ALİ BİN ALEVÎ BİN MUHAMMED
On birinci
yüzyılın sonunda ve on ikinci yüzyılın başında Arabistan Yarımadasının Hadramut
bölgesinde yetişen evliyâdan. İsmi, Ali bin Alevî bin Muhammed'dir. Hâliu Kasem
lakabıyla meşhûr olmuştur. Doğum târihi bilinmemektedir. Beyt-i Cübeyr şehrinde
doğdu. 1132 (H.527) senesinde Terîm'de vefât etti. Kabri, Zenbel
Kabristanındadır.
Çocukluğu,
doğduğu yerde geçen Ali bin Alevî, küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Kur'ân-ı
kerîmi ezberledi. Kırâat ilmini yâni Kur'ân-ı kerîmi okuma ilmini babasından
öğrendi. Babası ona başka ilimleri de öğretti. Büyük hadîs âlimlerinden hadîs-i
şerîf dinledi. İlimde yüksek dereceye ulaştıktan sonra Allahü teâlâya çok ibâdet
etmekle meşgûl oldu. Sözleriyle ve yaşayışıyla çevresindeki insanlara güzel
örnek oldu. Güzel ahlâk sâhibi olup, cemiyet içinde seçilmiş kimselerdendi. Bir
müddet doğup büyüdüğü ve ilim öğrendiği şehirden âlim ve sâlih kimselerin çok
olduğu Terîm'e gidip geldi ve oraya yerleşti. 1127 senesinde kardeşleri ve
amcaoğullarıyla birlikte yirmi bin dînara bir yer satın aldı. Buraya, Basra'da
bulunan bir yer adı olan Kasem adını verdi. Oraya hurma ağaçları diktiler ve
hasat mevsiminde kalabilecekleri bir ev yaptılar. Sonra birçok kimse o evin
çevresinde evler yapıp yerleştiler. Nihâyet, "Kasem" adıyla meşhur büyük bir köy
meydana geldi. Bundan dolayı Ali bin Alevî'ye "Hâliu Kasem" lakabı verildi. O
bölgede herkes ona çok saygı gösterdi. Ona gösterilen saygı, hükümdarlara
gösterilmiyordu. Terîm'e yerleştikten sonra insanlar ona yakın ve uzak
beldelerden gelip sohbetinde bulundular. Onlara İslâm dîninin emir ve
yasaklarını anlatıp seâdete kavuşmalarına vesîle oldu. İnsanlar onun kendilerine
emir olmasını istediler. Fakat dünyâya, makam ve mevkîlerine önem vermediği için
bu teklifi kabûl etmedi. O şehrin insanları meclislerini, mescidlerini ve
medreselerini onunla süslediler pekçok kimse ondan hadîs-i şerîf dinledi. Terîm
şehri onun ilim ve mârifet nûrlarıyla aydınlandı.
Ali bin
Alevî hazretleri güzel ahlâk sâhibi idi. Cömert olup çok ikram ve ihsânda
bulunurdu. Kendisine ihtiyâcı için gelip de geri gönderdiği kimse olmamıştı.
Herkes tarafından çok saygı gösterilmesine rağmen o, yaşayışında, giyinişinde ve
konuşmasında mütevâzî idi. Hiç bir kimseden kendini üstün görmezdi. Onun
meclisinde halk ile ileri gelen kimselerin birbirlerinden farkı yoktu.
Kendisinin büyük bir âlim olduğu fark edilmezdi. Ancak ilmî konularda sohbet
ederken, anlattıklarından yüksek bir âlim olduğu anlaşılırdı. Pekçok kerâmetleri
görülmüştü. Resûlullah efendimizi rüyâda veya uyanıkken görür, müşkül
meselelerini O'na arz eder, bunları aldığı cevaba göre, açıklardı. Namazda
oturunca "Ettehıyyâtü"yü okurken veya başka zamanlarda "Esselâmü aleyke
eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtüh" dediği zaman, Peygamber efendimiz
sallallahü aleyhi ve sellem ona;
"Ve aleyküm
selâm yâ Şeyh ve rahmetullahi ve berekâtühü." diye cevap verirdi. Bâzan bu
selâmı tekrarlayınca, yanında bulunanlar;
"Niçin bunu
tekrar tekrar söylüyorsun?" diye sorarlardı. Onlara;
"Ben,
Resûlullah efendimizin selâmıma cevâb verdiğini duyuyorum." buyururdu.
Ali binAlevî
bin Muhammed hazretlerinin birçok kerâmetleri ve halleri meşhûr olarak nakl
edilmiştir. Onun şöhreti İslâm ülkelerinin her tarafında yayılmıştı.
Üstünlüğünü; sevenler de, karşı olanlar da kabûl etmişlerdi. 1132 (H.527)
senesinde Terîm'de vefât etti ve Zenbil kabristanında defnedildi.
KAYNAKLAR
1) Meşre-ur-Revî;
c.2, s.230
|