CİLD       ALFABE       KONU       KABR-İ ŞERİFLER

1.   2.   3.   4.   5.   6.   7.   8.   9.   10.   11.   12.
     
 

ALİ İSFEHÂNÎ

Evliyânın büyüklerinden. İsmi, Ali olup, babasının ismi Sehl'dir. Nisbeti el-Ezher el-İsfehânî, künyesi Ebü'l-Hasan'dır. Doğum târihi ve yeri belli değildir. Cüneyd-i Bağdâdî, Ebû Türâb Nahşebî gibi büyüklerle görüştü. Muhammed bin Yûsuf el-Bennâ'nın talebesidir. Remle'de otururdu.

Ali İsfehânî, Velîd bin Müslim, Haccâc bin Muhammed, Zeyd bin Ebiz-Zerkâ, Damra bin Rebîa, Şebâbe bin Sevvar, Müemmil bin İsmâil ve başka zâtlardan ilim öğrendi ve hadîs-i şerîf bildirdi. Kendisinden de; Ebû Dâvûd, Nesâî, İbn-i Huzeyme, İbn-i Cerîr, Muhammed bin Hârûn er-Re'yânî, Ebû Zür'a, Ebû Hâtem ve başkaları hadîs rivâyetinde bulunmuşlardır.

Cüneyd-i Bağdâdî ile mektuplaşırlardı. Allahü teâlânın takdirine râzı olmak ve nefsinin arzularına muhâlefet etmekte, herkesin beğenip takdir ettiği, fevkalâde üstün ve şaşılacak bir hâle sâhib idi. Bâzan yirmi gün bir şey yemeden durduğu olurdu. Az sözle çok şeyi anlatan, hoş bir ifâdesi vardı. Amr bin Osman, kendisini ziyâret için İsfehan'a geldi. Ali İsfehânî, Amr bin Osman'ın otuz bin altın olan borcunu ödeyip, sıkıntıdan kurtardı.

Ali İsfehânî derdi ki: "Siz zannediyor musunuz ki, benim ölümüm başkalarının ölümü gibi olacak. Herkes gibi hasta olacağımı, herkesin ziyâretime geleceğini mi zannediyorsunuz? Hiç öyle olmayacak. Beni dâvet edecekler, ben de kabûl edeceğim." Birgün yolda giderken;

"Lebbeyk (Buyur. Emre âmâdeyim)." deyip yere çöktü. Bunu gören Ebû Hasan Müzeyyin hemen yanına koştu;

"Lâ ilâhe illallah" demesini söyledi. Tebessüm edip buyurdu ki:

"Sen, Kelime-i tevhîd söylememi istiyorsun. Allahü teâlânın izzetine yemîn ederim ki, onunla benim aramda yalnız izzet perdesi var." buyurdu ve rûhunu teslim etti. Bundan sonra Ebû Hasan Müzeyyin kendi kendine;

"Benim gibi birisi Allahü teâlânın velîsi olan bir zâta nasıl Kelime-i tevhîd telkin edebilir. Vah vah vah!" diye mahcûb oldu. Vefât târihi 874 (H.261) olup, kabri İsfehan'da Topçu mezarlığındadır.

Ali bin Sehl buyururdu ki: "Tasavvuf, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsini terketmektir."

"Allahü teâlâyı hakkıyla tanıyan O'ndan başkasında sükûn ve râhat bulamaz."

"Allahü teâlâya yaklaşmak, Allahü teâlânın velî kulları hâriç, bütün mahlûklardan uzaklaşmaktır. Allahü teâlânın velî kullarına yakınlık, insanı Allahü teâlâya yaklaştırır."

"Ahmak olanların sana çok iltifatkâr davranması ve düşünmeden cevap vermesi seni aldatmasın."

"Akıl ile berâber ruh, insanı âhirete, nefsin hevâ ve hevesine muhâlefet etmeye dâvet eder."

"Allahü teâlâ hepimizi, yaptığımız iyi ameller ile gururlanmaktan muhâfaza etsin."

"Akıl ile hevâ, yâni nefsin boş arzû ve istekleri, birbirinin zıddıdır. Aklın yardımcısı tevfîk (Allahü teâlânın yardımı), hevânın dostu ise yardımsız bırakılmaktır. Nefs bu ikisinin (akıl ve hevânın) arasındadır. Hangisi gâlib gelirse ona tâbi olur."

"Zenginliği aradım; ilimde buldum. Övülmeyi aradım; fakirlikte buldum. Âfiyeti günahsız olmayı aradım; zühdde, şüphelilere düşmek korkusuyla mübahların çoğunu terk etmekte buldum. Kolay hesâbı aradım, susmakta buldum. Rahat ve huzûru aradım; vermekte, cömertlikte buldum."

"Kim kalbini anlayışlı kılarsa, o kalp dünyâdan ve dünyâda olan şeylerden yüz çevirir. Kim kalbini cehâlette bırakırsa, o kalp aldatıcı ve geçici zevklere tâbi olur."

 

KAYNAKLAR

1) Hilyet-ül-Evliyâ; c.10, s.404

2) Nefehât-ül-Üns; s.105.

3) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.6, s.329

4) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.94

5) Risâle-i Kuşeyrî; s.131

6) Tabakât-üs-Sûfiyye; s.233

7) Sıfat-üs-Safve; c.4, s.66

8) Târih-i İsfehan; c.2, s.14

9) El-Muntazam; c.6, s.155

10) Nesâyim-ül-Mehabbe; s.63

11) Tabakât-ı Ensârî; s.234

12) Şerh-i Tearruf; s.99

13) Tezkiret-ül-Evliyâ; c.2, s.92

14) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c.3, s.96