CŻLD       ALFABE       KONU       KABR-Ż ŽERŻFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

ALİ KAZVÂNÎ (Kīzvānī)

Suriye'de yaşayan velīlerden. İsmi Ali olup, babasının ismi Muhammed'dir. 1483 (H.888) senesinde Suriye'nin Hama şehrinde doğdu. 1548 (H.955) senesinde Hac farīzasını yerine getirdikten sonra, Peygamber efendimizi ziyāret iēin Medīne'ye giderken, Mekke-i mükerreme ile Tāif arasında vefāt etti.

Ali Kazvānī, genēliğinde Hama şehrindeki Seyyid Ali binMeymun Magribī adlı büyük bir zātın talebesi idi.

Hama şehri o zaman bağlık, bahēelik, yeşillik bir yerdi. Birkaē kimse berāberce yolda giderken, önlerine bir arslan ēıktı. Yollarına devām edemediler. O kāfilede bulunanlar Hama'ya geri gelip, Seyyid Ali hazretlerine arslandan şikāyetēi oldular ve;

"Bizim yolumuza ēıkıp, geēip gitmemize māni oluyor." dediler. Arslanın zararından kurtulmak iēin himmet ve yardımlarını ricā ettiler. Seyyid Ali;

"O arslan yolunuza ēıkarsa, ona karşı ezān okuyunuz! İnşāallahü teālā ezānı işitince size bir şey yapmadan ēeker gider." dedi. Onlar tekrar yola ēıktılar. Yolda arslan yine önlerine ēıktı. Seyyid Ali'nin emri üzere ezān okudular. Fakat arslan, yerinden ayrılmadı. Dönüp tekrar durumu SeyyidAli'ye bildirdiler. Yine;

"Ezān okuyun!" dedi. Bunun üzerine yola ēıktılar. Arslanın yakınına gelince ezān okudular. Fakat arslan, bu defā da yerinden hiē kıpırdamadı. Durumu tekrar Seyyid Ali hazretlerine bildirdiler. Bunu duyan Ali Kazvānī, elinde olmadan yerinden kalkıp arslanın yanına gitti. Arslanın yanına yaklaşıp karşısına geēince, o anda arslan, oradakilerin gözünden kayboldu. Yer mi yuttu, yoksa eriyip gitti mi kimse bilemedi. Bu durumu, Ali Kazvānī'nin hocası Seyyid Ali'ye bildirdiler. Kerāmetini izhār etmek, Seyyid Ali'nin yanında kusur sayılırdı. Bu bakımdan Ali Kazvānī'ye kırılıp;

"Kerāmet göstermekle sen bizim yolumuzu ifşā eyledin, aēığa ēıkardın diyerek, bir daha dergāha gelmemesini söyledi.

Ali Kazvānī, üzgün bir hālde memleketini terkedip, batı tarafına gitti. Şeyh Seyyid Ali'nin vefātından sonra halīfesi olanŞeyh bin Arafa, Seyyid Ali'nin talebelerinden Şeyh Alvān'a mektup gönderdi. Mektupta;

"Cenāb-ı Hakk'ın kapısından hiē kimse kovulmaz. Hocamız Seyyid Ali'nin, Ali Kazvānī'yi kovmaktan maksadı, terbiye ve hālini düzeltmesi iēindi. Siz onu niēin kabūl etmiyorsunuz?" diye yazıyordu. Bunun üzerine, Şeyh Seyyid Ali'nin halīfelerinden Şeyh Alvān Hamevī, Ali Kazvānī'yi talebeliğe kabūl etti. Ali Kazvānī, Şeyh Alvān'ın terbiyesi ile mānevī hāllere ve makamlara kavuştu. Bir müddet bu şekilde devām etti. Ondan ēok kimse istifāde etti. Daha sonra Anadolu'ya geldi. Buradan hac ibādetini yerine getirmek iēin Mekke-i mükerremeye gitti.

Ali Kazvānī, Mekke-i mükerremede büyük ālim Abdülvehhāb-ı Şa'rānī ile görüşüp sohbette bulundu. Ali Kazvānī, insanlar arasında makamını gizlerdi. Bir sohbet esnāsında Abdülvehhāb-ı Şa'rānī'ye şöyle dedi:

"Burası, Mekke-i mükerreme. Allahü teālānın beldesidir. Kim burada iyi hāl ile görünürse, insanlar onun yanına koşuşur. Onu Allahü teālā ile berāber olmaktan alıkoyarlar. İşte bu sebepten, Mekke-i mükerremeye girdiğim zaman, dünyāyı seven birisi olarak göründüm, onlardan sadaka istedim. Onlar da, bu, dünyāyı seven birisi deyip, benden uzaklaştılar. Ben de, daha fazla Rabbime ibādet etme imkānı buldum."

Sohbetlerinde buyurdu ki:

"Dīnin edeblerine riāyet etmeden, yolunun kāmil olduğunu iddiā edenin delīli yoktur."

"Kendisini fazla medheden kimse, başkasını da aynı derecede kötüler. Başkasını fazla kötüleyen, kendisini fazla medheder."

"Allahü teālāyı taleb ve O'nun rızāsını isteme husūsunda samīmī ve doğru olan, insanların kendisini terk etmelerine aldırmaz!"

Ali Kazvānī, birēok eser yazdı. Yazdığı eserlerden bāzıları şunlardır: 1) Za'd-ül-Mesakīn ilā Menāzil-is-Sāirīn, 2) Dīvān-üş-Şi'r, 3) Keşf-ül-Kinā' an Vech-is-Semā, 4- Nesr-ul-Cevāhir fil-Mugāfereti Beyn-el-Bātın vez-Zāhir, 5)El-Kenz-üd-Dānī fī Zübdet-it-Tasavvuf.

 

KAYNAKLAR

1) Mu'cem-ül-Müellifīn; c.7, s.28

2) El-Kevākib-üs-Sāire; c.2, s.201

3) Cāmiu Kerāmāt-il-Evliyā; c.2, s.196

4) Tabakat-ül-Kübrā; c.2, s.180

5) Şakāyik-ı Nu'māniyye Tercümesi (Mecdī Efendi); s.523

6) Esmā-ül-Müellifīn; c.1, s.745

7) Keşf-üz-Zünūn; c.1, s.947

8) Ahlwardt; Verzeichniss der Arabischen Handschriften; c.6, s.112

9) Brockelmann; Sup-2, s.462

10) İslām Âlimleri Ansiklopedisi; c.13, s.276