete
kavuşmalarına vesîle oldu. Pek çok talebe yetiştirdi. Sultan ile iyi geçinip,
ona emr-i mâruf vazîfesinde bulundu. Sultan onun dergâhına ve talebelerine
yetecek kadar maaş bağladı.
Hayâtını
İslâmiyet'i öğrenmek ve öğretmekle geçiren Ayderûsî, 1621 (H.1030) senesinde
Hindistan'ın Bendersûret nâhiyesinde vefât etti. Orada defnedildi. Daha sonra
kabri üzerine büyük bir türbe ile yanına ayrıca bir mescid ve bir havuz yapıldı.
Câmiye, arâzi ve başka gelirler vakfedildi. Kabri ziyâret mahallidir.
Yüksek ilim
ve fazîlet sâhibi velî bir zât olan Ayderûsî çok ibâdet ederdi. Fazîlet, kemâl
ve olgunluğunu herkes kabûl ederdi. İlim, amel, hâl, zühd, verâ ve meselelerin
derinliğini anlamada herkesten önde idi.
KAYNAKLAR
1) Hülâsât-ül-Eser; c.4, s.26
2) El-Meşre-ur-Revî; c.1, s.185
|