ALİ EL-MASÎSÎ
Şam
evliyâsından. İsmi Ali olup, babasının ismi Bekkâr'dır. Künyesi, Ebü'l-Hasan'dır.
Doğum târihi ve yeri belli değildir. İbrâhim Edhem ile görüşüp sohbetlerinde
bulundu. Bilhassa hadîs ilminde sika, güvenilir bir âlim olarak anılır.
Kendisinden birçok zât, hadîs-i şerîf rivâyet etti.
Ali el-Masîsî,
ilim tahsîlini tamamladıktan sonra Şam yakınlarında Masisâ kasabasına yerleşti.
Burada tâliplere doğru yolu öğretmeye çalıştı. Birgün talebelerinden biri ile
odun toplamaya çıktı. Kendisi ormanın bir tarafına, talebesi başka bir tarafına
gitti. Bir müddet sonra talebesi, topladığı odunlarla, ayrıldıkları yere döndü.
Uzun süre beklediği hâlde, hocası gelmedi. Büyük bir merakla hocasının gittiği
tarafa doğru yürüdü. Hocasının dizine bir arslan başını koymuş uyuyor, onu da
hayvanın yelesini okşuyor, gördü. Çok hayret edip;
"Efendim
orada nasıl oturabiliyorsunuz?" diye sorunca;
"Bu arslan
geldi, başını dizime koyup uyudu. Çok yorgun olduğu belliydi.Ben de uyandırmaya
kıyamadım. Uyandığında kalkıp senin yanına gelecektim." cevâbını verdi.
Ali el-Masîsî
çok ibâdet ederdi. Gece yatağını hazırladıkları vakit, yalnız kalınca;
"Ey yatak!
Sen rahat ve hoş bir şeysin. Ama ben senin üzerinde yatmam!" dedikten sonra,
sabaha kadar ibâdet ederdi. Yatsı abdestiyle sabah namazını kıldığı çok
olmuştur.
Fazla
konuşmayı sevmezdi. Çok konuşanın hatâ yapacağını bilirdi. Dilin âfetinin çok
konuşma olduğunu bildirir ve;
"Allahü
teâlâ her şey için iki kapı, dil için ise dört kapı yapmıştır. Dudaklar iki
kapı, dişler de iki kapıdır." buyururdu.
Hayâtının
sonlarına doğru;
"Kırk yıldır
beni üzen tek şey, sabahın olmasıdır." buyurdu. O, gece ibâdetine doyamadan
sabah oluyordu. 822 (H.207) yılında Masisa'da vefât etti. Oraya defnedildi.
KAYNAKLAR
1)
Nefehât-ül-Üns; s.170
2)
Risâle-i Kuşeyrî; s.303
3)
Nesâyim-ül-Mehabbe; s.73
4) Keşf-ül-Mahcûb;
s.465
5)
İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.3, s.93
|