AMR BİN MEYMÛN EVDÎ
Tâbiînin
meşhurlarından. Künyesi Ebû Abdullah'tır. Tâbiînin muhaddislerinden olup hadîs
âlimidir. Aslen Yemenlidir ve Mezhic kabîlesine mensuptur. Hazret-i Ebû Bekr'in
halîfeliği sırasında Kûfe'ye yerleşmiştir. Câhiliyye döneminde doğmuş olup,
doğum târihi bilinmemektedir. 693 (H.74)te vefât ettiği rivâyet edilmiştir.
Peygamber
efendimiz zamânında müslüman oldu. Ancak Peygamber efendimizi göremedi ve sahâbî
olamadı. Eshâb-ı kirâmdan Muâz bin Cebel Yemen vâliliği sırasında, onunla
tanışıp müslüman oldu. Muâz bin Cebel'i çok sevip yanından ayrılmadı. Ondan çok
istifâde etti. Onun vefâtından sonra Eshâb-ı kirâmın en meşhûr fıkıh
âlimlerinden Abdullah bin Mes'ûd'dan kırâat ilmini öğrendi. Ayrıca hazret-i
Ömer, hazret-i Ali, Sa'd bin Ebî Vakkas, Ebû Hüreyre, hazret-i Âişe ve Ebû Eyyûb
Ensârî'den hadîs-i şerîf rivâyet etti. Kendisinden de İmâm-ı Şa'bî, Saîd bin
Cübeyr, Amr bin Mürre, Ebû İshak es-Sebîî ve diğer meşhur
hadîs âlimleri hadîs-i şerîf rivâyet ettiler. Hadîs ilminde sağlam ve güvenilir
bir râvî olduğunda ittifak edilmiştir. Rivâyetleri Kütüb-i Sitte
denilen altı meşhûr hadîs kitabında yer almıştır.
Amr bin
Meymûn, ilmiyle, üstün ahlâkıyla ve yaşayışı ile zamânındaki insanların sevdiği
ve takdîr ettiği bir zâttı. Dünyâya ve dünyâlık olan geçici şeylere hiç önem
vermezdi. Hep ibâdet ve tâatla meşgûl olurdu. Pek çok defâ hacca ve umreye
gitti.
Evliyânın
sıfatlarından biri olan; "Görüldükleri zaman Allahü teâlâ hatırlanır." sözü,
onun da hâlini bildirir. Onu gören, Allahü teâlâyı hatırlardı.
Buyurdu ki:
"Mescidler, Allahü teâlânın evidir. Ziyâret edilenin, ziyâret edene ikrâmda
bulunması şânındandır."
Kendisine;
"Nelere dikkat edelim?" diye sorulduğunda;
"Beş şey gelmeden önce beş şeyi ganîmet bil: Ölümden önce hayâtını,
meşgaleden önce boş vaktini, fakirliğinden önce zenginliğini, ihtiyarlığın
gelmeden önce gençliğini, hastalığından önce sıhhatini." hadîs-i şerîfini rivâyet
etti.
KAYNAKLAR
1)
Hilyet-ül-Evliyâ; c.4, s.148
2)
Tabakât-ı İbn-i Sa'd; c.6, s.117
3) El-İstiâb;
c.2, s.542
4) Üsüd-ül-Gâbe;
c.4, s.275
5)
Şezerât-üz-Zeheb; c.1, s.82
|