ALİ MAHALLÎ
Mısır
evliyâsından. Doğum târihi ve yeri bilinmemektedir. Hayâtı hakkında fazla bilgi
yoktur. 1495 (H.901) senesinde Kâhire'de vefât etti.
İlim ve
irfân sâhibi olup, Allahü teâlânın sevgili kullarından idi. Çok kerâmetleri
görüldü. Geçimini kendi temin ederdi. Kurutulmuş balık, kavun, karpuz, hurma,
yâsemin ve gül satardı.
Birgün ona
bir talebe gelip, çok muhtâc olduğu için bir şeyler istedi. O da;
"Bulabildiğin kadar bana kurşun getir!" buyurdu. Talebe, kurşunu bulup
getirdiğinde;
"O kurşunu
ateşe at, erit!" buyurdu. Talebe denileni yaptı. Kurşun eridikten sonra, Ali
Mahallî yerden bir mikdar toprak alıp onun üzerine ekti. Sonra da "Bismillâh"
deyip, onu salladı. Kurşunun altın kesildiği görüldü ve onu ihtiyaç sâhibi
talebeye verdi.
Dimyat'ın
ileri gelenlerinden birisi, onun hakkında ileri geri konuşup kötüledi. Üstelik
haber de gönderip, Mahallî'yi imtihân etmek istedi. Bunun üzerine Ali Mahallî, o
tarafa dönüp baktı. Çok geçmeden o kişinin ölüm haberi geldi.
Hüseyin Ebû
Ali adında bir zât, talebesiyle ona selâm gönderdi. Ali Mahallî selâmı aldı ve
buyurdu ki:
"Getirdiğin
selâma karşılık sana hediye verelim." Elini denize sokup, bir sele dolusu
mücevher çıkardı. Fakat o talebe bu hediyeyi kabûl etmedi. "Benim ve hocamın
böyle şeylere ihtiyâcı yok!" diye özür diledi. Ali Mahallî, o mücevher dolu
sepeti tekrar denize bıraktı.
KAYNAKLAR
1)
Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.188
2)
Tabakât-ül-Kübrâ; c.2, s.108
3)
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.13, s.278
|